Gül Kokusu

41 4 0
                                    

* Bölüm şarkısı, Ummon-Hiyonat guitar *

Cümleler kulaklarıma dolarken içimden hıçkırarak ağlamak geldi. Ince düşüncesi içimi sıcacık yaparken parıldayan gözlerle başımı salladım. Dilim lâl olmuş gibi suskunlaştı. Ben diyemedim, sevgimi bağırarak söyleyemedim. Ama gözlerine baktım, lisan-ı hal ile sevdamı sezdirdim. O parmağıma zarif yüzüğü taktı. Ben onun güzel gözlerinde tutuklu kaldım. Dudaklarımda yeşeren tebessümle buketi bırakarak kollarımı sıkıca beline doladım. Beni havaya kaldırarak etrafında döndürünce kahkahalar ile güldüm.

Eğer bir anda kalabilme şansım olsaydı, hep burada Adin Çayan ile kalmak isterdim.  Çünkü o bendi, bende o. Çünkü o benim yanında çocuklaştığım adamdı. Gülümsemem, sevdam, umutlarımdı, Yaşama tutunma sebebimdi. Döndüğümüz için mi yoksa bugünün yorgunluğundan mı bilmiyorum başım dönmeye başlamıştı. Adin Çayan beni yere indirirken yukarıda havanın daha güzel olduğunu farketmiştim.

Dudağımın kenarında varlığını sürdüren büyük tebessümümle ona bakarken yanağıma konan öpücüklerle neye uğradığımı şaşırdım. Yüzümün her bir zerresine öpücüklerini bırakan adama utangaç bakışlarla yaklaştım. Yanaklarım ısınmıştı.

"Çayan aşağı eğilsene" dedim parmak uçlarımda yükselerek. Gözlerinin içi gülerken eğildi. Ben  "Gözleriniz çok güzel bayım, düşsem gözlerinizde kaybolur muyum?" diye fısıldadım. Ve ona bir buse vererek hızlıca bahçeye doğru kaçtım.
Herhalde yanaklarım ilk defa bu kadar yanıyordu. Ay çok utanmıştım ya ben. Acaba böyle olması normal miydi? Aman gerçi bizim normalimiz neydi ki. İlk defa hastane odasında origami yüzük ile edilen evlilik teklifi mi, yoksa göreve giderken verilen isteme kahvesi mi? Yok yok bizim bu hallerimiz ancak bize özeldi.

Belime dolanan kollar ile başımı kalbine yasladım " Duyduğum en güzel melodi kalbinin atışı sevdam" dedim gülümseyerek

Beni sol yanına doğru alınca duyduğum ses ile şaşkınlık karışımı bir heyecan doldu içime. Kalbi göğüs kafesini dövercesine atıyordu. Tok fakat yumuşak sesi doldu kulaklarıma "Yalnız senin için atar bu yürek, yalnız sana meftun kalır. Yalnız senin için deli divane çırpınır. Sen küçüğüm, yalnız sen ve hep sen."  (Adin Çayan'ın cümleleri :') ay canımcıklarım benim. Iyi ki acemice olsada  yazmışım sizii)

Heyecanla ahşap kulübeyi süzerken Çayan'a döndüm."Şimdi burası bize ait yani öyle mi?"

Gözleri gülümsemesi ile kısılırken gamzesi daha da belirginleşti. Başını aşağı yukarı sallarken beni elimden tutarak bahçenin kenarına götürdü. "Koparılmış çiçek sevmez benim Süveydam, şimdi yavaşça buketi aç güzelim. Dikkat et kökleriyle beraber olduğu için buketin dibinde toprak var. Hadi gel önce üzerimizi değiştirelim. Sonra beraber dikeriz lalelerimizi."

Bana yaptırdığı buketin çiçeklerini kökleriyle aldırmıştı. Solmayacaktı çiçeklerimiz. Ellerim avuçlarında yok olurken parmaklarımı onun parmaklarına kenetledim. Birden bire ayağımın yerden kesilmesiyle ağzımdan bir çığlık kaçtı. Çayan bana kahkahalar ile gülerken etkileyici sesiyle bir şeyler söyledi ama onun bu kadar yakınındayken ne dediğini anlamayı bırakın nefes dahi alamıyordum.
Adım atmasıyla korkarak ellerim boynunu buldu. Muhtemelen kendisine tutunmamı söylemişti. Gülüşü içimi gıdıklarken ferah kokusunu içime çektim.

Kucağında sanki ben yokmuşum gibi rahatça tüm odaları bana gösterdi. Gösterişten uzak ve oldukça sade bir yuvamız vardı. Çayan'ın ince düşünceleri ile benim kendisine verdiğim hediyeleri gözümde şöyle bir tarttım. Hayır hayır ben onun yanında hiç  düşünceli sayılmazdım.
Eğer bir gün birbirimize veda etmek zorunda kalırsak ona benden bir şeyler bırakmak istiyordum. Günümüzde Katran karalığına bulanmış aşk kavramına inat ben onda tutuklu kalmıştım. Sahte ve yapmacık sevgilere inat birbirimizi tüm eksikliklerimiz ile kabul etmiştik. Benim Kanser olmam ya da onun asker olması hiçbir zaman birbirimizi sevemeyeceğimiz anlamına gelmemişti. Çevredeki insanların bu imâları onların kalplerinin kirliliğinden dolayıydı. Aşk demek bir hediyeye tonlarca lira ödemek değildi, aşk sıcak bir tebessümle başını okşamaktı sevdiğin insanın. Onun sevdiği şeyleri bilmek kâfi idi, onun arkasında durmak, ancak gerektiğinde hatalarını söyleyebilmekti. Aşk günümüz insanlarının öne sürdüğü kadar basit bir kavram değildi. Aşk onun için kendinden vazgeçmekti.. Birbiri ile bütün olmak, bir elmanın iki yarısı olmak demekti.

Sevda Uğruna Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin