6

5.4K 378 230
                                    

"Damla, bekle!"

Durdum ve arkamı döndüm. Bartu ağzının kenarından akan kanı silerek yanıma geldi. "Konuşmamız gerek."

Bartu'ya doğru bir adım attım. "Ne konuşacağız? Senin nasıl benim arkamdan atıp tuttuğunu mu? Yoksa sizin mi demeliyim?"

"Damla biz ya da ben senin hakkında kimseye bir şey demedik, demedim."

"Emin misin? İlayda ne saçmalıyor o zaman?! Okula yayılmaması için bana para teklif etti!"

Bartu'nun gözleri şokla açılmıştı. "Ne?"

Dudaklarıma alaylı bir gülümseme yerleşti. "Ne mi? Ne tabi. Bilmiyormuş gibi yap şimdi de. Sana ancak bu yakışır zaten."

Tam arkamı dönecektim ki Bartu'nun bileğime yerleşen eliyle durmak zorunda kaldım. "İlayda bir olay çıkartmak için yapmış bunu, görmüyor musun? İntikam alacak aklı sıra."

"Ne intikamı ya, ne intikamından bahsediyorsun sen?" Bileğimi kendime çektim. "Sen ve arkadaşların benden uzak durun. Ben buraya saçma sapan ergen şeyleriyle uğraşmak için değil okumaya geliyorum tamam mı?!"

Hızla arkamı döndüm ve oradan ayrıldım. Bartu'nun da bunu çok önemseyeceğini zannetmiyordum. O sadece yanlış anlaşılmamaya çalışıyordu. Yoksa daha tanışalı kaç gün oldu şunun şurasında?

_

Seçil Hocanın ayarladığı etütteydim. Yani okulun kütüphanesinde.

Saat 20.00'da başlayıp 00.00'da bitecekti. Seçil Hoca da bu sürede başımızda duracaktı tabi.

Önümdeki geometri sorusuyla bakışırken aklım nedensizce Bartu'nun patlayan dudağındaydı.

Tam bir aptal gibi -sanki Kuzey onun ahiretliğiymiş gibi- yumruğunu Uğur'a geçirmişti.

Normalde kantine bile hepsi gelirken Bartu kütüphanede olurdu.

Bende kütüphanede olurdum.

Ama önceki teneffüs yemek yiyemediğim için öğle arası yemek yemek zorunda kalmıştım.

Bartu sürekli benim oturduğum masaya oturduğu için onun kütüphanede olduğunu biliyordum. Ben o gün altı numaralı masaya oturduysam o da ertesi gün o masaya otururdu. Ertesi gün yedi numaralı masaya oturursam o günün ertesi günü Bartu yedi numaralı masaya otururdu.

Başlarda kasıtlı yaptığını düşünsem de bu bana mantıksız gelmişti. Biri benim oturduğum masaları takip edip sürekli o masalara oturacak? İronik.

"Damlacığım odaklanamadın herhalde." Olduğum yerde sıçrarken Seçil hocaya baktım. Seçil Hocanın bana seslenmesiyle kütüphanedeki beş kafa da bana dönmüştü.

"Odaklandım." Seçil hoca kaşlarını havaya kaldırdı. "Emin misin?" kafamı salladım.

"Öyle olsun bakalım."

Gereksizce tekrar kafamı salladım ve diğerlerine baktım. Herkes dersine dönmüştü.

Zor da olsa odaklanmayı başarıp kırk soru kadar geometri çözdüm. Ardından yirmi soru problemler, otuz soru paragraf çözdüm.

Paragraf testini kontrol ederken saat 00.00 olmuş, kulakları sağar edecek derecede yüksek sesli alarm çalmaya başlamıştı.

"Evet çocuklar, eve gidince bana çözdüğünüz yerleri mesaj olarak atın lütfen. Eve dönmek için aracı olmayan varsa onu ben bırakabilirim?" dedi Seçil Hoca. Taha hemen altadı: "Hocam benim var da biliyorsunuz benzin çok pahalandı, bizi de bi eve atarsınız değil mi?"

Hırsın Üstü | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin