• • •
Bana göre insanlar ikiye ayrılır; sorgulayanlar ve sorgulamayanlar.
Aslında daha çok düşünen ve düşünmeyen. Çünkü bazı insanlar istemsizce içinden geçen sözcükler dışında düşünmeyi seçmiyor, ne olursa akışına bıraktığı gibi yaşıyor, ne için olduğunu bilmeden. Ama insan düşünmeli, bunun gereği olarak da sorgulamalı. Zaman zaman zihniyle yalnız kalmalı. Hangi konuda olduğu fark etmeksizin sorgulamalı.
Düşünceleridir, insanı özgür kılan.
Düşüncesi olmayan insan zihnine zincir vurulmuş insandır. Esirdir çünkü fikirsizdir ve fikri olanları takip eder.Fikirler ve inanışlar birleşerek gideceğin yolu oluşturur.
Sorgulamadığın ve düşünmediğin sürece de, o yolunu bir türlü bulamazsın. Kendi kendine eziyet eder, başka bir acıya gerek kalmadan kendi içinde kaybolursun.
Bende düşündüm ve sordum kaybettiğim yolumu bulmak için, ama zihnimdeki boşluk dolmadı bir türlü...
Sordum, sordum ve sordum.
Ama kimse yanıtlamadı, cevapsız kaldı sorularım. Hep böyle oldu. Aklımdaki bastırmaya çalıştığım merakla yaşadım.
Sorular birbiri ardına gelmesine rağmen cevaplar bir türlü gelmedi, gelemedi.
Ya cevaplar zordu ya da ben bu cevaplarla yüzleşmeye değmeyecek bir insandım, istese de yüzleşemeyecek kadar aciz bir insan... Buna inandım çaresizce. Ta ki tüm bu zor sorularımdaki gizli cevaplarla beni tanıştırabilen bu çocuk karşıma çıkana kadar.
Şuansa bu söylediğim de onlardan biriydi,
"Kaybolmuş bir ruh özgür sayılır mı?"
Nefret ettim, kendim de dahil her şeyden. Sordukça ve düşündükçe daha da derine battığımı hissediyordum zaten düştüğüm bu uçurumda.
Ertele ertele ertele, hepsini ertele. Yemeyi ertele, içmeyi ertele, uyumayı ertele, düşünmeyi ertele, tam ve kesin olarak yaşamayı ertele.
Öyle sansam da düşünmemeye çalışmak bir kurtuluş yolu olmadı hiçbir zaman. Daha çok bir kısa süreli bir kaçıştı. Ama nafile, çünkü nereye kadar kaçabilirdim ki?
Sonuçta, kendinden kaçamazsın.
İstesen de istemesen de saklı bilinçaltın ve utandığın benliğin eninde sonunda bulur seni...
Aslında yaşamak, sonunu bildiğin hâlde asla kapatamadığın bir filmi izlemek gibi.
Gözlerimiz birbirindeydi, ben göz temasımızı kesmemeyi sürdürürken gözünü kaçıran ilk o olmuştu. Başını eğdiğinde bende onun gibi önüme dönmüştüm. Kısa bir sessizlik oluştu ve ben sanırım ondan bir cevap beklediğimi fazlasıyla belli ediyordum. Sadece kendime yıllar boyu sorduğum bir sürü sorudan bir tanesini sormuştum ona, kendi kafamda cevaplamaya çalıştığım soruları...
"Ah, açıkcası cevap bulmanın oldukça zor olduğu bir soru. Çünkü bende bunca yıla rağmen daha bulamadım."
Konuşmasıyla kafamı hafifçe kaldırdım. Hatırladığım kadarıyla bana cevap veremediği ilk anı yaşıyorduk sanırım. Gerçi unutmuşum, onunda benim gibi olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Minsung
Fanfiction"Eğer onu kurtaramıyorsam, ben de onunla birlikte kaybolurum." Eşcinselliğin suç olarak görüldüğü zamanlarda, birbirlerine deli gibi aşık olan iki erkeğin hikayesi... b×b