( Bu bölümde küfür etmenize ben bile gönül rahatlığıyla izin veriyorum sayın okuyucular )
• • •
Çünkü içeride bir grup çocuk, önlerinde Vernon ve San ile beni bekliyorlardı.
"Hoşgeldin ezik."
Vernon'un konuşmasıyla aralarında gülüşmüşlerdi. Kararmaya başlayan gözlerim ve korkudan deli gibi atan kalbimle geri doğru bir adım attım. Kapıdan çıkıp hızlıca koşup uzaklaşmak istiyordum, Minho'nun yanına gitmek istiyordum. Bu düşüncelerle attığım adım sırtıma gelen tekme ile kopup gitmişti sanki. Nefesimi kesmeye yeten tekme salonun içine dizlerim üstünde düşmeme sebep olmuştu. Ben yerde nefes almaya çalışırken onlar kahkaha atmaya devam ediyorlardı.
"Bunu tekmelemek çok zevkliymiş ."
Kulağımdan akıp giden ve ardı gelmeyen sözcükler sinirimi bozmaya devam ederken yeri boylamış şekilde dişimi sıkmaktan başka bir şey yapamıyordum, arkamdaki beden ise kısa adımlarla kalabalığın yanına ilerlemişti.
"Gel bakalım ezik, biraz da biz tekmeleyelim seni." Aralarından birinin konuştuktan sonra bana yaklaştığını fark etmiştim. Gözlerim kalabalığa daldı saliselik olarak. Sandalyede oturan Vernon ve San, Jaemin ve birkaç çocukla birlikte bizi izliyorlardı. Bense o kadar çaresiz hissediyordum ki, yalnızca ağlamak istiyordum. Ama bu onların daha fazla keyif almasına sebep olacaktı, bu gerçekten nefret ediyordum.
Kafamda hissettiğim el beni saçımdan tutup ayağa kaldırmıştı, canımın acısıyla bağırdığımda ise yine gülüşmeler belirmişti. Başımı kaldırıp çocuğun yüzüne bakacakken önce karnıma sonra yüzüme yediğim yumruk belimin bükülmesine sebep olmuştu. Tekmesini yüzümde hissettiğimdeyse yine yeri boylamıştım.
Kahkaha atıp zevkli olduğunu söylediğinde tekrar gülüşmüşlerdi. Artık ciddi manada sinir bozucu olmuştu bu durum. Ama cocuğun üzerime geldiğini hissettiğimde sımsıkı kapadım gözlerimi, çünkü tek yapabildiğim buydu. Karşı koymak mı? Tek bir kişi olduğunda bile karşı koyamazken bu kadar kalabalık olduklarında hiç şansım yoktu.
Vücudumun her tarafında sertçe savrulan tekmeler hissediyordum, endişelenme başlamıştım çünkü bunun ardı arkası gelmiyordu ve böyle devam ederse vücudum büsbütün geçmeyecek morlukları kaplanacaktı.
Çocuk durup yorulduğunu söylediğinde Vernonların olduğu taraftan Jaemin'in sesi gelmişti.
"Eline sağlık, bunun gibi hastalıklı p.çlere yapılması gereken bu."
Bir saniye, kastettiği şey... o bunu nasıl? Yani, nereden... Sürekli birlikte olduğumuzdan mı bunu düşünüyorlardı acaba? Yada bizi görmüş olabilirler miydi? Sanırım sadece tahmindi ama öğrenme ihtimalleri bile korkutucuydu.
Gözümden süzülen tek damla yaş durumun vahimliğini gözler önüne seriyordu. Bu ana kadar ağlamamıştım ama bu söz tek başına beni ağlatmaya yetmişti.
Kendisi her gün başka bir kızı yatağa atarken hastalıklı olmuyordu ama göğsünü gere gere bize hastalıklı p.çler diyebiliyordu. Beni asıl sinirlendiren şey de tam olarak buydu. Tek yaptığımız masum bir sevginin peşinden gitmek olduğu halde iğrenç konumuna gelmekti. Diğer insanlar gibi aşkımızı yaşamaya çalışmak onlara göre sadece hastalıktan ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost | Minsung
Fanfiction"Eğer onu kurtaramıyorsam, ben de onunla birlikte kaybolurum." Eşcinselliğin suç olarak görüldüğü zamanlarda, birbirlerine deli gibi aşık olan iki erkeğin hikayesi... b×b