13.Bölüm: Geçmişten bir Hikaye (2)

15 6 0
                                    

Askerler kendi aralarında konuşurken ve gözleriyle onları süzerken, bu sırada Albert ve Stella birbirlerine sarılmaya devam ediyor ve onları görmezden geliyordu.

Stella, "Göz rengin degişmekle kalmadı, aynı zamanda tenin daha pürüzsüz ve daha saf hale geldi!" diye şoke olmuş bir ses tonuyla konuştu ve sesini yükselterek, bu değişikliklere ne kadar şaşırdığını gösterdi.

Albert ise sıkıntılı bir şekilde iç çekti ve Stella'nın neden onunla bu kadar çok ilgilendiğine dair aklını kurcalayan sorulara cevap alamayacağını tahmin ederek, şimdi yapması gereken en iyi şeyin mantıklı bir bahane bulmak ve başına gelen değişiklikler için bir açıklama yapmaktı.

"Maden ocağına giderken çok acıktım ve karnımı doyurmak için bir şeyler yemek zorundaydım. Bu yüzden, aniden maden ocağının dışında büyüyen çilek şeklinde bir meyveleri olan bir bitki gördüm ve karnımın gurultusuna söz geçiremedim." diyen Albert, yaşamış olduğu dünyada bilinmeyen birçok garip olayın olduğunu biliyordu ve bu yüzden uğramış olduğu fiziksel değişime bir açıklama yapmadı zor değildi.

Derin bir nefes aldıktan sonra, "Dayanamadım ve o meyveyi yedim. Daha sonra başımın döndüğünü ve göz kapaklarıma söz geçiremediğimi hatırlıyorum... sanırım bayıldım. Uyandığımda ise kendini bu halde buldum." diye konuşmaya devam eden Albert, Stella'nın düşünceli yüzüne baktı ve kendisini geri çekerek, onunla sarılmayı bıraktı.

İkiside farkında değildi ancak... Ethan'ın ölümü ile birlikte aralarında ki  dostluk ilişkisi biraz zedelenmiş ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Bir süre sonra kendine gelen Stella, artık kollarının boş olduğunu görmek için aşağı baktı ve daha sonra kafasını kaldırarak, ona yorgun bir şekilde bakan Albert'i gördü.

"Hm, bu hikayeni biraz inanılmaz bulmama rağmen, yine de sana inanacağım." diyen Stella, Albert'in başına gelenlerden sonra yorgun düştüğünü düşündü ve onu sorgulamayı bırakarak, şimdi hissetmiş olduğu garip bir duyguya kapıldı.

"Albert, bir şey mi oldu?"

Albert ile aralarında bir gerilim hisseden Stella, bu duyguyu hiç sevmedi.

Sanki bilmediği bir şeyler olmuş ve Albert, ondan uzak durmaya çalışıyordu.

Bu duyguyu çok rahatsız edici ve garip bulan Stella, "Benden bir şey mi saklıyorsun?" diye sordu.

Bu sefer şaşırma sırası Albert'e gelmişti.

Stella'nın durduk yere neden ona iyi olup olmadığını sorduğunu anlamayan Albert, onunla köyün giriş kapısında tanıştığı zaman normal davrandığını ve onunla her zamanki gibi konuştuğunu düşünerek, onun kafasında böyle bir soruyu doğuran şeyin ne olduğunu merak etti.

Ancak şimdi kendisini yorgun ve biraz da tükenmiş hisseden Albert, Stella'nın sorularıyla yüzleşmekten kaçındı ve sakin bir ses tonuyla, "Sana bunu düşündüren ne? Sadece biraz yorgunum ve dinlenmek istiyorum." dedi ve üstü kapalı bir şekilde şimdi onu yalnız bırakmasını istediğini ima etti.

Albert'in soğuk cevabını duyduktan sonra gözleri kocaman açılan Stella, daha önce onun böyle davrandığını ve onun yanında olmasından rahatsız olduğunu hiç görmediğini hatırlayarak, beyninden vurulmuş gibi hissetti.

Albert ise, davranışının Stella'yı nasıl etkilediğinin farkında değildi ve yavaşça onun yanından geçerek, " İzin verirsen önce ben gidiyorum. Daha sonra görüşürüz." dedi ve arkasını dönerek uzaklaştı.

Albert, onun ağabeyini öldürdükten sonra, şimdi Stella'nın karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranmayı ikiyüzlülük olarak gördü ve bu duyguyu daha fazla hissetmek istemeyerek, bir an önce onun yanından ayrılmak ve kafasının içinde yankılanan sesleri susturmak istedi.

Stella'nın her zaman yüzünde çiçek açan gülümsemesi ilk kez yerini soğuk ve ürpertici bir ifadeye bırakarak solup gitti.

Albert'in uzaklaşan sırtına bakarak, "her zaman dana vermek istediğim her hangi bir yiyeceği kabul etmez ve benim yardımıma ihtiyacın olmadığını söyleyerek gururlu davranırsın... ancak ilk kez benden kaçıyor ve benim varlığımı rahatsız edici buluyorsun!" diye kendi kendine mırıldanan Stella, gözlerinin kenarının kızarmaya başladığını fark etmedi.

Daha önce birçok kez Albert'e nasıl yardım edebileceğini düşündüğü ve her seferinde onun tarafından reddedildiğini hatırladı.

Her zaman gururlu ve cesur birisi olan Albert'in, henüz ikisi de küçükken ne kadar tatlı olduğunu ve ona korkmaması gerektiğini söylediği zamanı hatırladı.

Belki o günü Albert bile bilmiyor ve hatırlamıyordu.

Birgün evden çıkan ve yoldan geçen köylülere gülümseyerek gezen Stella, henüz 6 yaşında bir çocuktu.

O gün ailesinin haberi olmadan evden çıkmış ve köyün içinde dolaşarak, yeni şeyler görmenin vermiş olduğu zevkle birlikte kendini çok mutlu hissediyordu.

Ancak küçük Stella'nın yolunu kaybetmesi ve etrafta kimsenin olmadığı bir yerde kendini yalnız bulması çok zaman almamıştı.

Etrafta birçok ağaç gördüğünü ve ortamdaki tek sesin yaptakların birbirlerine değerek çıkarmış olduğu gürültü olduğunu hatırlayan Stella, "Çok korkmuştum..." diye mırıldandı ve o zamanı gözlerinde canlandırarak odağını kaybetti ve bilinçsiz bir şekilde, "İşte o zaman sen geldin." dedi.

Ağaçların arasından çıkarak kendisine doğru gelen küçük bir çocuk gören küçük Stella, hemen ayağa kalktı ve ona doğru koşarak çocuğa sarıldı.

Çocuk ise birisinin aniden ona sarılmasını beklemediği için şaşırmıştı.

Ancak kucağından titreyen küçük ve korkmuş vücudu hisseden çocuk, bu kızın nereden geldiğini bilmiyordu ancak ona yardım etmek isteyerek, "Korkma, yanında ben varım." dedi.

"Her zaman yanımda sen varsın... Albert, beni bırakma!" diye fısıldayan Stella, birden gerçekliğe geri döndü ve hayal dünyasından çıkarak gözleri dolu.

Bu sırada Albert kulübesine döndü ve eski püskü yatağına yüz üstü yatarak, "Stella..." diye mırıldandı ve gözlerini  kapattı.

Hemen ardından odayı dolduran nefes alma ve nefes verme sesleri duyuldu.

(Devam Edecek)
_________________________________________

Değerli Okuyucular,

Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizlerden geri bildirimlerinizi duymak benim için önemli. Kitabı beğendiyseniz, lütfen oy verin, yorum yapın ve kütüphanenize ekleyin. Sizlerin desteğiyle daha fazla insanın bu gizemli dünyaya adım atması mümkün olacak.

Teşekkürler ve sevgiler,
[ShadowThrone01]

Shadow Throne: Gölge TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin