17. Kibritle Tutuşturulan Arzular

66 10 4
                                    

🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.







🦋

Zedia




Bir Kader Çalan'dım.

Ne işe yaradığım hakkında hala hiçbir fikre sahip olmasam da Hektor bunu kaderimde görmüş ve benim için kendi yaşamını feda etmişti. Tabi 19 yıl boyunca bana babalık yaptıktan sonra. Hayatımın bir amacı vardı, sıradan biri değildim. Hiçbir zaman fazlasını beklemiyor olsam da kendimi önemli biri gibi hissetmek hem müthiş hem de korkunç hissettirmişti. Ne işe yaradığını bilmediğim bir güce sahiptim ve eğer doğru kullanamaz ya da onu layıkıyla taşıyamazsam her şeyi mahvedebilirdim.

Tabi tüm bunları düşünmeden önce çok daha önemli dertlerim vardı. Tapınaktan çıktıktan hemen sonra yağmur başlamıştı ve öylesine şiddetli yağıyordu ki zaten yeterince iyi bilmediğim ormanda bir de kayboluvermiştim. Hava, fırtınanın da etkisiyle erkenden kararmaya başlamıştı ve karanlık çöktükten sonra yolu bulmam imkansız olacaktı. Bir ağacın altına sığınıp yarım yamalak çizdiğim haritayı çıkarmış nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum ancak kağıt çoktan ıslanmış ve mürekkebi de akmıştı.

"Nehri bulmam lazım..." diye mırıldandım. Onu bulduktan sonra geri kalan yolu bir şekilde halledebilirdim. Tabi yağmur izin verirse... O kadar şiddetli yağıyordu ki önümü görmekte bile zorlanıyor, yerler kaygan olduğu için sürekli düşüyordum. Ayrıca ıslanan kıyafetlerim üzerimde tonlarca ağırlık var gibi hissettiriyordu. Yere düştükçe küfrediyordum. Kral bu yüzümü görse kalbine inerdi muhtemelen.

Hava artık tamamen karardığında yolu asla bulamayacağıma emin olmuştum. Acıkmış, üşümüş ve ne yazık ki korkmuş bir vaziyette inatla nehri bulmaya çalışırken bir Kader Çalan olmanın hiçbir getirisi olmadığını fark ettim. Tam şu an kaderimi sıcacık şöminesinin karşısında uyuyan biriyle değiştiremez miydim acaba? İyice saçmaladığımı fark ettiğimde büyük bir ağacın altına çökmüş ve kollarımı kendime dolamıştım. İki adım öteyi göremezken yolu bulmama imkan yoktu ve boşuna uğraşıyordum.

Etrafıma bakındım, acaba vahşi hayvanlar yağmurda inlerine mi çekilirdi yoksa ortalıkta dolaşmaya devam mı ederlerdi? Bacağımdaki hançeri elime alırken bunun kendimi korumak için yetersiz olduğunu farkındaydım ancak güvenmekten başka çarem yoktu. Kollarımı iyice kendime dolayıp titrememi bastırmaya çalıştım ancak olmuyordu. Geceleri hava sıcaklığı o kadar hızlı düşüyordu ki sanki tüm ormanda birbirine vuran dişlerimin sesi duyuluyor gibi hissediyordum.

"Önce donarak öleceksin, sonra bir kurt gelip leşini yiyecek. Kalanları da çakallar halleder sanırım."

Sesim giderek daha cılız çıkmaya başlamıştı. Yolumu bulmak için gelirken harcadığım eforun kat be kat fazlasını harcamıştım ve hiç enerjim kalmamıştı. Gözlerim kapanıyordu, gözlerim kapanmamalıydı. "Kendine gel!" diyerek zihnimi uyanık tutmaya çalıştım. "Bu kadar insan kaderinde önemli şeyler olduğunu söylerken ormanda ıslak bir kedi yavrusu gibi donarak ölmeni kast etmiyordur herhalde."

Kelebeğin Kaderi Serisi I: "Kader Çalan"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin