Seelaaamm! Umarım iyisinizdir. Ben çoook iyiyim çünkü. Bir ayda nasıl ruhsal olarak değiştim bilemezsiniz ama bu bana nasıl iyi geldi varrr yaaa...
Ama gerçekler biraz acı olacak çünkü şimdi bölümü planlayıcıya atıp ders çalışacağım :( (:
İyi okumalarrrr
Uraz ve Erdem'in nerede olduğunu bilmiyordum. Çağrı'yla ellerimiz cebimizde yokuş aşağı inerken sessizdik. Benim soracaklarım vardı onun cevaplayacakları. Tam derin bir nefes alıp kendimi konuşmaya hazırlayacaktım ki "Sen sormadan ben diyeyim," diyen Çağrı'yla sustum.
"Matematik notunu söylemek için seni aradığımda yanında Mecit'in olduğunu söylemen içimde garip bir his doğurdu. Bana öncelik tanıman falan silindi gözümde sadece kıskandım seni ondan. Evet tam olarak bu oldu. Kıskandım. Deli gibi mi değil mi bilmeden, neden olduğunu anlamadan kıskandım. Sorsan hâlâ bilmiyorum nedenini ama bir sor sen Ada."
"Neden," dedim benden istediği gibi. "Neden kıskandın beni?"
"Hırkamı sana verdiğimde sana acımıyormuşum çünkü. Diğer iki seçenekten biriymiş ve ben en kötüsüne tutulmuşum." Durdu ve yüzüme baktı; durdum ve yüzüne baktım.
"Ada," dedi. "Ben sanırım sana aşık olmuşum."
Derin nefesler alıyordum ama sorsanız boğuluyor gibiydim.
"Hadi lan ordan," dedim elimi cebimden çıkarıp ona sallayarak. "Küçük küçük deyip duruyordun bana, sen mi aşık olacaksın? Uzayın içinde yok o ihtimal."
"Sen değil misin?" diye sordu dediklerimi yok sayıp. Ne değil miydim?
"Sen aşık değil misin bana? Hiç mi kıskanmadın beni yanımda kız gördüğünde?" Kıskanmış mıydım? Kıskanmıştım. İçim kaşınmıştı. Ama her kıskanan aşık mıydı?
"Çağrı," dedim elimi yüzüme bastırıp. "Kıskandım da bu aşık olduğum anlamına mı geliyor? Ne bileyim iyi hoşsun ama ne olacak şimdi aşık olsam veya olmasam? Kafam yandı itiraf mı ediyorsun itiraf mı bekliyorsun? İlk kez böyle bir şeyle karşılaşıyorum ne bileyim ben ne hissettiğimi."
"Tamam," dedi beni sonuna kadar sabırla bekleyip. Üstüme üstüme yürüdüğünde geri çekilmedim. Ona güveniyordum.
"O zaman iznin olursa kalbinin atışının değişip değişmediğine bakmak istiyorum." Gözlerinin derinine bakarken hayır demem imkansızdı. Başımla onu onayladım. Bana biraz daha yaklaşıp sol elini kaldırdı ve iki göğsümün arasına yani tam kalbimin üstüne koydu. "Şu an orta hızda atıyor."
Yüzü bana yaklaşmaya başladığında kısık ve hızlı nefes alıp vermeye başladım. Tüm bakış açım değişmişti. İlk seferdeki gibi önce alnına dökülen saçları alnımı kaşındırmış sonra diğer eliyle çenemi havaya kaldırmıştı. Hissettiği şey her ne ise hafifçe gülümsedi. Geri çekilecekken bir elimi ensesine yerleştirip onu kendime çektiğimde sokağın ortasında dudaklarımız birleşmişti. Kalbimin üstündeki elini hareket ettirmeyip diğer kolunu belime sardığında beni biraz daha kendine yaklaştırtı. Dudaklarını hissetmek, nefesini hissetmek çok çok garipti. Ufak dokunuşlarla bitirdiğimiz öpüşmemizde nefes nefeseydik. Boyum kısa olduğu için alınlarımız bile zar zor değiyordu ama ağzımdan bir kırkırdama çıktığında başımı geri atıp gülmeye devam ettim. Resmen az önce birbirimize bademcik ameliyatı yapmıştık. Annem beni kesecekti.
Gülüşüme bakarak o da gülmeye başladığında birkaç dakika öylece gitti.
"Aşık mıymışsın?" diye sormasıyla cilveli bir şekilde omuz silktim. "Öyleymişim sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalaşan Çağrılar
Fiksi RemajaAşk yaz ayında portakal yemek mi yoksa kış ayında denize girmek mi? Aşk bir delilik mi yoksa aklın başına gelmiş hali mi? Yaşamak peki? Nefes alıp vermek mi yoksa verdiğini almak mı? Her verilen geri alınır mı, Öyle olsa kalbim hâlâ sende kalır mı...