Mayıs 20))
Çok duygusalım. Keşke final olsa ama böyle ayarlamadım işte. Yine de gayeme ulaşacağım üç gün sonra. Sınav hayatımdayken paylaştığım son gün olacak bu. Ve Çağrı gibi ben de son kez karne alacağım, İstiklal Marşı okuyacağım, karne alacağım. Ama bunu Adayla beraber yapacağım ^^
Şu an sahildeki evimde bir haftadır olduğu gibi yalnızım. Denize karşı uzanmış batan güneşi izlerken bir onları yazıyorum bir göğe bakıyorum. Ve arkada Sezen çalıyor. Huzur bu oluyor.
Çağrı'nın görüntülü aramasını kabul ederken dağınık sayılan dolabıma baktım. Eşofmanla mı gitseydim ne yapsaydım?
"Oh be, özlemişim yüzünü gözünü kızım."
"Tabi Çağrıcım, sen beni sınav kitapçıklarıyla aldatırken öyle demiyordun ama?"
"Bakayım dolabına," diyerek konuyu dağıttı biricik sevgilim. Hâlâ şakadan anlamıyordu. Erdemim nerdeydi?
Arka kamerayı açıp dolabımı gösterdim. Sonra aklımdaki birkaç kombini söyledim. Yarın Çağrıların kep atma merasimi vardı. Belki foti de çekinirdik.
(sözden ve durumdan, andan ve hissiyattan bağımsız, bugün 2023 Yks bitti. Artık tamamen sınav öğrencisiyim. Ve Çağrı ile Ada'ya çok bağlandım. Portakallı parlatıcım ve hiç çıkarmadığım bir bandanam var. Onları hissetmek ve anı onlarla götürmek inanılmaz bir duygu. I love you)
"Tamam o zaman," dedim seçtiğimiz takıma bakarken. "Bunu giyiyorum yarın."
"Aynen öyle yapıyorsun."
*
Ertesi sabah güzel bir makyaj yaptım ve dün seçtiğimiz beyaz beli hafif açık bırakan bir tişört ve siyah İspanyol paça pantolonu giyindim. Saçıma da Çağrı'nın verdiği siyah bandanasını üçgen şeklinde katlayarak bağlayıp açık bıraktım. Annemden beautiful onayını alınca beyaz sporlarımı giydim ve birkaç aydır tamirde olup dün eve gelen bisikletime atlayıp okula gittim.
Saatin erken olmasından ötürü boş olan bahçede direkt bizim tapulu çardağımıza yöneldim. Ama içim böyle bir kötü oldu. Seneye burası rastgele kişilerin oturacağı sıradan bir çardak olacaktı. Bense okul kütüphanesinden dışarı çıkmayacaktım. Çağrı başka bankları tapulayacaktı, başka insanlarla arkadaş olacaktı, Uraz'la Erdem su gibi yollarını bulacaktı ama ben geride kalmış bir gemi gibi onları izleyecektim.
Çardağa oturduğumda ve bahçeye baktığımda kısa anda yaşadığımız birçok anı gözümün önünden geçti. Çağrı'nın beni bulması, ilk öpücüğümüz, boyalanmamız, kermeste oynamamız, kopyalaşmamız, ders çalışmamız ve dahası. Aslında Çağrı'nın hayatına renk katan ben değildim. Benim hayatıma renk katan Çağrı'ydı.
Düşüncelerimi bölen adım sesleri onundu. Bana yaklaşan bedenle gülümsedim. Ve fark ettiğim detayda "Yaa Çağrıı," dedim. Üstünde beyaz bir tişört altınaysa siyah bir bol paça pantolon giymişti. Saçına benimkinin biraz farklısından bir bandana takarak resmen aynım olmuştu.
"Demek çift kombin yapmak istedin," dedim sevinçle. Çok özenirdim böyle çiftlere ve Çağrı bunu da yaşatmıştı. "Yoo," dedi banka oturduğunda. "Öyle rastgele aldım elime bir şeyler giydim."
Tabi tabi der gibi başımı sallayıp koltuğunun dibine girdim. "Takdir alıyorum ben."
"Biliyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalaşan Çağrılar
Genç KurguAşk yaz ayında portakal yemek mi yoksa kış ayında denize girmek mi? Aşk bir delilik mi yoksa aklın başına gelmiş hali mi? Yaşamak peki? Nefes alıp vermek mi yoksa verdiğini almak mı? Her verilen geri alınır mı, Öyle olsa kalbim hâlâ sende kalır mı...