İnanç Çağla'nın bileğinden tutarak tokat atmasına engel oldu.
''Kadına şiddete hayır'' dedi sırıtarak. Çağla epey şaşırmış olacak ki donup kalmıştı.
''Ama eğer sen böyle şiddet kullanırsan bana da başka çare bırakmazsın.'' deyince bileğini İnanç'tan kurtardı.
''Sen- sen yanlış anladın.'' dedi gayet korkak bir şekilde. İnanç ona karşılık yine sırıtarak ''İyi bari, güzel kızlara zarar vermek pek benim tarzım değildi zaten.'' dediğinde her ne kadar ona vurma isteğim olsa da yapamadım. Çağla bana son bir bakış atarak arkasına bakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı. İnançla yalnız kalmak beni rahatsız ediyordu. İçinde bulunduğum durum sebebiyle epeyce utanıyordum. Ona bakamadığım için arkamı döndüm. Hiç bir şey söylemeden yanımda duruyordu. O kadar ki ben kendime gelip hareket edinceye kadar yanımda bekledi. Tabi bu uzun bir süreydi; yarım saat kadar. Merdivenlerden yavaşça inerken o da aynı hızla beni takip ediyordu. Bana hiçbir şey sormadan yanımda olması iyi gelmişti. Yine de az önce olanları unutamıyordum. Çağla'nın bana bu şekilde karıştığını görmesi ezik hissettirmişti. Zaten bütün bu dedikodular yetmezmiş gibi, bu olay.. Yeterince küçük düşürücüydü.
Merdivenlerin sonuna geldiğimde durup ona döndüm. Benden bir kaç basamak yukarısındaydı.
''Beni takip etme, lütfen'' deyip önüme dönmüştüm ki tam karşımda bana doğru gelen Buğrayı gördüm. Yüzüme bakmıyordu ve bu da bir kaç adım sonra yanımdan geçip gidecek demekti. Tahmin ettiğim gibi de olmuştu. Yanımdan geçerken yüzüme üfleyen hava, burnuma gelen kahve kokusu ve çok sesli kalp atışlarım sadece bir kaç saniye sürse de yeterince heyecanlandırmıştı.
Buğra'nın arkasından baka kalmıştım, gözden kaybolduğunda bana bakmakta olan İnanç'ı fark ettim. Yüzündeki ifade çok garipti, anlamak zordu. Bakışlarını etrafta gezdirip derin bir nefes verdi. Ellerini ceplerine yerleştirerek bana doğru geliyordu. Ah, hayır! O da yanımdan geçip gitmişti. Ama neden, ne yaptım ben onlara?
Sınıfa gittiğim yol boyunca bana bakıp konuşan insanlara katlanmak zorunda kalmıştım, peki ya sınıfta? Aynı sınıfta nasıl katlanacaktım ben onlara?
''Kızlar sevgilinize dikkat edin her an bir kurt tarafından yenebilir.'' İlk atak gelmişti.
''Bebeğim sen erkekleri yanlış tanımışsın. Biz kızlardan hoşlanırız, kurtlardan değil.''
''Ya kız kılığına girdiyse?''
''Erkekleri bu şekilde kandırıyor olmalı.''
''Ama helal olsun ben bile bu kadarını beceremedim.'' Bunu söyleyen sınıfın en çapkın çocuğuydu. En uzun ilişkisinin bir günü aşmadığı söyleniyor.
Bütün bu konuşmalara rağmen yerime geçip oturmuştum. Bana bakıp konuşmaya devam ediyorlardı.
''Hepsini anladım da, Buğrayı ayartmak için nereni kullandın?''
Ali sırasına vurarak ayağa kalktığında herkes ona bakmıştı.
''Kapayın o lanet çenenizi!''
''Sen de mi aşık oldun Azra'ya?'' diyen Su'ya şaşkınlıkla bakıyordum. Ali onu seviyordu, ona aşıktı. Bunu fark etmediği gibi onunla bu şekilde konuşması Ali için yeterince kırıcıydı.
''Ali,
Unut gitsin.''
Ayağa kalktım. ''Şayet eğleniyorsanız devam edin, çünkü şu komik halinizle ben de eğleniyorum. Ama fazla abartmayın, çünkü çok gülen çok ağlar demişler.'' deyip çantamı topladım. Sınıftan çıkacağım sırada durup tekrar onlara dönerek konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Teen FictionBu hikayeyi okumadan önce sizden bir istediğm var. Bir karanlık hayal edin. Başını da, sonunu da göremediğini zifiri bir karanlık. İşte tam da o korkunç karanlığın içinde tek korkusu 'karanlık' olan 19 yaşında genç bir kız hayal edin. Ailesinden, be...