• • •
Minho
Öylece uçup gitmiyor bazı şeyler. Ruhumun içine gömülü, istesem de söküp atamıyorum ben. Benimle, mezara girene kadar taşıyacakmışım gibi hissediyorum. Öyle de oluyor ki, kaybolmuyor. Bazı şeyler bana sadece acı çektirmek için geliyor. Bakma sağına soluna, sadece bu acıyı çek ve cektiğin acı için şükranlarını sun diye fısıldıyor. Bazı şeyler sadece üst üste geliyor. Gurur olmasa dahi, pişmanlığı getiriyor, çokça pişmanlığı. Keşke yetinse, dahasını getirmese. Çünkü o susmuyor.Bilmiyordum, içimdeki bu durgunluğun sebebini. Kendimi bildim bileli çatışan taraflarımın ateşkes sürecinde olduğu bir andaydım tahminimce.
Yatağımda kulaklıklarımla uzanıyordum ki gözlerim ilişti, odamın yağmur damlacıklarının ıslattığı camına. Garip hissettiriyordu bu anlamsız damlalar bile, kötü hissettiriyordu istemsizce. Ne ara bu kadar melankolik olmuştum ben?
İç geçirdim ve ayağa kalktım. Kulaklığı alıp camın yanına yaklaştım. Tekrar taktım kulağıma ve devam ettim dinlemeye. Sevgilimin bana doğum günüm için yazdığı şarkıyı dinliyordum. İstemese de ısrarım sonucu zoraki olarak sesini kaydetmişti, benim için.
Sevgilim, biricik aşkım. Çıkaramıyordum aklımdan, onu özlemiştim.
Çünkü o, hayatın tüm karmaşasından koparılmış biri, zamanın ve mekanın kapsayamadığı biri, bu dünyayanın içinde kendi dünyasını kurmuş biri. O denli özel biri...
Aşık olduğum kişi...
Nedenini bilmediğim şekilde gözlerimin dolmasıyla kapıya doğru yürüdüm. Kulaklıklarımı çıkarıp yatağımın üstüne attım ve odadan çıktım.
Birbiri ardına attım adımlarımı uzun koridor boyunca. Bu kararı neden aniden ve düşüncesizce vermiştim bilmiyordum ama olması gerekenmiş gibi hissediyordum. Öte yandan iliklerime kadar korkuyordum. Bu korkuya karşın içime yerleşmiş köklü cesaretten besleniyordum.
Olması gereken bu ve şimdi olmazsa ne zaman olacak, değil mi?
Merdivenlerden indim, acele etmeden, yavaş yavaş. Umarım az sonra bu evde kıyamet kopmaz diye geçirdim içimden. Biraz daha ilerledim ve oturma odasına ulaştım. Kapısında durdum ve derin bir nefes aldım.
"Yapabilirsin Minho, sakin ol kötü bir şey olmayacak."
Kendi kendime moral vermeye çalıştım, sanırım düşünmeyi kesmeliydim. İçeriye adım atmadan kafamla kontrol ettim, tahmin ettiğim gibi annem yalnız oturuyordu. Babam yoktu büyük ihtimal çalışma odasındaydı. Zaten işlerini birlikte yürüttükleri için genellikle çalışma odalarında olurlardı. Özellikle babam.
Bundan güç alarak içeri girdim ve annemin yanına oturdum. Televizyona dalmış olsada birkaç saniye sonra bana döndü.
"Ne oldu oğlum, bu saatlerde odandan çıkmazsın sen." Ben ona bakarken gülümsemişti.
"Hiç, sadece sıkıldım biraz. Size bakayım dedim." Dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi kaçırdım.
"İyi yaptın, baban çalışma odasına çıktı. Gidip çok kalmamasını söyleyeyim de bu akşamı birlikte ailecek geçirelim o zaman." Tam kalkmak için destek alıp kalktığı sırada kolundan tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Minsung
Fanfiction"Eğer onu kurtaramıyorsam, ben de onunla birlikte kaybolurum." Eşcinselliğin suç olarak görüldüğü zamanlarda, birbirlerine deli gibi aşık olan iki erkeğin hikayesi... b×b