Geçmişimden kaçabileceğimi düşünerek saatlerdir koşuyorum. Hava çok serin ve üzerimdeki hırka beni ısıtmaya yetmiyor. Hasta olabilirim ama bunu kim umursar ki?
Koştukça saçlarım yüzüme çarpıyor. Durursam pes ederim diye korktuğum için saçlarımı toplamıyorum. Nefesim daralıyor, her an nefessizlikten ölebilirim ama ben geçmişim tarafından ölmektense yanarak ölmeyi bile tercih ederim.
Ölümden korkardım, hemde deli gibi ama insan ölümden bile korkmayacak hâle gelebiliyor. 'Ölümden korkmamak' ne garip bi cümle değil mi? Ben şu an o garip cümleyi bizzat yaşıyorum.
Ben ki 5 dakika bile koşamazdım ama şu an sırf hayatımdan, benliğimden kaçmak için saatlerdir koşuyorum.Yavaş yavaş yağmur yağmaya başladı. Damlalar yüzüme çarptıkça ürperiyorum. Yağmuru severim ama bu gün ölesiye nefret ediyorum o damlalardan.
Hâlâ son sürat koşarken düşmekten korkuyorum. Madden ve mânen..
Bu yolda koştuğum gibi yaşantımda da son sürat koşuyorum.
Çok yorulmuştum, bunalmıştım bu yüzden kaçtım.
Ama tek kişiden kaçamıyorum.
Kendimden.Beynim ve kalbim arasında ki savaş 3.dünya savaşı olmalı. Bu savaşta hayatımda acı verenlerin arasında yerini gururla alıyor. Kalbimde bir sürü çizikler varken sanki beynim bu savaşta önde gibi.
Tam karşıya geçmek için yola atladığımda siren sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp sağıma baktım. Gerisi zifiri karanlık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Teen FictionBu hikayeyi okumadan önce sizden bir istediğm var. Bir karanlık hayal edin. Başını da, sonunu da göremediğini zifiri bir karanlık. İşte tam da o korkunç karanlığın içinde tek korkusu 'karanlık' olan 19 yaşında genç bir kız hayal edin. Ailesinden, be...