Merhaba Ekim 23! (12.07.2023 [derslere tam gaz devam Sedacım, dershane de yaklaştı tabii.])
Bu bölüm tam İKİ BUÇUK BİN KELİME!
Nasıl gaza gelmişim ama... İçinde çok olay var bu bölümün. Kermes olayı son kısımda. Ben yazarken çok eğlendim ama düzenlemek için 38248. kez okurken de hâlâ eğleniyorum.
Çağrı sana bayılıyorum!
By the way, çok güzel fasulye yaparım.
(23.10.2023) Sabahın beşi ama merak etmeyin ben dörtten beri ayaktayım... Sandığımdan daha yorucu bu iş. Şu an belki Ada da ayakta ve ders çalışıyor, size spoi vermek isterdimm. Sözü uzatmadan iyi okumalaaar<33
"İşte tam motoru alıp çıkacaktım benzinlikten önümden bir adam geçti koşarak. Arkasından bakarken küçük bir beden çarptı omzuma."
İçimden söylendim, küçükmüş peh. Beyin kanaması geçirecektim ben vurmanın etkisiyle.
"Bir baktım Ada, gözleri dolu dolu, nefes nefese falan. Koş dedi bana git adamın peşinden. Ben nasıl motora bindim nasıl adamın üstüne atladım hatırlayamıyorum hâlâ."
Çardakta oturmuş Çağrı'nın başımıza gelenleri anlatmasını dinliyorduk. Yaşadığım şeyleri onun gözünden dinlemek bir hayli sinir bozucuydu. İki de bir laf arasında bana küçük deyip duruyordu.
Ayağını uzattığı masadan indirip masanın üzerindeki su şişesine uzandı. Birkaç yudum sonra suyun kapağını kapatırken devam etti.
"İşin aslının öğrendik sonra. Biliyorsunuz zaten tekrar hatırlatmak istemiyorum, iğrenç anlardı. Tutuklu zaten ikisi de, kadın da hastaneye sevk edildi."
Bunları bilmiyordum ben. İyi gelmemişti olanlar bana gerisiyle ilgilenmemiştim. Çağrı'ysa benim aksime bir hayli ilgiliydi.
Uraz iki saat önce gelirken birkaç şey aldığımız poşeti karıştırıken "Valla helal olsun Ada," dedi. "Kızın hayatını kurtardın."
Öyle olmuştu değil mi gerçekten. Oysa başkalarının ona dolu bir hayat borcu vardı. Umarım bundan sonraki hayatında her şey gönlünce olurdu.
Erdem'in sorduğu popkek almadınız mı sorusuyla konu kapanmıştı. Sonrasında Çağrı onlardan aldığımız aburcubur parasını istemişti. Vermediklerinde zorla ceplerindeki paraları dökmüştü.
Onlarla eğleniyordum. Hatta kahkaha attığım bile oluyordu. Gün kararmaya başladığında evime doğru yola çıktık. Yarı yolda Çağrı Urazları kovduğunda nedenini anlamak için ona baktım.
Ellerini cebine soktu ve sakin bir tavırla arkasındaki duvara yaslandı.
"Üstünden birkaç gün geçti ama," dedi eli ensesine giderken. "Salı günü çıkışta sana izinsiz dokunduğum için özür dilerim. Sen herhangi bir şey söylemeyince üstünde durmadım ama bugün olanlardan nasıl etkilendiğini görünce rahatsız olabileceğini düşündüm. Kusura bakma."
Terleyen ellerimi pijamama sürttüm. Beni öptüğünden bahsediyordu. "Sorun değil. Ben de hatalıydım orada, hatta özür dilerim. Ve bir de bugün için de teşekkürler."
"Ne teşekkürü?" dediğinde duvardan ayrılmıştı. "Yok teşekkür falan. Ben teşekkür ederim hatta böyle güzel bir şeye vesile oldum."
"Ay Çağrı," dedim dayanamayıp. "Niye böyle konuşuyorsun oğlum sen? Ağlayayım mı? Yüzüne vura vura seveyim mi seni?"
Güldü ve "Hadi evine git," dedi. "Geç oldu annen daha fazla endişe etmesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalaşan Çağrılar
Teen FictionAşk yaz ayında portakal yemek mi yoksa kış ayında denize girmek mi? Aşk bir delilik mi yoksa aklın başına gelmiş hali mi? Yaşamak peki? Nefes alıp vermek mi yoksa verdiğini almak mı? Her verilen geri alınır mı, Öyle olsa kalbim hâlâ sende kalır mı...