5.Bölüm: Gelişim Yolları

42 15 4
                                    

Sunağın yanında duran heykelin elinde tuttuğu kitapların kapaklarında yazan başlıkları gören Albert, "Büyü kitapları mı?" diye mırıldandı.

Albert'in yaşadığı dünya gerçekten de böyle doğaüstü varlıkların olduğu bir yerdi ve insanlar böyle olağanüstü güçlerle etkileşim kurabilen canlılardan birisiydi.

Albert'in köyünde yaşayan çoğu kişi 'büyü' veya 'büyücü'nün ne olduğunu biliyordu ancak bunu bilmekle, bunlardan birisi olmak tamamen farklı iki kavramdı.

Galyndor köyünde büyücü var mı? diye soracak olursanız, bunun cevabı tam anlamıyla 'hayır' olurdu... ancak büyücülük yolundan başka bir gelişim veya güçlenme yolunu takip edecek kişiler Galyndor köyünde var mı? diye soracak olursanız da, Albert bu soruya hiç düşünmeden 'evet' derdi.

Albert, bir kişinin büyücü olabilmesi için gerekli bazı şartların zorlu olabileceğini biliyordu.

Ayrıca bir büyücü olmak için gereken malzemeleri, ekipmanları ve bilmediği başka diğer şeyleri bulmak  inanılmaz derecede pahalı ve nadir kaynakları bulmak da bir o kadar zor olabilirdi.

Bu yüzden Galyndor gibi küçük bir yerleşim yerinde bu kaynaklara ulaşmak neredeyse imkansızdı.

Ayrıca bir köyün 'büyücü' gibi bir varlığı yetiştirmesi, beslemesi ve barındırması kesinlikle olasılık dahilinde değildi.

Ancak büyücü yolu bir canlının gelişmesi ve sınırlarını kırarak daha güçlü bir varlık haline gelebilmesi için gidilebilecek tek yol veya seçenek değildi.

"Şövalyelik!"

Yoktan ateş topu yaratan veya doğada bulunan elementleri kontrol eden büyücüler yerine, şövalyeler daha çok fiziksel güce ve dayanıklılığa güvenen kişilerden oluşuyordu.

Tabi fiziksel gücün yanı sıra seçtikleri bir silahta son derece derin bir bilgi birikimi kazanmak zorunda kalan şövalyeler, büyücüler gibi kitaplardan öğrenmek veya zihinlerini çalıştırmaktan ziyade, yoğun egzersize, kas hafızasına ve reflekslerini geliştirmeye odaklanırdı.

"Köy Şefi William'nın bir şövalye olduğunu duydum ama onun ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorum." diye düşünen Albert, Galyndor köyünde yaşayan ve şövalye olan kişileri hatırlamaya çalıştı.

"Köy şefinin yanı sıra, köy şefine hizmet eden askerlerin de ondan şövalyelik öğrenme fırsatına sahip olduğunu daha önce Stella'dan duymuştum. Hatta Stella, bana bir keresinde kendisinin de şövalye olmak için çok çalıştığını söylemişti."

Henüz babası ölmeden önce Stella'nın kendisine şövalye olmak için çok çalıştığına dair bir şeyler söylediğini hatırlayan Albert, o güzel günleri hatırladı ve yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Babam öldükten sonra Stella'nın artık bundan bahsetmemesi çok kötü. Yoksa şövalyelik hakkında daha çok şey bilirdim."

Albert, bir anda Stella'nın şövalye olmaktan bahsetmeyi ne zaman bıraktığını hatırladı ve aynı zamanda bunu neden yaptığını merak etti, aynı zamanda da biraz pişmanlık hissetti.

"Belki şövalye olmak için bir şansım olurdu?" diyen Albert, birden şövalye olma şansını Stella yüzünden kaybettiğini ima eder gibi bir düşünceye kapıldığını fark etti ve hemen kafasını sallayarak, "Bazen çok bencil oluyorsun, aptal Albert!" diyerek kendisine kızdı ve sitem etti.

Babası öldükten sonra Stella haricinde kimsenin onunla ne konuşmaya tenezzül ettiğini ne de ona yardım etmek için herhangi bir çaba göstermediğini hatırlayan Albert, "Bazen onun gibi bir meleğin, benim gibi bir zavallıdan ne istediğini düşünmeden edemiyorum." dedi.

Şu an duygularının çok çalkantılı olduğunu ve doğru düşünmediğini fark eden Albert, "Her neyse, bunları düşünmeyi bırakıp önümdeki şeylere baksam iyi olur." dedi ve dikkatini önünde duran kitaplara verdi.

Üzerinde 'Gölge Hükümdarlığı' yazan kitabı almak için dikkatli ve yavaşça elini ileri uzatan Albert, biraz sonra hayatını değiştirecek çok önemli bir şey yapmak üzereydi.

Elinin kitapla temas kurması üzerine hiçbir şey olmadığını gören Albert, daha önce çok gergin olduğu için tuttuğu nefesini salıverdi ve derin bir nefes alarak rahatlamış hissetti.

~Çatttt~

Ancak aniden kulağına gelen bir çatlama veya bir buz parçasının kırılması esnasında çıkan sesin kulağına girmesi üzerine kaşlarını çatan Albert, ne olduğunu görmek için etrafına baktı ancak her şeyin eskisiyle aynı olduğu gördü.

"Yoksa..."

Birden elindeki kitaba bakmak için kafasını eğen Albert, daha önce sabasağlam olan kitabın şimdi çatlamış olduğunu ve etrafa garip bir kırmızı ışık saçtığı gördü.

"Yeterince doğaüstü olaya maruz kalmadım mı? Daha benden ne istiyorsun" diye bağıran Albert, bugün başına gelen olayları düşündü ve öfkelendi.

Bu sırada, sanki Albert'in kızdığını fark etmiş gibi görünen bu kitap, birden etrafa kırmızı ışık saçmayı bıraktı ve yavaşça havada süzülmeye başlayarak, aniden bir ışık çizgisine dönüştü.

"Ah!"

Kafasına giren ışık çizgisini gören Albert şaşırmış bir ses çıkardı ve az önce ne olduğunu düşünmek üzereydi ki, birden hafızasına giren bazı yabancı bilgilerin olduğunu fark etti.

Ve başının biraz ağrıdığını da hisseden Albert'in kırmızı gözleri parlamaya başladı.

'Lanet olsun, yine ne oluyor lan?!' diye bağırmak isteyen Albert'in bilinci yavaşca karanlığa doğru çekildi.

Yere düşmemek için bir şeyden destek almak üzere elini ileri uzatan Albert, yanlışlıkla gizemli heykelin elinde tuttuğu diğer iki büyü kitabına dokundu.

~Catttt~

~Catttt~

Ardından gelen iki çatlama sesiyle birlikte, nihayet bilincini tamamen kaybeden ve yere düşen Albert'in kafasına iki ışık çizgisi daha girdi.

(Devam Edecek)
_________________________________________

Değerli Okuyucular,

Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizlerden geri bildirimlerinizi duymak benim için önemli. Kitabı beğendiyseniz, lütfen oy verin, yorum yapın ve kütüphanenize ekleyin. Sizlerin desteğiyle daha fazla insanın bu gizemli dünyaya adım atması mümkün olacak.

Teşekkürler ve sevgiler,
[ShadowThrone01]

Shadow Throne: Gölge TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin