7. Kader Bilen

47 12 1
                                    

Kral Valdemar & Zedia

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kral Valdemar & Zedia

Zaman, sahile oturup avuçladığım kum tanelerinin avuçlarımdan kayıp gitmesi kadar hızlı akıyordu. Kaleye geleli beş gün geçmişti. Sürekli Kral Valdemar'la ilgileniyor, ona yemek yediriyor, kitap okuyordum. Birlikte uzun sohbetler etmeye başladığımızda bu durumu garipsesem de ona iyi geldiğimi farkındaydım ve mutluydum. Kendini iyi hissettiğinde daha çabuk ayağa kalkacaktı, buna emindim.

Kralın odasında epey fazla vakit geçirmemin dedikodulara neden olduğunu duyuyor ancak umursamıyordum. Burada kalıcı değildim ve bir amacım vardı. Bu yüzden bir an önce Marcus'la yüzleşmeliydim ancak vakit bulamıyordum, o da sürekli askerleriyle eğitim yapıyordu. Arada bir uzaktan izliyordum ve Devian'la arasının epey iyi olduğunu görüyordum. Devian o kadar usta kılıç ve bıçak kullanıyordu ki herkesin dikkatini çekiyordu. Yalnızca benim ve askerlerin değil; kaledeki kadınların da gözleri üzerindeydi. Hatta bir tanesi yanıma gelip kaleye birlikte geldiğimizi, aramızda bir şey olup olmadığını sormuştu.

Kıza rahat olmasını, aramızda hiçbir şey olmadığını söylemiştim. O benim kiralık katilimdi, aramızda patron çalışan ilişkisi dışında bir şey yoktu. Kıza elbette bu kısmı söylememiştim, zaten aramızda bir şey olmadığını duyunca havalara uçmuştu.

Devian'ın çekici bir adam olduğunu kesinlikle inkar etmiyordum ancak nihayetinde bir katildi, ona güvenemezdim. Gerçi birini öldürmesi için onu tuttuğuma göre ben de bir katildim.

Şimdilik tüm bunları kenara bırakarak planıma odaklandım. Kralın yemeğini yedirip geç saate kadar ona kitap okuduktan sonra odasından çıkmıştım. Beş gündür yaptığım tek şey buydu ve bu gece daha fazla beklemeyecek ve doğrudan Marcus'un karşısına dikilecektim.

Koridorlarda sessiz bir şekilde ilerlerken merdivenlerden duyduğum bir sesle bulduğum ilk aralığa saklanarak gelenin kim olduğuna baktım. Birine hesap verip dikkat çekmek istemiyordum. Kraliçe, sakin adımlarla ve tek başına yürüyordu. Günlerdir krallaydım ve bir kere bile odasına gelmemişti. Hatta çıkan dedikodulardan dolayı kıskanıp benden hesap sorar diye bile düşünmüştüm ancak bunu yapmamıştı.

İçimdeki dürtüye engel olamayarak kraliçenin peşine takıldığımda yaptığımın tamamen yanlış olduğunu farkındaydım ancak hasta kocasını bir kez bile ziyaret etmeyen bu kadının gecenin bir yarısı nereye gittiğini merak etmiştim. Birkaç dakikalık takibin ardından etrafına bakınmıştı, hızlı bir hareketle kolonlardan birine saklandığımda önünde durduğu kapıyı kısaca tıklattı ve kapı açıldı.

Burası Marcus'un odasıydı. Neden gecenin bir yarısı gizlice buraya gelmişti ki?

Sorumun cevabını saniyeler içinde almıştım çünkü Marcus kraliçeyi şehvetle öpmeye başlamış ve onu içeri çekip kapıyı da örtmüştü.

Dehşet içindeydim. Kraliçe ve Marcus... aman tanrım! Kraliçe resmen kralı aldatıyordu ve ben bizzat buna şahit olmuştum. Bunu ona söylemeli miydim? "Hasta bir krala karısı tarafından aldatıldığını söylemek mi?" diye mırıldandım. Bunu yapamazdım. Kral iyileşme belirtileri gösterirken ihanetin zehrini kanına karıştıran kişi olmak istemiyordum. Ne yapacağımı bilemez bir halde geldiğim yolu döndüm ancak odama gitmek yerine Devian'ın odasına yöneldim.

Kelebeğin Kaderi Serisi I: "Kader Çalan"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin