"Selen ona söylemiş işte!"
"Neyi söylemiş?"
"Arda'yı, beni. Ne kadar söyledi bilmiyorum ama şunu söylemeliyiz ki Selen söylemeden Damla'nın kendi kendine öğrenmesi gerek."
Konuşanlar dedemle Bartu'ydu. Arkadan birkaç ağlama sesi geliyordu. Erkek sesiydi ama kimin ağladığını anlayamamıştım.
Yavaş yavaş gözlerimi açmamla başıma hafif ağrılar girmeye başlamıştı. Boğazımda kurumuştu. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde Bartu'nun bana arkasının dönük olduğunu gördüm.
Odamda ki geniş koltukta Taha'yla Tuana birbirine yaslanmış uyukluyorlardı. Kutay çalışma masasına çıkmış elleriyle yüzünü kapatmıştı.
Sanırım ağlayan kişi Kutay'dı.
"Su..." kısık çıkan sesim sanki geniş oda da yankılanmış gibi herkes -Taha ve Tuana dahil- yerinden sıçramıştı.
Yanımda biten dedem hemen beni doğrultmuş ve elime bir bardak suyu tutuşturmuştu. Suyu içip dedeme geri verdiğimde Bartu beni geri yatırmıştı.
"İyi misin?"
"İyiyim, sadece biraz başım ağrıyor."
En son başıma keskin bir ağrı girmişti ve abimi görmüştüm. Rüyaydı sanırım ama gerçek gibiydi.
"En son ne olduğunu hatırlıyor musun?" dedi dedem.
"Ben... Uyudum sanırım ve abimi gördüm. Onun odasına gidiyordum ama kapıyı açmıyordu. Sonra dayanamadım ve içeri girdim. Abim yerde kan kusmuş bir şekilde yatıyordu. Ve pembe haplar vardı. Bir sürü. Sanırım... Sanırım onlar uyuşturucuydu."
Herkesin yüzü bembeyaz olurken bir şeylerin ters gittiğini anladım. Dedem Bartu'ya dönüp bir bakış attığında herkes teker teker dışarıya çıkmaya başlamıştı. Dedemle tek başıma kaldığımda yatağın kenarına oturdu.
"Damla, dinle beni. Bir kere konuşacağım ve bu konuşmayı tekrarlamayacağım." Başımı devam etmesi için salladım. "Biliyorsun ki abini trafik kazasında kaybettik ve sen kazanın olduğu yılı, dokuzuncu sınıfı hatırlamıyorsun. Ama aslında öyle olmadı. Abin sen onuncu sınıftayken öldü ve sen bir şeyler yaşadın. Bu yüzden de birkaç hatıranı, anını farklı hatırladın. Annen ve baban başta yanlış hatırladığını söyleyeceklerdi ama doktorlar söylemememiz gerektiğini, senin kendi hatırlaman gerektiğini söylediğinde biz duruma müdahale edemedik. Ve sonunda beklenen şey oldu, Selen ne kadar etkilemiş olsa da sen bir şeyleri hatırlamaya başladın."
Yani... Abim gerçekten uyuşturucu kullanmış mıydı?
Gerçekten, kullanmış mıydı?
"Abim o zehir yüzünden mi öldü?"
Dedem yutkundu. Uzun bir süre boyunca cevap vermediğinde sabırla cevap vermesini bekledim.
"Evet, o yüzden öldü."
_
Günler günleri kovalıyordu.
Tam beş gündür odamdan dışarıya çıkmıyordum. Hâlâ inanamıyorum çünkü her şeyin bir yalandan ibaret olmasına. Normalde daha çok tepki verip ortalığı yakıp yıkmam gerekirken ben odamda oturmuş tavana bakarak düşünüyordum.
Belki de kötü olayları aniden idrak edebilen biri değildim.
YKS falan umrumda değildi. Büyük bir iç karmaşa arasındayken ilk üç gün ders çalışmaya çalışmıştım ama çığlık atarak kitabı parçalarına ayırdığımda bunun mümkünatı olmadığını fark etmiştim. Bunun üzerine dedem gelip bana zaten hatırlamadığım bir sene sınıfta kaldığımı ve mezuna kalmamın bir sorun olmayacağını söylediğinde içim rahat etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsın Üstü | Yarı Texting
TienerfictieAkademik başarıyı konu almıştır. Kitabın texting olmayan haline profilimden ulaşabilirsiniz. Kitap 28 bölümdür, yarım bırakılmıştır.