Bu bölüm yine çeşitli mercilerde yazıldı efenim. uçak olur otobüs olur evdeki masam olur :)
Ve artık sonlara yaklaşmaya başladık. Bir şeyler olmalı değil mi? Kitap planıma göre işliyor. Ufak tefek şeyler haricinde planda değişen hiç bir şey olmadı. Kitap zaten kısa bir kitaptı :)
Her yerde alıntısını paylaştığım SİNEJAN gelecek bundan sonra. Birini bitirmeden diğerlerini paylaşamazdım. Bana ters yani.
O zamaaaann...
Arkanıza yaslanma zamanııı.
Güzel okumalar.
Oylarınızı bekliyorum canlar (yazıklar oldum köye geldim demeyeyim sonra değil mi ama kdjslfjldsjf)
.........................
Hayat önü görünmeyen bir oyundu. Seviye atlıyorduk, kâh üzülüp kâh seviniyorduk, karşımıza çıkacak engelleri ödülleri ve zorlukları bilmiyorduk. Ama buna rağmen oyuna devam ediyorduk. Böyle söylendiğinde kulağa korkunç geliyordu. Buna rağmen yaşıyorduk...
Niye yaşıyorduk? Amacımız neydi? Kim için yaşıyorduk? Neden bu oyundaydık? Herkesin oyunu aynı mıydı? Herkes aynı seviyede miydi?
Bu soruların cevabını verebiliyor muyduk?
Bence önemli olan buydu. Biz uyandığımız yani bir oyunun içinde olduğumuzu kavradığımızda, bu oyunu niye oynadığımızı çözdüğümüzde, kim için bunların hepsine katlandığımızı anladığımızda, herkesin oyununun farklı olduğunu ve herkesin farklı seviyelerde savaştığının farkına vardığımızda içinde bulunduğumuz oyunun daha katlanılabilir olduğunu anlayabilirdik.
O halde neden çevremize bakıp bir şeyleri sorgulamıyorduk? Neden hedefimiz bir robot gibi sadece oyunu bitirmek olmalıydı? Niye hareket etmezsek bile bir şekilde yanıp seviyenin başına döndürülüyorduk? Canlarımız niye belirli bir zaman sonra yenileniyordu?..
Ben sorgulamaya aileme binaen erkenden başlamıştım. Bunun için içinde bulunduğum oyunun yaratıcısına ettiğim şükürler belki de şuana kadar aldığım nefes sayısına eş değerdi.
Ya bunları sorgulamak için çevresine bile bakmaya tenezzül etmeyenler... Onları her gördüğüm an yüreğimin aldığı hâl, görenlerin gönüllerini param parça ederdi. Bunu katiyen dışıma yansıtmazdım. Fakat sorgulamaya tenezzül eden birilerini görünce çöle dönmüş kalbim suya bulanıyordu. Şuan okuduğum mesajla göllerden denize dönmüş yüreğim okyanus olma yolunda ilerlerken ellerim gönlümdeki karmaşayla itinayla titriyordu.
Büyük bir anarşi yaşayan kalbim içimi titretiyordu. Bu titreşimlerin vücudum dışında etki ettiği bir diğer tarafım ruhumdu. Bu bana yabancı olan frekanslar ödümü koparmaya başlamıştı. Fark ettiğim bir diğer şeyde şuydu; ben bu duyguya biraz daha vakit önce çarpıp durmuştum fakat demek ki ruhum artık dayanamamış ve tanışmak istemişti bunula. Veyahut bile isteye elini sıkması için uzatmıştı hislerime... Yoksa bu anarşist kalbim neden beni büyük bir yıkıma sürüklercesine çarpardı ki?
Siz: Sekiz rekattır. Dördü sünnet dördü farzdır.
Ben bu mesajı tamı tamına yedi dakikada yazabilmiştim!
Siz: Doğru düzgün anlatamıyorum mesajla. Sana bir ilmihal uygulaması atayım oradan bak.
Uygulamaya girip ona bahsettiğim uygulamanın bağlantısını attım.
0542*******: Hemen indiriyorum :)
Okyanusumda adacık oluşmuştu! Sakin olmalıyım sakin olm-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÂHA (Yarı Texting)
Ficción General"Kanadı kırılıp kenara atılmıştı, Kader ördüğü ağları, onun kanadıyla yapmıştı. Bir gece vakti hayatına giren, Ağlarıyla yaralarını yama yapmıştı." Derin bir nefes alarak gözlerimdeki yaşları sert bir şekilde sildim bir daha ve bir daha... Dizler...