19.Bölüm: Avcı Av Oluyor

29 4 1
                                    

Ona yeni biat etmiş bir kişiyi ölüme terk etme düşüncesi ile zihni oyalanan Albert'in gözleri parlamaya başladı.

Ormanlık alanın içinde ortaya çıkan kıpkımızı bir nokta, kurtlar tarafından etrafı sarılan Edwin'in dikkatini çekti ve kafasını çevirerek, bir umut kurtulabileceğini düşünerek ondan çok uzakta olmayan ağacın üzerinde parlayan kırmızı noktaya perişan gözlerle baktı.

Albert, Edwin'in başını çevirip ona bakmaya başladığını görünce gözlerini kıstı ve onun gözlerinin içinde yer alan çaresizlikle dolu ifadeyi dikkatle izledi.

'Kesinlikle yumuşak bir kalbim var. Bunu inkar eden herhangi birisi tam olarak yalancıdır.' diye düşünen Albert, derin bir iç çekti.

Daha sonra ayaklarından güç alarak havaya zıplayan Albert, kendisini bir anda kurtlarla çevrili bir konumda buldu.

Ayrıca Edwin'in ona kocaman açılmış gözlerle baktığını görmek için kafasını yana çeviren Albert, ona sert bir şekilde baktı ve başına sorun açan bu kişiden biraz memnun değildi.

'Avlanmak için dışarı çıkıyorsun ve avcı olmak yerine av oluyorsun!'

Düşüncelerini bir kenara bırakan Albert, "Gölge tahtında yükselir, karanlıkla birlikte hüküm sürerim... Gölge Hükümdarlığı!" diyerek dikkatini tekrardan etrafını saran kurt sürüsüne çevirdi.

Konuşması biter bitmez etrafını karanlık bir sis sardı ve kurt sürüsü kısa süreliğine kör oldu.

Sis dağıldığında ise avladıkları insanların sayısının iki katına çıktığını gören kurt sürüsü, daha tehditkar bir şekilde hırlamaya ve başlarını öne doğru eğerek, her an saldırmaya hazır hale geldi.

Albert'in yanında ortaya çıkan iki gölge şövalyeler, karşılarında kurt sürüsünü görünce her zamanki ifadesiz hallerini sürdürdü ve başlarını kapatan kaskın göz yuvalarından iki çift kankırmızı ışık belirdi.

Albert, hala sayıca üstün olan kurt sürüsüne bir bakış attı ve belinde asılı duran kılıcı kınından çıkararak, iki eliyle kılıcın kapzasını kavrayıp ucunu yukarı kaldırdı.

Bu savaşın çok tehlikeli olduğunu bilecek kadar akıllı olan Albert, canavarların insanlardan çok daha güçlü ve hızlı olduğunu biliyordu.

Ayrıca canavarların saldırı silahları olarak kullandıkları pençe, boynuz vb. saldırı aletlerinin çok tehlikeli olduğunu da biliyordu.

Yaşadığı dünyada hüküm süren canlıların insanlar olduğunu düşünecek kadar cahil olmayan Albert, bu dünya ve güç mücadelesi hakkında birkaç genel bilgiye sahipti.

Mesela bu bilgilerden bir tanesi, insanlar Terra adı verilen bu dünyada besin zincirinin altlarında veya sonlarında yer alıyordu.

Ayrıca Terra'da yaşayan başka bir çok ırkın olduğunu da duyan Albert, bu ırklardan herhangi bir tanesini henüz görmemiş olmasına rağmen, yine de bu ırklara mensup kişilerin insanlardan çok daha güçlü ve daha etkileyici doğuştan gelen yeteneklere sahip oldugunu duymuştu.

Bu bilgiye sahip olan Albert, önünde duran canavarları küçümsemek gibi aptalca bir hata yapmayacak ve bu durumdan kurtulmak için tüm imkanlarını kullanmaktan kaçınmayacaktı.

Bu sırada saldırmaya hazır bir pozisyonda avlarını izleyen kurtlar, Albert'in küçük hareketini görünce öfkelendi ve zayıf bir insanın onlara saldırmaya hazırlandığını görerek sinirlendi.

Kurtların arkasında yer alan v sessiz bir şekilde Albert ile diğer kişileri dikkatlice izleyen beyaz kürklü bir kurt, diğer arkadaşlarına kıyasla sakin görünüyordu.

Birden ağzını açarak derin bir uluma sesi çıkaran bu beyaz kürklü kurt, Albert ile diğerlerinin etrafını saran kurt sürüsüne saldırı emrini vermiş gibi görünüyordu.

Beyaz kürklü kurdun sesini duyan diğer kurtlar, birden ileri atıldı ve arka bacaklarından güç alarak kendilerini önlerinde duran insanların üzerin attı.

"Gölge gizlilik."

Hiç gecikme olmadan gölge gücünü kullanmaya başlayan Albert, hemen olduğu yerden kayboldu ve ona doğru zıplayan bir kurdun gölgesine atlayarak, elinde tuttuğu kılıcı yukarı kaldırdı ve tek hamlede kurdun kafasını kesmeyi hedefleyerek, sert bir ivmeyle kılıcını aşağı doğru savurdu.

Ancak tehlikeyi hissetmiş gibi görünen bu kurt, hemen kıvrak bir hareketle bedenini döndürdü ve ön ayaklarından destek alarak kendisini geriye doğru attı.

Geri çekilen kurdu gören Albert, savurduğu kılıcın hedefi bulmadığını ve toprağa saplandığını görmek için eline doğru baktı ve kendisini biraz şaşırmış hissetti.

Kurtların bu kadar çevik olduğunu daha önce tahmin etmeyen Albert'in ağzı büyük bir sürpriz görmüş gibi açık kalmıştı.

İçinde bulunduğu tehlikeyi de daha iyi anlayan Albert, başını yana çevirdi ve gölge şövalyelerin kendilerine saldıran kurtlarla mücadele ettiğini gördü.

Kurtların onlara saldıran gölge şövalyelerin her hareketinden başarıyla kaçtığını ve bir fırsat arayarak taktiksel bir geri çekiliş yaptığını gören Albert'in gözlerinden bellirsiz bir parıltı geçti.

'Böyle devam ederse öleceğiz.'

Aklından geçen düşünceyi moral bozmamak için hemen zihninden uzaklaştıran Albert, şimdi yapması gereken en doğru şeyin ne olduğunu düşünmeye başladı.

Birden kenarda duran beyaz kürklü kurda gözü takılan Albert, "Lideri öldür, askerler ölsün." diye kendi kendine mırıldandı.

Böylece birkez daha gölgeler içinde kaybolan Albert, hızla kurt sürüsünün içinden geçti ve beyaz kürklü kurdun önüne gelene kadar tüm yeteneklerini sınırına kadar kullanmaya ve itmeye devam etti.

"Ya sen ölürsün, ya da ben ölürüm." diyen Albert, beyaz kürklü kurdun arkasına geçmek için Gölge Adımları'nı kullandı ve kendisini onun dikkatinden saklamak için Gölge Gizliliği kullanarak, karanlık geceyle bir olmuş gibiydi.

Bu sırada bir şeylerin yanlış olduğunu hisseden beyaz kürklü kurt, gözlerini kıstı ve alçak bir hırlama sesi çıkararak, hafifçe öne doğru eğildi.

Ve aniden kafasını koparmak için gelen bir kılıcın havayı keserken çıkarmış olduğu kulak delici sesi duyan beyaz kurt, hemen bu saldırıdan kaçmak için hareket etti.

Albert, birkez daha toprağa saplanan kılıcına acı dolu bir yüz ifadesiyle baktı.

Daha sonra ona meraklı ve endişeli gözlerle bakan beyaz kürklü kurdu görmek için kafasını çeviren Albert, çok uzakta olmayan bir mağaranın içinden kafasını dışarı çıkaran birkaç tane yavru kurt gördü.

Bu manzara karşısında aniden bir aydınlanma yaşayan Albert, "Bize yavrularını tehdit eden bir düşman olduğumuzu düşündüğü için mi saldırıyor?" diye mırıldandı.

'Edwin, bizi nasıl bir sorunun için soktun?'

Tüm bu soruna neden olan kişiye içinden lanet okuyan Albert, "Bize saldırmayı kes, yavrularına zarar vermek gibi bir niyetimiz yok!" diye bağırdı.

(Devam Edecek)
_________________________________________

Değerli Okuyucular,

Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizlerden geri bildirimlerinizi duymak benim için önemli. Kitabı beğendiyseniz, lütfen oy verin, yorum yapın ve kütüphanenize ekleyin. Sizlerin desteğiyle daha fazla insanın bu gizemli dünyaya adım atması mümkün olacak.

Teşekkürler ve sevgiler,
[ShadowThrone01]

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Shadow Throne: Gölge TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin