3.Bölüm: Acı Gerçekler

22K 1.2K 104
                                    

İnsan en çok ne zaman bir aileye ihtiyaç duyardı?

İlk doğduğunda.

İlk adım attığında.

İlk ağladığında.

İlk korktuğunda.

Bir akşam çok yağmur yağmıştı. O kadar çok yağmıştı ki, cama vuran su damlaları penceremden içeri sızmıştı. Gök öyle kuvvetli gürlemişti ki, yatağımın altına sığınmış yastığıma sarılmıştım.

Kendimi sakinleştirmek için hayaller kurmuştum.

Kocaman bir aile hayal etmiştim. Anne ve babam, abim.. kardeşlerim. Yine yağmur yağıyordu hayal ettiğimde de. Ama bu sefer kocaman bir yatakta yatıyorduk, içeri su damlaları girmiyordu.

Kardeşlerimle yatağın ortasında, anne ve babamın arasında yatıyorduk. Babam bize güzel bir masal anlatıyordu.

Bir küçük aslan vardı o hikayede. Çöller de koşup oynayan. Kendime benzettim o aslanı. Koşup oynamayı çok severdim. Ama o aslanı annesi çok seviyordu. Ona sen benim canımsın diyordu.

Benim annem beni sevmek bir yana, bana kızım bile demiyordu. Sonra o aslanın babası çölde vurulmuş, benim gibi yalnız kalmıştı.

Baba?

Babamı hiç görmemiştim. Annem öldü demişti. O aslan gibi vuruldu baban demişti. Çocuk kalbim ilk kez o zaman ölümle tanışmıştı.

Peki,

Yüzünü dahi görmediğim bu adamın yokluğu bana nasıl bu kadar acı vermişti?

Görmediğim bir insanı ne sevebilir, ne de özleyebilirdim. Aslında büyüdükçe çocukken hissettiğim o karmaşayı çözebiliyordum.

Ben hep bir umudun arkasına saklanmıştım. Eğer babam yaşasaydı ve yanımda olsaydı, annemden daha iyi bir ebebeyn olsaydı.. Bu umut ve ihtimaller beni ona karşı hep bir özlem duymama neden olmuştu.

Ama yoktu.

Ne bir ses, ne bir fotoğraf.

Anneme kime benzediğimi sorduğum da babana benziyorsun derdi. Kızıl saçlarımı hiç sevmezdi annem. Ben de sevmezdim o sevmiyor diye. Onun sevdiği şeyleri seversem beni sever sanmıştım.

Ama o nefret dolu bir kadındı. Daha önce yüzünü hiç görmediğim adamı, babamı ona ısrarla sorduğum için ilk kez bana vurmuştu.

Çocukken güçlü falan değildim. Hiçbir çocuk fiziken güçlü olamazdı. O tokadın acısını hiç unutmuyordum. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Soğuk suyla yıkarken bir yandan ağlamış, bir yandan da bir daha babamla ilgili ona soru sormamam gerektiğini öğrenmiştim.

Bu ilk canımı yakışı olmadığı gibi sonuncu da olmamıştı.

Yüzüm..

Orada ki yara izini, orada ki acıyı kalbime işlemişti.

Kötülükten başka bir şey bilmediği için bana da sadece acı vermişti.

O adamın ağzından ismimi duymak, konuşmanın başını dinlediğim için parçaları birleştirmek çok kolay olmuştu.

Şaka değil.

Gerçek.

On sekiz sene sonra onun kızı olmadığımı öğrenmiştim. Evet hiçbir zaman bana bir anne gibi hissettirmese de bu çok farklıydı. Seneler sonra her şeyin yalan olduğunu öğreniyordum.

O benim annem değildi.

Laf sokmalarına, sevgisizliğine, hayatımı bitiren bu kadın benim hiçbir şeyim değildi.

Sevgili Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin