12.Bölüm: Geçmişten Bir Hikaye

24 5 0
                                    

Köyün giriş kapısının önünde duran ve onun güvenli bir şekilde geri dönüşünü bekleyen Stella'ya bakan Albert, gökyüzüne bakmak için kafasını yavaşça yukarı kaldırdı ve düşünceli bir yüz ifadesine büründü.

Öğrenecek mi?

Ağabeyini öldürdüğümü öğrenirse, benim hakkımda ne düşünür?

Hala beni bu kadar önemser ve ilgilenir mi?

Bunu hiçbir zaman öğrenmesini istemiyorum...

Gökyüzünde süzülen güneşin ufka doğru hareket etmesini ve yerini kızıl renkli bir günbatımı manzarasına bırakmasını izleyen Albert'in aklından birçok düşünce geçti.

Bu sırada Albert'in uzakta durduğunu ve gökyüzüne doğru baktığını gören Stella, yüzünü bir kumaş parçasıyla kapatmış olmasına rağmen, yine de onu hiç zorlanmadan tanımayı başardı ve yüzünde günbatımını utandıracak kadar güzel bir gülümsem oluşarak, hızlıca onun yanına koştu.

Nefes nefese kaldığı halde Albert'in sağlıklı ve yaralanmadan geri döndüğünü görmek için acele eden Stella, "Tanrıya şükür, iyisin!" diye sevinç çığlığı attı ve kollarını açarak ona kocaman bir ayı sarılması verdi.

Albert, vücudunu saran nazik ve yumuşak bedenin dokunuşunu hissedince kendine geldi ve ona bakmak için kafasını aşağı indirdi.

'Her zaman olduğu gibi karanlığı aydınlatan bir gülümsemeye sahip...' diye kendi içinden düşünen Albert, yavaşça kollarını onun ince beline doladı.

"Stella." diye seslenen Albert'in gözlerinin içinde bir merak duygusuyla birlikte, aynı zamanda da bir üzüntü saklıydı.

Onun gözlerine bakan Stella, "Ne var? Utanıyor musun? Hehe." diye sordu ve Albert'in belini şakacı bir tavırla cimcikledi.

~Ahh~

Yalandan beli acımış gibi bir ses çıkaran Albert, onun kokusunu içine çekerek derin bir nefes aldı ve bir elini belinden çekerek, yavaşça saçlarını okşamak için yukarı kaldırdı.

"Bana karşı neden bu kadar iyisin? Senin ilgini çekmek için ne yapmış olabilirim ki?"

Bir süre Stella'nın saçlarını okşadıktan sonra elini geri çeken ve onun çenesinden tutarak, onunla göz göze gelebilmek ve bir göz kontagı kurabilmek için harika bir an yaratan Albert, sesinde merak ve özlem dolu bir tonla sordu.

Ayrıca kendi içinden, 'Benim gibi bir zavallıya neden bu kada düşkün, gerçekten merak ediyorum?' diye düşünürken, onun kahverengi gözlerinin içine büyük dikkatle baktı ve söyleyeceklerini duymayı merakla bekledi.

Ancak onun istediği cevabı vermek yerine, "Gözlerinin rengi mi değişti? Neden kıpkırmızı hale geldiler?" diye soran Stella, Albert'in gözlerine daha yakından bakmak için yüzünü ona yaklaştırdı ve dudaklarının birbirleriyle buluşmasına aralarında sadece birkaç santim mesafenin kalmasına neden oldu.

~Ump~

Stella'nın pembemsi dudaklarına bakan Albert'in boğazından bir yutkunma sesi çıktı ve onun ağzından çıkan tatlı nefesin dudaklarına temas etmesini hissederek, içinde kelebekler uçuyormuş gibi bir duyguya kapıldı.

Bu sırada köy kapısını girişinde duran askerlerden birisi, onların kucaklaşmasını ve birbirleriyle çok yakın bir temas kurmasını izlerken, "Ne oluyor? Köy Şefi William'nın kızı, Leydi Stella neden bir erkekle bu kadar yakın ve hatta ona sarılıyor?" diye yanındaki başka bir askere sordu.

Konuşan kişinin yanında duran asker, aralarına yeni katılan bu genç askere garip bir şekilde baktı ve daha sonra umursamaz bir ses tonuyla, "O kişi Leydi Stella'nın çok yakın bir arkadaşı olan Albert. O bir yetim ve kimsesiz olmasına rağmen, yine de ikisinin arasında çok yakın bir arkadaşlık var ve Leydi Stella, ona çok iyi davranıyor." diye konuştu.

Galyndor köyünün şefi olmak, aslında köyün içinde bulunduğu bölgeyi yöneten gücün bir parçası olmak ve o gücün yetkisi altında bir vasal olmak anlamına geliyordu ki, bu başlı başına bir soyluluk ünvanıydı.

Yani Köy Sefi William'a, 'lord' diye hitap etmek yanlış bir tabir değildi.

Böylece soylu bir kadın olan Stella, başlı başına bir leydi olarak anılmayı hak ediyordu.

Bunu duyan genç asker, "Onun gibi bir yetim, Leydi Stella gibi bir melekle nasıl arkadaş olabilir? Köy şefi buna engel olmak için bir şey yapmıyor mu?" diye sordu.

Öte yandan, diğer asker sanki herkes tarafından bilinen bir gerçeği açıklıyor gibi, "Leydi Stella'nın nasıl bir kişiliği olduğunu biliyor musun? Tüm köy onun bir melek olduğunu düşünüyor, ancak onun içinde yatan inatçı ve başına buyruk karakterini çok az kişi biliyor. Daha önce Köy Şefi William'ın bizzat Albert'le konuştuğu ve ona kızından uzak durmasını söylediği bir olayı hatırlıyorum da, o zaman Leydi Stella çok sinirlenmiş ve babasıyla konuşmayı bırakarak kendi içine çekildiği bir durum yaşanmıştı." diye geçmişten bir hikayeyi anlatır gibi konuşan asker, daha sonra konuşmaya devam ederek şunları söyledi:

"Bir zamanlar herkesle konuşan ve neşeli bir karaktere sahip genç kız, o zamanlar kendi köşesine çekilmiş ve herkesle konuşmayı bırakarak, günde sadece birkaç kelime konuşur hale gelmişti. Aradan geçen birkaç ay Leydi Stella'nın aynı şekilde davrandığını gören köy şefi, bu duruma daha fazla kayıtsız kalamadı ve onun Albert ile konuşmasına, arkadaş olmasına izin vermek zorunda kalmıştı."

Bu kişinin dediklerini duyan genç asker, 'Böyle bir şey oldu mu? Ben neden hatırlamıyorum?' diye kendi içinden düşündü ve yüzünde ne düşündüğünü dışarı yansıtan bir ifade vardı.

Bunu gören diğer asker, "Heh, bunu duymamış olmam normal." dedi ve konuşmaya devam ederek, "O zamanlar itibarının kötü etkileneceğini düşünen Köy Şefi William, bu konunun dışarı yayılmasını ve dedikodular çıkmasını engellemek için birtakım adımlar atmıştı. Neyse ki, ben bu olaya bizzat şahit olmuş ve o zamanlar ne yaşandığını bilen sayılı kişilerden biriyim. Ancak, sana anlattıklarımı bir başkasına söylemeye cesaret etmesen iyi olur, yoksa köy şefi senin için gelir... beni anlıyor musun?" diyerek alaycı bir ses tonuyla dedi.

Bunun üzerine boğazında biriken tükürüğü yutan genç asker, hala birbirlerine sarılan ve yüzleri birbirlerine çok yakın olan çifte bir bakış daha attıp, hemen onaylayan bir şekilde başını salladı ve bu konuda sessiz kalacağını ima etti.

(Devam Edecek)
_________________________________________

Değerli Okuyucular,

Kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizlerden geri bildirimlerinizi duymak benim için önemli. Kitabı beğendiyseniz, lütfen oy verin, yorum yapın ve kütüphanenize ekleyin. Sizlerin desteğiyle daha fazla insanın bu gizemli dünyaya adım atması mümkün olacak.

Teşekkürler ve sevgiler,
[ShadowThrone01]

Shadow Throne: Gölge TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin