9 | Fazla ateşlisin

134 18 57
                                    

İki gün geçmişti. Biz ise iki gündür okula gidiyor gibi yapıp çıkışta Bay Song ile birlikte eve dönüyorduk. Bu sabah ise dönmeye karar verip okula gelmiştik. Ailelerimiz bu konu hakkında konuşmamıştı ve umarım konuşmazlardı da. Eğer bu durumu anlarlarsa gerçekten kötü olurdu. Benim ailemi için zaten bir değişiklik olmazdı her zamanki gibi azarlarlardı. Ama Minho için aynı şey geçerli değildi, onun ailesi ile arası çok iyidi. Ve bu olay yüzünden bozulmasını istemezdim, çünkü dolaylı yoldan benim yüzümden olurdu. Evet yine kendimi suçlardım.

Şimdi ise oturmuş Minho'yu bekliyordum. Yaklaşık iki dakika önce bir kız gelmiş ve ona bir şeyler söylemişti. Ne konuştuklarını duymasam da sinirlendiği bir şey olduğunu anlamıştım. O ise bana bir işinin çıktığını, elinden geldiğince hızlı bitirip geleceğini söyleyip aceleyle gitmişti.

Ben de iki dakikadır ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Ona güveniyordum tabii. Her konuda en çok ona, hatta kendimden bile daha çok güveniyordum. Ama başını belaya sokacak hareketleri bazen hiç düşünmeden yapabilen bir yapısı vardı. Onu bastıran da tabiiki ben olmalıydım.

Kontrolümü çevreleyen ani kararla ayağa kalktım ve gittikleri tarafa doğru yürümeye başladım. Tehlikeye gireceksek birlikte girmeliydik.

Arka kapıya yaklaşarak ordan girdim. Buraya kadar görmüştüm ne yaptıklarını ama bundan sonrasını bilmiyordum. Biraz etrafta gezinmeliydim. Eğer şans benden yana olursa bulabilirdim.

Birkaç adımdan sonra önüme çıkan ilk merdivenlere doğru ilerledim. Hızlı gelmiştim, hem nefeslenip hem de çıkmaya devam ettim. Bir kat çıktığımda bu kattan devam etmeye karar verdim. Tam ilerleyecektim ki bir üst kattan gelen sesle oraya döndüm.

Yukarıda biri vardı. Saçlarına ve üstüne incelediğimde Minho'ya benzediğini fark ettim. Belkide oydu. Merdivenlerin sonunda kısacık bir süre gördüğümde hemen kaybolmuştu. Geri dönüp merdivenleri çıkmaya devam ettim. Arkasından gitmeye karar vermiştim.

Merdivenleri bitirdiğimde etrafıma bakındım. Lanet olsun, ne çabuk gitmişti. Koridorda ilerlemeye başladım. Ne çok hızlı ne çok yavaştım. Ses çıkarmayarak temkinli şekilde yürüyordum. Neden bu kadar sakindi buralar? Koridor neredeyse boştu adeta. Garipti, düşünmeyi kesip yürüdüm. Koridorun bitimine yaklaştığımda duyduğum kıkırtılarla yavaşladım. Duvar kenarına saklandım ve başımı hafif şekilde çıkardım.

"Bizim Jaemin'i okulun çatısından sarkıtan elemansın sen ha?"

Bu aşina olduğum ses... Olamaz, Vernon! Choi Vernon...

"Herkesin dilinden düşmeyen ünlü yeni çocuk Minho."

Evet bu Vernondu. Oda bana takılmaktan geri durmayan zorbalardan biriydi. Ama bir süredir hiç görmemiştim onu. Ve değişmemişti, aynıydı. Tek kaşı kalktı ve tek taraflı sırıttı, her zamanki gibi alaylı tavrı hakimdi. Minho'ya doğru minik bir adım attı. İçimden dualar etmeye başladığımda gözüm onun arkasında duran kuzeni San'a kaydı. Yine geniş omuzlu vücuduyla orada dikiliyordu.

"Ne istiyorsun benden?"

"Kısa kes diyorsun yani." Konuştuktan sonra arkasında duran San'a ve ona popüleritesi ve parası için yancı olan çocuklara baktı. Eminim gülümsemişti. İşleri güçleri goygoydu. Eğlenmek için geliyordu okula, zaten ihtiyacı yoktu buraya. Bir anda sahte bir ciddiyet takınıp boğazını temizledi.

"Seni karşımda değil yanımda görmek istiyorum."

Konuştuktan sonra onay bekler gibi kaldırdı kaşlarını ve elini uzattı. Attığı bakış kesinlikle kendinden emin olduğunu gösteriyordu. Bu okulda kimse ona karşı çıkamaz, onunla düşman olmak istemezdi. Minho'nun da çıkamayacağını düşünüyordu. Tabii bende Minho'ya güveniyordum. Ben onca mesafeden, sadece gözlerine bakarak herkesten farklı olduğunu anlamıştım. Ama o anlayamamıştı, çünkü ikisi epey farklıydı. Belki bu sadece bana görünmüştü, belki de onun gibi olduğum için farkına varabilmiştim.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin