16

4.4K 397 134
                                    

Okul bahçesinden girerken okulun kapısına yaslanmış birini bekleyen Selen dikkatimi çekmişti. Kimi bekliyordu acaba?

Aslında bunu merak etmemem gerekiyordu. Ne de olsa beni ne ilgilendirir Selen'in kimi beklediği, öyle değil mi?

Selen'in bana doğru yürümediyle beni de ilgilendirdiğini anladım.

Olduğum yerde durup Selen'in yanıma gelmesini bekeldim.

Selen yanıma geldiğinde bana aşağılar şekilde bakıyordu. "Konuşabilir miyiz?"

Kaşlarımı kaldırdım. Selen'le konuşmak istemiyordum. Nedensiz bir şekilde Selen'le konuşmam Kutay'ı rahatsız edeceğini hissediyordum.

O sırada omzumda bir kol hissettim. Ardından gelen hoş bir koku ve yüzüme kafasını eğmiş, yanağıma değen altın sarısı saçlar. "Bir şey mi oldu, Selen?"

Bartu'nun konuşmasıyla Selen'in gözleri Bartu'nun omuzumda ki koluna kaydı. Gözleri dolmuştu. "N-ne? Hayır. Ben zaten gidiyordum." dedi ve gitti. Bunun üzerine Bartu önüme geçerek ellerini omuzlarıma koydu ve yüzüme doğru eğildi. "Sana bir şey dedi mi?"

Gözlerimi Bartu'nun altın sarısı saçlarından gözlerine indirdiğimde tekrar konuştu. "Damla, Selen sana bir şey dedi mi?"

Hâlâ aptal gibi Bartu'nun gözlerine bakarken Bartu ona cevap vermememe kaşlarını çatmıştı.

Unuttum ki dediklerini.

Ağzımdan "Ha?" nidası çıktığında küçük çaplı bir kahkaha attı. Doğruldu ve ellerini omuzlarımdan bileklerime indirdi.

Bartucum ellerini çeker misin? Odaklanamıyorum sana.

Pardon, sana gayet iyi odaklandım zaten, söylediklerine odaklanamıyorum.

"Selen sana bir şey dedi mi?"

"Bana konuşmamız gerektiğini söyledi, ben cevap vermeden sen geldin zaten."

"İyi ki gelmişim desene o zaman."

"Neden? Selen'le konuşmamın bir sakıncası olduğunu düşünüyorum."

"Ben düşünüyorum. Yani düşünmüyorum. Zaten bir sakıncası var." Kaşlarımı çattım. Ne sakıncası olabilirdi ki? "Yani bir sakıncası tabiki de, sen istediğinle konuşmakta özgürsün. Ama Selen'le konuşmamanı deden de istemez sanırım." Ellerini bileklerimden çekti. "İstemez ya, değil mi?"

"Neden istemesin ki? Dedem arkadaşlarıma karışmaz." Bartu kollarını kavuşturdu. "Selen senin arkadaşın yani?"

Panikledim. Evet, panikledim. "Yok, değil. Selen'le arkadaş olmam zaten ki."

Onları kaybetmek istemiyordum.

Yıllar sonra uyum sağlayabildiğim bir ortamdaydım, onları kaybedemezdim.

Bartu başını aşağıya eğdi ve güldü. O sırada Bartu'nun telefonu çaldı. Arayan kişiye baktığında kaşlarını çattı. "Bu önemli. Akşam görüşürüz, Damla."

"Görüşürüz."

_

Kütüphaneye biraz erken gelmiştim. Diğerlerini beklerken yıllardır girmediğim Instagram'a girmiştim.

Telefona dalmışken Selen'in sesiyle başımı kaldırmak zorunda kaldım.

"Damla, konuşmalıyız." Ellerini masaya koymuştu.

"Seninle konuşmak istemiyorum, Selen." Güldü ve önümde ki sandalyeyi çekti. "Neden, yoksa Bartucuğunu kaybetmekten mi korkuyorsun?" Kaşlarımı çattım. "Neden korkayım ki?"

"Bilmem, belki mâziyi hatırlamışsındır diye düşündüm."

Geçmişte Bartu'ya dair hiçbir şey yoktu, ne saçmalıyordu bu kız?

"Ne saçmalıyorsun Selen?"

"Sana sadece şunu söyleceğim. Şu kelimelerini hatırlıyor musun, Damla? O zaman çok kırmıştı beni bu kelimelerin. Şimdi ne kadar saçlamaladığımı düşünsen de anlayacaksın. Biliyor musun Selen, Arda seni asla sevmeyecek. Bartu'da sevmeyecek. Çünkü sen bana bir kere hata yaptın ve benim çevremde ki erkekler bana yapılan bir hatada o kişiyi silerler. Yani seni, silerler."

Başıma keskin bir ağrı girerken Selen masadan kalktı ve gitti.

Arda'yı nereden biliyordu?

Ne saçmalıyordu.

Kulaklarım uğulduyordu, birçok sesi aynı anda duyuyordum.

Sanki beynimde birçok şarkıyı aynı anda açmışlardı.

Başımda ki ağrıya daha fazla katalanamazken başım ağırlaşmaya başladı.

_

Annemin verdiği meyve tabağını abimin odasına götürürken tabağı düşürmemek için büyük çaba sarf ediyordum çünkü iki tabaktı ve tabakların içinde de meyve suları vardı.

Abimin odasının önüne geldiğimde ayağımla kapıya vurdum. "Abi! Kapıyı açar mısın?"

Biraz bekledim ama içeriden ses gelmedi. Ne ayak sesi geldi ne de kapı açıldı.

Kapıya tekrar vurdum. "Abi! Açar mısın kapıyı!"

Biraz daha bekledim ama kapıyı açmadı. Sabrım taşarken tabakları kapının önüne bıraktım.

Abimi zaten hafta içi göremiyordum, sürekli etütte oluyordu.

Kapıyı birden açıp içeri daldığımda gözlerim şokla açılmıştı. Yerde bir sürü pembe hap vardı ve abim yere yığılmıştı. Halı tamamen kandı, abimin ağzının çevresi de, ağzı da öyleydi. Anında çığlığı basarken annem ve babam koşarak yanıma geldi.

"ARDA! OĞLUM!"

_

AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞA

ARDA NEDEN YAPTIN YAVRUM NEDEN? PEMBE HAPLAR NEYDİ ÖYLE?

sonunda kurgunun dönüm noktasına geldik be!

Vee aklıma çok güzel paranormal bir kurgu geldi ama bu yaz yayımlayamam... Bir daha ki yaza artık (':

Evet arkadaşlar +50 yorum ve +75 vote gelmeden bölüm atmayacağım

Görüşürüz, kendinize iyi bakın!

Hırsın Üstü | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin