Zedia ne düşüneceğini bilemeyecek kadar yorgun hissediyordu kendini. Kaleye kadar tek kelime etmemiş ve kaleye girdiğinde doğrudan Lemys'in yanına gitmişti. Kadın onu azarlamak için hazırda bekliyordu. Söylediği saati çoktan geçmişti ve kralın öğle yemeği saati gelmişti. Merd'le konuşurken saatin nasıl geçtiğini anlayamamış ve uğradığı saldırı da tuz biber olmuştu. Lemys onu azarladıktan sonra diğerlerinin duyamayacağı kadar kısık bir sesle fısıldamıştı."Kral sen olmadan tek bir lokma yemedi, bu ne demek biliyor musun Zedia?"
Zedia kralın neden böyle yaptığını anlayamıyordu. Daha birkaç gündür kaledeydi sadece. Başını iki yana sallarken Lemys'in dikkatli bakışları tarafından kıskaca alınmıştı.
"Bu hem çok fazla düşman edineceğini hem de aklını kullanırsan bu kalede çok iyi bir konuma gelebileceğini gösterir. Ancak hata yaparsan, krala ihanet eder ve bağlılığını boşa çıkarırsan da bir o kadar da başının belaya gireceği anlamına gelir. Gözlerine baktığımda kendini buraya ait hissetmediğini görüyorum ancak sen artık bu kaleye ve krala aitsin. Ona göre davran ve sakın hata yapma çünkü bedelini çok ağır ödetirler."
Zedia, her ne kadar tehdit gibi görünse de Lemys'in onu tehdit etmediğini yalnızca uyardığını hissediyordu. Duvarları olan bu kadın göründüğü kadar duygusuz değildi ve kralına tüm kalbiyle bağlıydı. Zedia, krala gerçekten iyi geliyordu. Lemys bunun nedenini henüz çözememişti. Güzel bir kızdı ve hasta bir kralın arzularını canlandırmış olabilirdi ancak nedense buna ihtimal veremiyordu. Karşısındaki bu genç kız, kralı baştan çıkaracak bir kadına benzemiyordu ancak iyi gelen bir yanı olduğu da ortadaydı. Birkaç kez kralın odasını dinlediğinde yalnızca sohbet ettiklerini anlamış ve aylar sonra kralın güldüğünü duymuştu.
İşte bu Lemys'e yeterdi ancak bu durum kaledekileri rahatsız etmeye başlamıştı. Kralın hastalığı umurunda olmayan kraliçenin kıza olan düşmanca bakışlarını görmüş, Tybalt'ın şüpheli bakışlarının ardındaki tehlikeyi sezmişti. Bu yüzden Zedia'yı koruması gerektiğini farkındaydı ancak şunu da çok iyi biliyordu ki eğer Zedia görüntüsünün aksine bir düşmansa ve krala zarar verirse onu kendi elleriyle onlara teslim ederdi. Lemys şimdilik gözlem yapıyordu.
Zedia işinin başına dönüp krala öğle yemeğini götürürken yaşadıklarını düşünmemeye çalışıyordu ancak neredeyse onu öldürecek bir bıçaktan milimlerle kurtulduğu aklına geldikçe yeniden titremeye başlıyordu. Lemys onun tepsiyi taşımakta güçlük çektiğini görmüş ve neyi olduğunu sormuştu ancak kız onu geçiştirmişti. Nihayet kralın odasına geldiklerinde yaşlı kadın içeri girmedi. "Sabah senin yerine beni görünce yüzünü öyle bir ekşitti ki şu an beni görmek isteyeceğini sanmıyorum."
Zedia kralın tavrına şaşırırken muhafızların açtığı kapıdan içeri girmiş ve karanlık odada ilerlemeye çalışırken birkaç kez sağa sola çarpıp tepsiyi yerine bırakmıştı. Bu karanlıktan gına gelmişti artık. Kral onun geldiğini anlayınca yattığı yerden doğrulup ona baktı. "Nihayet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Kaderi Serisi I: "Kader Çalan"
FantasyYetişkin içerik barındırır. "Bir yılan ve bir yalan, biri olan biri olduran. Sen söyle şimdi, kim doğru kim yalan?" Ölümü getirenlerin ve kaderi çevirenlerin olduğu bir krallıkta 19 yaşındaki Zedia, babasının katilini bulmak için bir yolculuğa çık...