32. Bölüm - "KARAKOL"

259 10 19
                                    

Harundan..

Nezaretahnedeyim.

Taşa oturmuş, kollarımı birbine geçirmiş, başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapatmış bir halde oturuyorum. Adım sesleri duymamla gözlerimi açtım. İlk hayal gördüğümü sandım ama sonra o güzel sesini duydum.

"Harun.."

Bir hışımla ayaklanıp yanına gittim. Demir parmaklıklara tutunduğu ellerinin üzerine ellerimi koydum.

"Yaren.."

Gözleri doldu dolacaktı. Sesi çatallıydı.

"Harun.. 1 hafta burada kalacakmışsın?" Daha çok sorar gibiydi.

"Evet."

"Ya neden? Orhan bile o gecenin sabahı çıktı. Sen neden çıkamıyorsun?"

Orhan demesiyle sinir tepeme vurdu lakin onunla olan 5 dakikamda sinire yer olamazdı, olmamalıydı.

"Darp raporu var. Ondan dolayı."

"Off! Ben seni şimdiden özledim ama." Duraksadı. Bir elini elimin altından çekip karnına götürdü. "Özledik yani." Dudakları büzülmüştü. Kıyamazdım.

Boşta kalan elimi yanağına götürdüm. "Ben de sizi özledim güzelim. Yaklaşır mısın?" Başını salladı. Yanağındakı elimle başını hafifce parmaklığa yasladım. Alnını öptüm. "Sıkma canını. Herşey çok güzel olacak tamam mı?" Alaya almak istedim gülmesi için. "Ama işte çıktığımda fikrin değişe bilir. Kim hapiste yatan adamla evlenmek ister ki?"

"Ben o hapiste yatan adama ölürüm.."

Olduğum yere çakıldım. Kalbim tekledi. Nefeslerim hızlandı. Yutkundum. "De-deme öyle yavrum." Alnından bir daha öptüm. Gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim. Burnumun direği sızladı. Çok özlemiştim. Ve çok özleyecektim.

"Harun.."

"Söyle güzelim."

"Sözü bozsak mı? Ben ağlamak istiyorum. Ağlayamazsam çok kötü oluyorum."

Ondan ayrılıp yüzüne baktım. "Ben olmadan ağlamanı istemiyorum. Çünkü gözyaşlarını sileceğime dair söz verdim kendime. Ama sen yalnız ağlarsan silemem ki."

"O sözü de boz o zaman. Ben ağlamak istiyorum." Omuz silkti. Çocukca bir sitemle kaşlarını çatmıştı. Güldüm bu tatlı haline.

"Ben olmadığımda güçlü olmanı istiyorum."

"Asıl ağlamazsam güçlü olamam."

"Yaren. Lütfen. Üzme beni." Çatık kaşları gevşedi. Üzgünce başını salladı. Parmaklıklara sarılmış, elimin altında kalan parmaklarını öptüm. Yavaş-yavaş ve defalarca. Hayran bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Sonra başımı kaldırıp ona baktım. "Nasılsın? İyi misin? Taşındın mı bize?"

"Sensiz nasıl iyi oluna bilir ki? Bilmiyorum Harun, hiç birşey bilmiyorum ama sanırım iyi değilim." Bakışlarını kaçırdı. "Gökhan gelince hemen buraya geldim onunla. Büşra eşyalarımı toplayıp size götürecek. Ben buraya geldim çünkü sana ihtiyacım var. Ama sana sarılamıyorum. Bir sarılsam herşey geçecek ama sarılamıyorum."

"Benim de sana sarılmaya ihtiyacım var. O bebeksi kokunu solumaya, seni öpücüklere boğmaya."

Öksürük sesi geldi. "Burada da cilveleşmezsiniz diye düşünmüştüm." Dedi Gökhan.

"Sen sabahtan beri burada mısın?" diye sordum.

"Yok korkma. Yeni geldim maalesef. Kavuşma anınızı göremedim."

Beni Aşka İnandır (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin