27 | İyi insanlar iyi sonları hak ederler

113 13 12
                                    


[FİNAL]

• • •

İyi insanlar için her kötü son daha iyi bir başlangıcın habercisidir.

Hiçbir gece veya mevsim kalıcı değil. Yani elbet geçer altında sıkıştığın karanlık. Umudunu kaybetmediğin sürece hâlâ bir şansın vardır.

Çünkü eninde sonunda her karanlık yerini aydınlığa bırakır.

Kapkara fırtınanın ardından çıkar o ışıltılı gökkuşağı.

Sonsuz gece yoktur, yalnızca çokça şüphe vardır. Başaracağın hakkında şüphelendiğin, umudunu yitirmeye başladığın an mağlubiyete bir adım daha yaklaşmışsın demektir. Hedefine ulaşanların hepsi her zaman en başından beri buna inanmış olanlardır.

Korkma birdenbire kötüleşse de her şey. Tüm karanlık geceler aydın bir sabaha açılır. Umut hep vardır. Çünkü iyi insanlar iyi sonları hak ederler.

...

"Buraya kadarmış, minnettarım bana hissettirdiğin bu mükemmel duygular için." Çocuk konuştuğunda kız gözyaşlarını tutamayıp ona sarılmıştı, ardından tutkulu bir şekilde öpmüşlerdi birbirlerini.

Ayrıldıklarında ise son bir kez gülümsemelerini sunmuşlardı birbirlerine. Onların aşkı imkansızdı, çünkü kaderlerinde bir olmak yoktu.

"Üzgünüm sevgilim. Lütfen seni çok sevdiğimi ve hep seveceğimi asla unutma."

Perde siyaha büründüğünde ışıklar açıldı, film bitmişti. Elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim ve burnumu çektim. Neden bu kadar çok üzülmüştüm onlar için?

Yanımda oturan Minho'ya çevirdim gözlerimi, dolu gözleriyle burnunu çekmişti o da. Gülümseyerek yanağından öptüm. "Gözüme toz kaçtı." Gözlerini kaçırarak konuştuğunda bir kahkaha attım. "Kesin öyledir, duygusal tavşanım benim."

"Nasıl film seçmişim ama, baksana hepinizi ağlattım." Vernon tatlı bir özgüvenle konuştuğunda ayağa kalkmıştık ve salondan çıkıyorduk.

"Sen ağlamadın sanki." Dediğimde bizim olduğumuz tarafa göz devirmişti, yani bana ve Minho'ya.

"Beni de ağlattın ayrıca, biricik sevgilini yani." San dudak büzerek konuştuğunda Vernon da yapmıştı aynısını. "Kıyamam sana hayatımın aşkı!" Vernon da bağırır gibi konuşup San'ın dudağına yapışmıştı. Onlar öpüşürken bizde onlara bakmayıp uzaklaşmaya başladık.

"Utanmanız yok gerçekten." Minho konuştuğunda aramızda gülüştük. Sinemadan tamamen çıktığımızda arkamı döndüm ve hepsine ters bakışlar atmaya başladım.

"Asıl üzgün olan benim. Bir mısır bile yiyemedim filmi izlerken." Dediğimde hepsi gülmüştü, bana yaklaşan Minho ise ellerimi tutup karşıma geçmişti.

"Aşkım biliyorsun, kusurlarına bile aşığım ben senin. Ama üzgünüm..." Dediğinde ağız dolusu gülümseyip devam etti. "Mısır yerken çok ses çıkarıyorsun, benim için sorun yok tabii ama salondan kovulma riskini göze almak istemedim."

Onun koluna sertçe vurduğumda üçü de gülmeye başlamıştı. Ben çok kibar yerdim halbuki, kesinlikle abartıyorlardı.

San'ın arabasına bindik, Vernon önde ben ve Minho da arkadaydık. Araba harekete geçti ve eve doğru yola çıktık. Mart ayının sonlarıydı ve akşamüstü olmasından sanırım çünkü hava çok güzeldi. Camı sonuna kadar açtım ve o temiz havayı derin derin içime çektim. Nedensizce bir huzur dolmuştu iliklerime kadar. En yakın arkadaşlarım ve en değerlim sevgilim vardı yanımda, daha ne isteyebilirdim ki. Onlar sohbet edip gülüyorlarken en sevdiğimiz şarkının çaldığı radyoya takıldı gözüm ve onun üstünde yazan tarihe.

Lost | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin