Yerde otururken birden aşırı büyük bi acı hissetmiştim.
"Canı yanıyo, yeter! Oturmicam, ormanı yerle bir bile ederim. O iyi olsun bana yeter!" ayağa kalkıp ormanın içinde koşmaya başladım.
Kalbimdeki acı hızla artıyodu. Canı çok acıyodu küçük perimin.
koşarken büyük ve bitkilerle kaplı bi yapı buldum. Yaklaştığımda bunun bi tesisi olduğunu gördüm. Bitkilerle kamufle edilmişti.
"JİMİN!"
"YOONGİ!" içeriden gelen ses onun sesiydi, küçük perimin sesini duymamala ne kadar sevinsem de içeri nasıl girceğimi bulamamıştım.
"YOONGİ YARDIM ET, HIZLI OL LÜTFEN!" kapı bulamayınca tesisin palakalarından ikisinin ırtasına allerimi koyup iki yana açmaya başladım. Çok zordu ama o içerde acı çekerken bu umrumda bile değildi.
En sonunda geçebileceğim kadar bi boşluk açınca içeri dalmış ve yanıma bi kaç tane yaratık yaratıp koşmaya başlamıştım.
Bütün odakarı deniyodum ama hiçbirinde onu bulamıyodum. Yartıklardan biri çalışanlardan birini önüme fırlatınca onun boğazına yapıştım.
"Jimin nerde!?"
"Söylersem beni öldürürler."
"SÖYLEMEZSEN DE BEN SENİ ÖLDÜRÜCEM, KONUŞ LAN!"
"Bo-bodrumda!" onu kenara fırlatıp merdivenlere yöneldim, merdivenlerde duran korumalar beni görmüş be ellerindeki silahlarla ateş etmeye başlamışlardı. Bilmiyolardı ki kurşun bana işlemezdi.
"Hangi türsünüz siz? Ah, insanlar!" ellerindeki silahları alıp kırmış ve yere atıp ikisini de yakalarından tutarak geriye doğru atmıştım.
"YOONGİ!" Jimin hala başırıyodu.
"Az kaldı güzelim, geldim!" merdivenlerden hızla inip bulunan iki kapının önündeki 4 adamın da üzerine yaratıkları salmış ve iki kapıyı da kırmıştım.
İçlerinden birinde yerde yatmış ve kanatları koparılmaya çalışılan Jimin'i görmemle sinirim katlanmış ve Jimin'in başındaki adamın boğazına yapışmış ve onu da yaratıkların önüne atmıştım.
"YOONGİ!"
"Geldim, burdayım Jimin." onu kucağıma çekip sıkı sıkı sarıldım.
"Özür dilerim, seninle gelmediğim için özür dilerim. Hepsi benim suçum." Jimin ağlarken bana iyice sokulmuştu.
"Hayır, orda onu dememeliydim. Özür dilerim Yoongi. Seni seviyorum." kafasını kaldırıp dudaklarıma kapanmıştı.
Onu kucağımda bana dönük bi şekilde oturtup ellerimi beline koymuş ve iyice kendime çekmiştim onu.
Benden ayrılında kafasını omzuma yaslamış ve bacaklarını belime sarmıştı.
"Gidelim burdan Yoongi, lütfen."
"Tamam güzelim, gidelim." ayağa kalkıp etraf savaş alanına dönmüş olmasına rağmen sakince dışarı çıkmış ve hızlıca Lisa ve Rose' bıraktığım yere geri koşmuştum.
Oraya gittiğimizde ikisi hala bıraktığım gibiydi.
"JİMİN!" Rose Lisa'nın kucağından kalkıp hızlıca yanımıza gelmişti.
Jimin'i yere indirdiğimde birbirlerine sıkıca sarılmışlardı.
"Aptal, neden kendini seçiyosun ki!?"
"Seni mi tehlikeye atsaydım gerizekalı!?"
"Tekrar birbirlerine sarılmışlardı. Ayrıldıklarında Jimin koşka koşa yanıma gelmiş ve boynuma kollarını dolayıp zıplayınca kalçalarından tutup onu kucağıma almıştım.
"Bi daha beni ormana tek göndermezsin heralde." kıkırdamıştı.
"Bensiz bi daha hiçbiyere gidemezsin." kıkırdayıp dudağıma bi öpücük kondurmuştu.
"Biz ışınlanıyoruz baaay." birden yok olmuştu Lisa ve Rose.
Bende gızla koşmaya başlamıştım. Bahçeye geldiğimde Felix Hyunjin'e sarılmış ağlıyodu. Bizi görünce hızla buraya koşmuştu.
"JİMİN HYUNG!" Kucağımdaki Jimin'i çekmesiyle tam beraber düşüceklerken Hyunjin koşmuş ve Felix'i tutmuştu. Ben de Jimini tutup kendime çekmiştim.
"Yavaşşş!"
"Sağol vampirim!" Felix Hyunjin'in yanağına bi öpücük bırakıp Jimin'e sıkıca sarılmıştı.
"Rose nerde?"
"Lisa onları buraya ışınlamıştı. Gelmedilerse odalarındalardır büyük ihtimal."
"Tamam!" tam onların yanına gidiceği zaman onu durdurmuştum.
"O görüntüyü görmek isticeğini sanmıyorum." başını sallayıp Hyunjin'le beraber yere oturmuşlardı. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Selooooooo
Yoonmin'im çok tantlı ama yaaa, yirimmm!
Umarım beğenmişsinizdir 💗 Umarım güzel yazabilmişimdir 💖
Beğendiyseniz ne mutlu bana 💕
Oy vermeyi unutmayın!
Sizleri seviyoreeeeee 💋
Yoonmin'le kalın 💚🧡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
