-BÖLÜM 14-

32 6 0
                                    

Selamun aleyküüüümm.

Ben geldiiimm

Efendim sizi şöyle bölüme alayım

Bu bölüm bir geçiş bölümüdür

Diğer bölüm tam bir bomba. Kitabı yazmaya başlamadan diğer bölümü yazmıştım zihnimde. Siz düşünün artık.

Neyse... İyi okumalar. yıldızı parlatalım ki daha fazla kişiye ulaşsın kitabım :)

Teşekkür ederiiimm <3

......................

"Müberra, sana verdiğim günlük soru sayısı 450'ydi. Ama sen 600 den fazla soru çözmüşsün. Üstelik Tuncer hocadan da alıyorum bilgilerini. AYT kampında mükemmel başlayıp bitmiş. Senden çok güzel bir sıralama ve bölüm istiyorum. Hatta istiyoruz. Yapacaksın kızım buna eminiz."

Heyecandan kıpkırmızı olmuş yüzüm ve sıkmaktan tırnaklarımın izi kalmış ellerimle birlikte koç hocam Ahmet hocaya teşekkür edip çıktım odasından. Kalbim çok hızlı atıyordu. Bunda hem Ahmet hocanın dediklerinin hemde sınava bir ay kalmasının etkisi çoktu. Diğer kızları da koç hocaları çağırmış, son durumlarını ve bu girdiğimiz son düzlükte neler yapmamız gerektiğini anlatmışlardı. Kantine indiğimde her zamanki masamızda oturan bizimkilere doğru yürüdüm. Sandalyeyi çekip oturduğumda Merve'nin ağladığını gördüm.

"Merve kendine gel! Zaman bitmiş, her şey için çok geçmiş gibi konuşmayı kes!"

Kübra'nın sessiz ama sert uyarısıyla Merve'nin elini tutmuş ona destek veren Nil de dahil hepimiz ona dönmüştük.

"Noluyor burada?"

Soruma cevap veren Merve'ye üzgün bir halde bakıp suyunu içen Zeliha'ydı.

"Merve'nin AYT kampı çok eksik geçmiş. Yani öğrenmesi gerektiği konuları öğrenememiş. Ona ağlıyor."

Merve derin bir nefes alarak burnunu sildiği peçeteyi sıktı.

"Sadece o değil. Hocalar şok olmuşlar. Kaydettiğim ilerleme sadece %45 miş."

Bu sefer hönkürerek ağlayan Merve'nin yanına oturmak için yerimden kalktım. Yanındaki boş sandalyeye oturduğumda Kübra ve Zeliha bana bakıyorlardı.

"Merve, Kübra haklı. Bir ayımız var daha. Yapacağız Allah'ın izniyle. Burada böyle ağlayacağına kalk bi elini yüzünü yıka. Kendine gel ve dersin başına otur. Gündüzüne deneme ile başla, geceni konu ve soruyla bitir. Ağlamak ile bir şeyler çözülseydi, abim şuan o yatağa mahkum olmazdı. Zira biz şifasına yetecek hatta artacak kadar ağladık."

Derin derin iç çekerek ağlamasına devam eden Merve'nin Nil'de olan bakışları bana döndü.

"Müberra..."

Beni kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı. Ağladığını da unutmamalıyım tabi...

'Yanındayım' der gibi omzuna vurdum bir iki tane. Kübra ve Zeliha'ya kaydı gözlerim. Onlarda endişelenmişlerdi haliyle.

"Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Çalışmadan sınavı bekleyip akıntının bizi istediği yere sürüklemesine izin veremeyiz." Zeliha'nın konuşmasıyla Merve benden ayrılmıştı.

"Haydi kalkın. Ders çalışıp deneme analizi yapıyoruz." Kübra'nın sesiyle gaza gelen biz de ayağa kalktık. Merve gözlerini sert bir şekilde silip burnunu çekti. Yavaşça ayağa kalkıp Zeliha'ya Kübra'ya Nil'e ve en sonda bana baktı.

"Haklısınız. Sınav bizden ve çalışmamızdan büyük değil. Vakit silkelenme vaktidir."

Abdulhamit taklidi yaparken kızlarla gülme krizine girmiştik. Kübra bize doğru kollarını açıp ellerini 'gel gel' gibi yaptı.

BÂHA (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin