21.Bölüm: Sezon Finali

13.8K 938 263
                                    

Bu kadar beklettiğim için özür dilerim, hepinizi çok seviyorum.

İyi ki varsınız.

İyi Okumalar.

🩷

Mert'den

Görüştüğümüz sayılı akraba ya da aile dostlarımızın merak ettiği bir soru vardı. Babam ünlü bir mimardı şirketinin sahibiydi. Oğulları da onun izinden ilerlemek yerine neden farklı meslekler seçmişti. Atlas abim babama ait şirkette avukat olarak çalıştığı için bu sorulara çok maruz kalmasa da doktorluğu tercih ettiğim de hepsinin aklında neden sorusu oluşmuştu.

Yedi yaşındaydım.

İlkokula gidiyordum. Bir şeyleri anlayacak kadar büyük, bazı acıları yaşamak içim yaşım çok küçüktü. Abim ve ben kardeşimizin olacağının farkındaydık ama heyecanlı değildik. Batuhan vardı. Sıkıldığımız zaman onla vakit geçiriyorduk. Üç kardeştik, fazlasına gerek var mı kafasındayık.

Ama annemin bir anda üç kardeşimizin olacağı haberini verdiğinde yaşadığımız şok hep aklımda kalacaktı. Normal kadınlara göre karnı çok fazla büyüktü. Üç tane kardeş demek çok fazlaydı.

Bu aynı zamanda annemize daha çok destek olmamız gerektiği anlamına geliyordu. Atlasla deli gibi kavga ederdik, bu kavgalarımız bir süre sonra annemi yorardı, bu yüzden bunlara ara vermiştik. Bu süreç abimle olan ilişkimi de daha çok geliştirmişti. Sürekli bana hareketlerimize dikkat etmemiz gerektiğini evde bebekler olduğunu, çok fazla bağırarak konuşmamızın onları korkutacağını söyleyerek öğütler verirdi.

Aramızda bir buçuk yaş olsa da o her zaman ağırlığını koyarak bu yaş farkını daha çok olduğunu hissettiriyordu. Bir şikayetim yoktu. İnsanın başı yandığında gideceği birilerinin olması güzel bir duyguydu.

Ancak beklenti içinde olmayı yedi yaşında bırakmam gerekiyordu. Annemin dünyaya gelen üç çocuğundan biri hayatımızda yoktu. Oyuncak bir bebek almıştım. Kardeşlerimden birinin kız olmasını çok istiyordum çünkü. Ama o kız çocuğu hiçbir zaman bizim evimize gelip ona aldığım oyuncağı görmemişti. Ben o kız çocuğunu hiç görememiştim.

Neden öldüğünü dahi bilmediğim çocuk küçük kalbimde büyük yaralar açmıştı. Ama yaraların en büyüğü annemde olmalıydı. Kucağında iki bebekle otururdu, yanına bizi alırdı. Efe ve Ege'yi, bizi ne kadar çok sevdiğini söylerken hep gökyüzüne bakarak Ece'yi çok sevdiğini söylerdi.

Ölen bir insanın arkasından günlerce yas tutulabileceğini öğrenmiştim. Ece'nin mezarına ilk gittiğimiz de onların birinci yaş doğum günüydü. Ege ve Efe'nin büyüdüğünü görmek içimde büyük bir meraka neden oluyordu; kızıl saçları olan bir kız bebek nasıl olurdu?

Bu hep bir soru olarak kalmıştı. Aradan yıllar geçse de Ece her zaman aramızda yaşıyor gibi davranmıştık. Annem seneler geçtikçe daha çok toplanıyordu. Efe ve Ege ona bir anlamda iyi geliyordu. Biz her anında destek olmaya çalışıyorduk.

Şimdi ise bunların hepsini yapacak bizim yaralarımızı saracak kız hayatımıza geri dönmüştü ve ben hayalimde ki kızı tam anlamıyla karşımda görmüştüm. Ece gördüğüm en güzel kızdı. Hareketleri, duruşu, her şeyi tam da hayalimde ki kız kardeş profiline uyuyordu.

Yaramaz bir çocuk gibi sürekli kavga ediyordu. Çocukken şımartılmadan katı bir anne tarafından büyütüldüğü için şimdi özgürlüğe kavuşmuştu ve içinden geldiği gibi davranıyordu. Hislerini anlamakta bazen zorlanmıyor değildim. Üzüldüğü anları anlayamıyordum. Üzüldüğünde ağlamak yerine kavga ediyordu.

Sevgili Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin