Selamun aleykûm
Ay noluyo noluyoo
Bir haftada iki bölüm mü??
Eh yaptık işte bir şeyler. Siz de yapın lütfen ve bu emeğime karşılık oyunuzu ve yorumunuzu esirgemeyin.
Teşekkürler ederim :)
(Sizi bölümde bir sürpriz bekliyor olacak)
...........
Zaman...
O kadar göreceli bir kavramdı ki, beş dakika bazen beş yıl, bazen beş saniye olabiliyordu.
Ama bence bu böyle de yorumlanabilirdi:
Zaman sevdiklerimizin yanında su gibi akıyordu. Öyleki geçen zamanın farkına bile varamıyorduk. Sevmediklerimiz, veya yanında mecburi şekilde bulunmak durumunda kaldığımız kişilerle ise geçmek bilmiyordu. Hatta öyle oluyordu ki sanki biz gidip saniyeleri sırtımızda taşıyıp getiriyorduk. Ve günün sonunda yorulan da biz oluyorduk. Kare bir alana koymaya çalışılan bir küre gibi, kendimizi sığınağımızda hissedemiyorduk.
Bir bilim insanının yıkılış anı, teorilerinin çürüdüğü ya da eksikliğinin fark edildiği yerdir.
Ben bir bilim insanı değildim evet ama, bu teorilerim olmadığı anlamına gelmiyordu. Ama benim teorim beni alt etmişti. Zaman teorimin eksikliğini, yine ben fark etmiştim.
Ve ben bugün, yıkılışımı ta en içimden hissedebiliyordum.
Dokuz gün...
Tam koskoca do-kuz gün!
Dokuz gün geçmişti kulüp çalışmasının üstünden.
Ben sadece uyuyor, uyanıyor, kahvaltı yapıyor, günlük ibadetlerimi yerine getiriyor, Kuran'ı Kerim okuyor ve geri kalan bütün zamanımı ders çalışarak geçiriyordum. Abimin yanına günlük değil iki günde bir uğruyordum. Tek bir an bile boş durmamak için elime ne geçiyorsa onu yapıyordum.
Ofisimiz de teslim edilmişti bu zaman içerisinde. Ve ben tek kelimeyle bayılmıştım. Mükemmel olmuştu. Selim'e teşekkür edecektim ama açılışta görememiştim. Abime karşı mahcup hissetmemiştim onun sayesinde. Bir teşekkürü hak ediyordu neticede.
Elimde kahvem, üstümde pandalı pijama takımım, odamın camının önünde bağdaş kurup oturmuştum. Başımı soğuk cama yaslamıştım. Gerçi ben hissetmiyordum o soğuğu. İçimdekiler daha soğuktu bana göre. Otomatik olarak dışarıya toleransım yüksek oluyordu. Dışım durgundu ama içimde kıyametler kopuyordu.
Kulüp günü...
Anonimin bana attığı o mesajlardan sonra, kal gelmiş gibi bahçede kalakalmıştım. Ne olmuştu ne yapmıştım bilmiyorum ama bir şeyler olmuştu.
Direkt eve gelmiştim. Bir duş alıp yatağıma oturmuş neler olduğunu düşünmeye başlamıştım. Attığı mesajları o kadar okumuştum ki artık ezberlemiştim resmen.
0542*******:
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
.
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
.
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanma ki şair sözü elbette yalandır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÂHA (Yarı Texting)
General Fiction"Kanadı kırılıp kenara atılmıştı, Kader ördüğü ağları, onun kanadıyla yapmıştı. Bir gece vakti hayatına giren, Ağlarıyla yaralarını yama yapmıştı." Derin bir nefes alarak gözlerimdeki yaşları sert bir şekilde sildim bir daha ve bir daha... Dizler...