Ellerimi gergince birbirine vururken oturma odasında oturmuş dedemi bekliyordum. Çalışanlar odamdan çıktığımı gördüklerinde hemen dedemi aramışlardı.
Dedem neden dışarıdaydı bilmiyorumdum.
Kapı çaldığında yerimden kalktım ve çalışanlara gerek olmadığını söyleyerek kapıyı açmaya gittim.
Gerginlik sanki bir damla sıvıymış gibi omuriliğimden aşağıya doğru inerken onun verdiği hisle istemsiz dikleşmiştim.
Kapıyı açtığımda dedemi beklerken önümde Kutay ve Kutay'ın kızarmış gözlerini görmemle kaşlarımı çatmıştım.
Bir şey daha vardı.
Kapıyı açar açmaz Kutay sanki ölmüşüm de dirilmişim gibi tepki vererek bana sarılmıştı.
Bir süre ne olduğunu idrak etmeye çalıştığım için Kutay'ın sarılışına karşılık verememiştim. Kutay tam geri çekilecekken ona karşı hissettiğim gereksiz samimiyet bağları kopmasın diye kollarımı sırtında birleştirmiştim.
Bunu yapmamla beraber başıma keskin bir ağrı girdi.
Kutay islekenin ucunda oturmuş ve suya doğru eğilmişti. O kadar eğilmişti ki sanki orada öylece bayılmış ve her an suya düşecekmiş gibi duruyordu.
Belki de intihar edecekti.
Aptal düşüncemin verdiği endişeleyle avazım çıktığı kadar bağırarak Kutay'a seslendim. Bir yandan da islekenin ucuna, Kutay'ın yanına doğru koşuyordum.
Aramızda birkaç adım kaldığında Kutay kafasını aniden bana çevirmişti.
Durdum.
Ayağı kalktı. Kaşları hâlâ çatıktı, çenesini kasıyordu, gözleri seğiriyordu.
Bağırmaya başladı. "Sana gelmemeni söylemiştim Damla! Niye geldin! Seni de o boktan abini de, Selen'i de görmek istemiyorum artık!"
Gözleri kan çağına dönmüştü.
"Kutay dinle lütfen beni, bir dinle! Hep dinlemeden yargılıyorsun!"
"Neyi dinleyeyim! Abinin aptallığını mı!"
Verecek cevabım yoktu.
Haklıyı, hem de çok.
Verecek cevabım olmadığından kollarımı ona sardım. Bağıra bağıra ağlamaya başladım.
Uzun bir süre boyunca ben ağladım, ona sıkı sıkı sarıldım ama o bana karşılık vermedi. Beni ittirmedi de.
Belki de artık buraya kadardı.
Bundan sonra biz eskisi gibi olamazdık.
Onu rahatsız ediyordu bu belki de.
Ben tam çekilecekken kollarını bana sarmasıyla duydum.
"Çek lan torunumun üstünden ellerini, eşek sıpası!"
Dedemin sesiyle Kutay irkilerek geri çekildiğinde etrafıma bakmama izin vermeden bedenim başka kollara hapsolmuştu.
Dedemin ferahlatıcı kokusu burnuma geldiğinde başımı omzuna koydum.
"Daha iyi misin, Damla'm?"
"Hâlâ kafam karışık, dede."
Dedem benden ayrıldı. Ağlıyordu. Ellerimde gözlerinden sicim sicim akan yaşları sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsın Üstü | Yarı Texting
Novela JuvenilAkademik başarıyı konu almıştır. Kitabın texting olmayan haline profilimden ulaşabilirsiniz. Kitap 28 bölümdür, yarım bırakılmıştır.