Esmer Polis GÖKHAN multimediada
***
Flash back
İnanç'tan
Aklım karışmıştı. Azra'nın davranışları aklıma gelince onun hafıza kaybı numarası yapıyor olma düşüncesi saçma gelse de başka çıkar yolu yoktu. Neden böyle bir şey yapsın diyordum kendi kendime. Daha fazla saçmalamak istemediğim için televizyonu açtım. Ama bu düşüncelerime engel olamamıştı. Daha önceden söyledikleri aklıma geliyordu. ''Hayır aslında, kurallar beni bağlamazdı.'' Bunu söylediğinde ona sorduğum soruya ''Bende çocukluğumu merak ediyorum.'' demesini beklerdim. Bir şeyleri hatırlıyormuş gibi konuşuyordu.
Geçen gün ''Bana güvenme, bana inanma. Ben hep yalan söylerim'' dedikten sonra ''Ben hafızamı kaybettim.'' demesi aklıma geldi. Anlatmak istiyordu. Söylemek istememesinin bir sebebi olmalıydı. Çünkü yalan söylemek istemediği belliydi.
Benimle ilk karşılaştığı gün aklıma geldi. O güne kadar bir kızı umursayıp, böyle oturup onun hakkında bir şey düşüneceğim aklımın ucundan geçmezdi. O çok farklı bir kızdı. Her ne saklıyorsa onu özel kılan bir şeyler vardı.
İkinci karşılaşmamızda ben yardım etmezsem adamlardan yardım isteyeceğini söylemişti. Onların kötü adamlar olduğunu söylediğimde ''Ben kötü insanlardan korkmam. İyi insanlardan korkarım.'' demişti. Bunu hafızasını kaybeden biri söyleyemezdi.
Ki bana ''Gitmemi istiyor musun?'' dediğinde ''Evet.'' demiştim. Karşılığında bana ''İnsanlar bana bok muşum gibi davrandılar.'' demişti.
İkinci karşılaşmamızda ben yardım etmezsem adamlardan yardım isteyeceğini söylemişti. Onların kötü adamlar olduğunu söylediğimde ''Ben kötü insanlardan korkmam. İyi insanlardan korkar?m.'' demişti. Bunu hafızasını kaybeden biri söyleyemezdi.
Ki bana ''Gitmemi istiyor musun?'' dediğinde ''Evet.'' demiştim. Karşılaştığında bana ''İnsanlar bana hep bok muşum gibi davrandılar.'' demişti. Bu kız geçmişinde hep kotu muamele görüyor olmalıydı. O zaman Danger geçmişinden kaçıyor olmalıydı.
***
Şaşkınca İnanç'ın suratına bakıyordum. Bunu nasıl öğrenmişti bir fikrim yoktu, ama nedensizce böyle demesine mutlu olmuştum. Kendimi anlatabileceğim birinin olması güzeldi. Ama bu saçma durum kendimi rezil hissetmeme neden oluyordu. Yalanımın bu şekilde ortaya çıkması ve bunu onun fark etmiş olması benim için zor bir durumdu. Kendim söylemem gerekirdi. İtiraf etseydim bu kadar utanıyor olmazdım.
Bana kızmasını bekledim. Hatta beni orada bırakıp gitmesini, bir daha yüzüme bakmamasını bekledim. Onu kaybedeceğimi düşündüm. İçimi bir korku kaplamıştı. Alıştığım insanları kaybetmekten korkuyordum. İnanç'ta onlardan biriydi.
''Söz ver.'' dediğimde bir anlık afallasa da sonrasında ''Söz veriyorum.'' dedi. Bu sefer afallayan bendim.
''Ne için söz verdiğini bilmiyorsun.'' dedim sesime şaşkınlık katarak.
''Ne olduğunun önemi yok. Endişe ettiğin şey her neyse ondan kurtul. Sana her turlu sözü verebilirim Danger.''
''Ben hep kaybettim. Şimdi de kaybetmekten korkuyorum. Beni bırakıp gitmemeni istiyorum.''
''Seni, sen istemedikçe bırakmayacağım.'' Gerçeği anlatacaktım, ama öncesinde kendime düşünme vakti vermeliydim. Nereden başlamam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Babamla mı başlamalıydım, yada o odadan mı? Nasıl ve neden kaçtığımı mı anlatmalıydım? Düşünmekten beynim yanmıştı. Her şeyi anlatmaya ihtiyacım vardı. Yaşamım boyunca içimde tuttuğum kini kusmanın vakti gelmiş miydi? Karşımdaki bunları anlatmam için doğru kişi miydi? Yada zaman doğru muydu? Sakladıklarım bir sır değildi, ama ben bunları anlatmaya hazır değildim. Kendimi nasıl hazır edeceğimi de bilmiyordum. Bu kadar düşünmeme rağmen tek bir cümle kurmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Teen FictionBu hikayeyi okumadan önce sizden bir istediğm var. Bir karanlık hayal edin. Başını da, sonunu da göremediğini zifiri bir karanlık. İşte tam da o korkunç karanlığın içinde tek korkusu 'karanlık' olan 19 yaşında genç bir kız hayal edin. Ailesinden, be...