Artık yavaş yavaş sona yaklaşıyorduk.
Karekökteki açığımı kapatmıştım. Fizikte ve biyolojide takıldığım konuların üstünden geçmiş, tonlarca soru çözmüştüm.
Artık tamamen hazırdım. Sınava üç ay kala hazırdım.
Bu 10. sınıfan YKS'ye çalışmaya başlamamdan kaynaklıydı tabi.
Sıkı bir çalışmadan sonra nihayet Bartu dışarı çıkabileceğimizi söylemişti.
Tabi yarın sabah hepimizi denemeye sokacaktı, o ayrı.
Sınava tamamen 3 ay kalmıştı. Bu üç ay boyunca günde 4 tane ikisi AYT diğer ikisi TYT olmak üzere sürekli deneme çözecektik.
Geriye kalan zamanda da denemelerde hangi dersten eksiksek, o dersin denemesini çözecektik.
Son bir hafta ise son on iki yılın YKS sorularını deneme olarak çözecektik. Günde iki deneme yapacaktık, Bartu'ya kalırsa son günde çalışmalıydık ama sınava girmek için geri gitmemiz gerekiyordu.
Şimdi ise Kutay'ın öve öve bitiremediği bir balıkçıya gelmiştik.
Trabzon'a gidipte balık yemezsek olmaz sonuçta.
Bartu benim yanıma, karşıma Tuana ve Taha, masananın başına ise Kutay oturmuştu.
Masa deniz kenarındaydı. Çok güzeldi.
"YKS'den sonra ne yapacağız, ben çok alıştım ya ders çalışmaya..." dedi Kutay bir elini suratına yaslayarak. Bartu Kutay'a döndü. "Yalnız sen ders çalışmaya değil, ders çalışan insanları rahatsız etmeye çalıştın, Kutay."
Kutay elinde ki top yaptığı peçeteyi Bartu'ya fırlattığında Bartu peçeteyi havada yakaladı ve Kutay'a geri fırlattı.
Taha kolunu Tuana'nın omzuna atarken dudaklarını araladı. "Bence tatile falan gidebiliriz ya, sonuçta bir sene boyunca nefes almadan ders çalıştık."
Siz gidersiniz tabi Tahacığım. Benim annem ve babamın yanına gitmem gerek. Malum ayrı yaşıyoruz.
Ne babamlar işlerinden Ankara'ya gelebilmişlerdi ne de biz gidebilmiştik.
"Ne dersiniz, Muğla falan?" dedi Tuana.
"Azıcık Türkiye sınırları dışına çıkalım ya, İtalya falan." dedi Kutay.
"Benim yazın şirketle ilgilenmem lazım, malûm abim yurt dışında ki şubelerle ilgileniyor." diyerek arkasına yaslandı Bartu. Ve çaktırmadan kolunu omzuma atmaya çalışıyordu.
Sandalyemi biraz ona doğru yaklaştırdığımda anladığımı anlamış olacak ki bir an duraksasa da kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti.
"Aman sen hep çalış zaten." diyerek ofladı Kutay. "Sen ne yapacaksın, Damla?" Diyerek bana döndü.
Kafamı Bartu'nun pazularına yasladım. "Ben İzmir'e, ailemin yanına gideceğim." Bartu birden bana döndüğünde irkilmiştim. "Ne demek İzmir'e gideceğim?" Bartu'ya kaşlarımı çattığımda hafifçe öksürdü. "Yani gerçekten gidecek misin? Aslında bizim şirkete İzmir'de şube açmak gerek biliyor musun? Orada çok fazla çarpık yapılaşma var. Başarılı mühendisler, inşaat ustaları gerek oraya."
Sırıtarak Bartu'ya baktım. "Tercihler için tekrar buraya gelmek zorundayım. Ayrıca belki ben gitmem, annemler buraya gelir." Bartu derin bir nefes vererek arkasına yaslandı. "Bence annenler buraya gelir. Hem ne yapacaksın orada, sıcakta?"
Kutay gülmeye başladı. Taha da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Nasıl da götü tutuştu ama kızın gidiceğini duyunca."
Bartu bir peçeteyi daha top yapıp Kutay'a fırlattı. "Senin tutuşmadı tabi, aptal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsın Üstü | Yarı Texting
Подростковая литератураAkademik başarıyı konu almıştır. Kitabın texting olmayan haline profilimden ulaşabilirsiniz. Kitap 28 bölümdür, yarım bırakılmıştır.