Zihnimin içindeki tilkileri ilk kez fark ediyordum. Muhtemelen her zaman oradaydılar fakat onlara bugüne dek ihtiyacım olmadığı için yeni tanışıyorduk. Evet, benim zihnimde de tilkiler dönüyordu artık. Yokuş aşağı süratle giden ve bir şeyler yapmazsam sert bir duvara çarpacağım hayatım beni sinsi planlar yapmak zorunda bırakmıştı.Kralın bana olan ilgisini açıkça belli etmesinden sonra kaleden öylece çıkıp gidemeyeceğim netleşmişti. Bir plan yapmak zorundaydım yoksa kralın metresi olarak anılacaktım ve öyle anılmaktansa ölmeyi yeğlerdim. Tek seçeneğim kralın ilgisini azaltacak ve hatta yok edecek şeyler yapmaktı. Benden soğuması gerekiyordu.
Sabah erkenden kalkmış, bana çok az iş verilmesinin rahatlığıyla uzun uzun hazırlanmıştım. Normal şartlarda tercih etmediğim göğüs dekolteli bir elbise giyerken aklımda kralı baştan çıkarmak yoktu elbette. Yapacağım şeyin kulağa deli saçması geldiğini farkındaydım ancak mecburdum. Kaledeki askerlerle flört edecek, mesafeli tavrımı bozacak ve kralın tavırlarımı görüp benden soğumasını umacaktım.
Tüm gece düşünüp bulduğum harika planım şimdilik buydu, işe yarayıp yaramadığını zamanla görecektim.
Bugün askerler kendi aralarında ufak bir yarışma yaparken kral ve kraliçe de onları izleyecekti. Bu fırsatı iyi değerlendirmek zorundaydım. Birileriyle flört etme konusunda berbat olduğum için kaledeki kızları gözlemleyerek öğrendiğim şeyleri uygulayacaktım. Göz süzmek, konuşurken temas etmek, sanki çok komik bir şey söylemiş gibi kahkaha atmak... sıfır tecrübesi olan biri için zordu ancak kızların hepsi yapabildiğine göre ben de yapabilirdim.
Kralın askerleri izleyeceği alana bir gölgelik yapılmış, masası soğuk içecekler ve meyvelerle donatılmıştı. Her şey hazır olduğunda kral ve kraliçe ağır adımlarla teşrif etmişti eğitim alanına. Etraf kalabalıktı, birçok kişi kralı uzun zaman sonra görmek için toplanmıştı. Kral ve kraliçeyi selamladıktan sonra Lemys'in gözleriyle beni dövmesiyle birlikte hemen kadehlerine şarap doldurmaya başladım.
Kraliçenin soğuk bakışları beni tepeden tırnağa süzmüş, her zamanki görüntümden uzak oluşum yüzünde küçümseyici bir ifade oluşmasına neden olmuştu. Kral için süslendiğimi düşündüğüne emindim, kaleden gönderilmek için planlar yaptığımı bilse böyle bakmazdı ancak önemli değildi.
Kralın bakışları kısaca elbisemin yakalarına kaymış, kaşlarını çatarak kısa bir bakış attıktan sonra şarap kadehini havaya kaldırıp başlamaları için komutanlara bir hareket yapmıştı. Kenara çekilip herkes gibi onları izlerken içlerinden bir kurban seçmeye çalışıyordum. Kızlar kıkırdayarak herkes için bir yorum yapmaya başlamıştı bile. Yorulan ve susayan askerler yanımıza geldiğinde de beğendikleriyle flört ediyorlardı.
Onları taklit etmek istiyordum ancak bugüne dek hiç flört deneyimim olmamıştı ve bu kadar insanın önünde yapmak tahmin ettiğimden daha zordu. Göz ucuyla kraliçeye baktım, ben kaleden gitmezsem bu kadın kendi yöntemleriyle beni yollayacaktı ve ne olursa olsun yapmak zorundaydım. Derin bir nefes alıp kan ter içinde su içmeye gelen askere diğerlerinden hızlı davranarak su uzattım ve gülümseyerek "Çok iyi dövüşüyorsun." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Kaderi Serisi I: "Kader Çalan"
FantasyYetişkin içerik barındırır. "Bir yılan ve bir yalan, biri olan biri olduran. Sen söyle şimdi, kim doğru kim yalan?" Ölümü getirenlerin ve kaderi çevirenlerin olduğu bir krallıkta 19 yaşındaki Zedia, babasının katilini bulmak için bir yolculuğa çık...