14 | Kayıp

101 11 27
                                    


• • •


"Hadi ama Jisungie!"

Bir yandan beni ikna etmek adına bağırırken diğer yandansa beni sıkı sıkı kavramış ve sürüklemeye çalışıyordu. Gülümsemesine rağmen memnunsuzca çıkardığı seslere karşın gözlerimi kısarak konuştum.

"Minho-yah! Bunu daha önce hiç oynamadım, kesinlikle kaybedeceğim."

Konuştuğumda onun tersi yönde ilerlemeye çalışmayı bırakmıştım ve durmuştum. Benim durduğumun farkına vardığında oda durmuştu ve beni çekmeyi bırakmıştı. Kollarını göğsünde bağladı ve dudak büzerek konuştu.

"Önemli olan kazanmak değil ki Jisung-ah." Durdu ve bana doğru bir adım attı, aramızdaki mesafeyi azalttığında istemsizce kalbim fazlaca çarpmıştı.

"Önemli olan eğlenmek ve güzel vakit geçirmek. Bende seninle birlikte bunları yapmak istiyorum."

Dudağını daha da büzdüğünde bana şirinlik yapmıştı, kabul etmem için. Hem söylediği mantıklıydı hemde ilgimi çekmişti, ayrıca o çok tatlıydı. Tabii ki reddedemezdim bunu.

"Tamam, ama bir şartla." Konuştuğumda gülümsedi, kollarındaki bağı çözdü ve ellerini beline koydu.

"Neymiş?" Onun gibi gülümsedim.

"Beni fazla zorlamayacaksın." Birkaç saniye dursada sonrasında kahkaha atmıştı.

"Ah tabii ki zorlamayacağım Jisungie. Hem merak etme bende o kadar iyi değilim zaten." Gülüştükten sonra elimi tutup götürmeye başlamıştı.

Mimho'yla olan duygusal konuşmamın ve benim içimdekileri dökmemin üzerinden dört gün geçmişti. Biz ise o günden beri olumsuz olayları unutup sadece eğlenmeye bakmıştık, birde okula gitmiştik elbette. Bugün de okuldan çıktıktan sonra birlikte yürümeye karar vermiştik ve bu sefer başka bir yolu seçmiştik. Biraz yürüdükten sonra ise karşımıza bir basketbol sahası çıkmıştı. İlk defa böyle bir yer görmüştüm ve tabii daha önce de basketbol oynamamıştım, öyle ki topu nasıl tutacağımı bile bilmiyordum. Minho ise bu sahayı görünce hemen oynamak istemişti ve onun deneyimi vardı yani daha önceden bu oyunu sık sık oynamıştı. Eminim beni yenmek ve dalga geçmek için ısrar ediyordu ama ona kimin patron olduğunu gösterecektim, daha önce oynamamış bile olsam ne kadar zor olabilirdi ki?

Sahaya yaklaştığımızda tellerin önündeki bankta oturan grupla karşılaşmıştık. Elimi çoktan bırakmış olan Minho onların yanına doğru yürüyünce bende onu takip etmiştim. Gençlerin yanına yaklaştı ve rahat bir şekilde konuşmaya başladı.

"Gençler, eğer oynamayacaksanız şimdilik biz oynayabilir miyiz o topla?" Grubun elindeki basketbol topunu göstererek konuştuğunda topu tutan çocuk kafa sallayıp topu uzatmıştı. Minho topu gülerek alırken bana takip etmem için işaret yapıp koşa koşa sahaya girmişti.

Yanına gittim ve sahanın ortasında durduk.

"Başlamadan önce kuralları basitçe anlatmalıyım. Sahanın köşesinde gördüğün şey bir pota, bizde bu elimde gördüğün basket topunu oradaki fileden içeri sokmaya çalışıyoruz. Topla birlikte sadece sektirerek ilerleyebilirsin, aksi halde top bana geçer. Sahanın yarısında oynadığımız için başlayan kişi şu çizginin dışından başlayacak." Duraksadıktan sonra devam etti.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin