Zaman bir karganın size alışması kadar kısaydı. Ama Çağrı'yla geçirdiğim zaman o karganın yemek yemek için sizin balkonunuza gelmesinden daha kısaydı.
(babam sahildeki evimizin balkonundan elinde ekmekle karga çağırdığında ona saçmalama deyip gülmüştüm. Ama bir karga gerçekten balkon camına konduğunda şok olmuştum. Ve dahası o kargayı yedirip içirdik. Hatta karga ona yakışan atasözüne uyarak (besle kargayı oysun gözünü) bir su bardağı kırmıştı. Ve ertesi gün aynı karga tekrar pencereye kondu. Tabi onu kovduk.)
Sınav sonuçları açıklanalı bir aydan fazla oluyordu. O an hâlâ aklımdaydı. Sabahın beşinde telefonumun çalmasıyla ekranda Çağrı'nın adını görmem bir olmuştu. Kötü bir şey oldu korkusuyla telefonu açtığımda sonuçların açıklandığını, evdeki herkesin uyuduğu bu yüzden beni aradığını söyledi. Puanı hem TYT hem AYT'de bir hayli yüksekti. Onun adına öyle sevinmiştim ki derecesini öğrendiğimde küçük bir çığlık atıp birkaç gündür evde olan babamı uyandırmıştım.
Uraz'ın sıralaması Çağrı kadar olmasa da iyiydi. Zaten gözünün fazla yükseklerde olmadığını belirterek sınava girmişti.
Erdem ise tam bir fiyaskoydu. Ağlaya ağlaya arayıp sanırım Rize Ziraat bile olmayacak demişti. Özel olarak sıralamasına baktığımızdaysa abarttığını görmüştük.
Şimdiyse tırnaklarım ağzımda gergin bir bekleyiş içindeydim. Çünkü tercihler açıklanacaktı. Dördümüz de Çağrılardaydık. Oturma odasında iki bilgisayar bir tabletle sayfa yenileyip duruyorduk.
"Donma abicim donma hadi ya," diye söylendi Uraz.
"Çok yüklenme var. Kasıyor."
Çağrı'nın tercih listesine bakmamıştım. Sadece ODTU mimarlık istediğini biliyordum.
"AHA AÇILDI!" diye bağıran Erdemle oraya koştum. "Erdeeem," dedim elimi alnıma kapattığımda. "Gerçekten Rize Ziraat mı yazdın?"
"Çok ağzıma dolanmıştı ya napayım?"
"Kaçıncı sıradaydı?" Çağrı'ya döndük. "Üç."
"Hayırlısı olsun kardeşim," dedi Uraz. "Seda Gül'le takılırsınız artık bir sene."
"O kim," diye sordum merakla.
"Uraz'ın kuzeni," diye cevap verdi Çağrı. Hâlâ siteyi açmaya çalışıyordu.
"O kız deli abicim," dedi Erdem. Bilgisayarı kapatmıştı. "Karadeniz'e gömer beni."
"Ege'yi tutturduk oh be," dediğinde bu sefer Uraz'ın yanına geçtim. "Hayırlı olsun caniimm," diye sarıldım arkadan.
"Çağrı," dedim ona yöneldiğimde. "Senin site bilerek mi açılmıyor?"
Bana bakıp gülümsedi. "Açılacak şimdi bebeğim."
Ve dediği gerçekten de oldu. Az sonra site açıldığında önce Çağrı'nın vesikalığını görmüştüm. Dördümüz de ekrana eğilmiştik. Gördüğüm ODTU Mimarlıkla sevinçten çığlık atıp etrafımda döndüm. Uraz Çağrı'nın omzuna yumruğunu geçirerek "Helal be kimin kardeşi," demişti.
Çağrı ayağa kalktığında boynuna resmen atladım. "Kimin sevgilisi buuuu,"
"Rüya gibi la," dedi Çağrı sonunda konuştuğunda. "Resmen kazandım."
"Tabi kazanacaktın abi. Zehir gibi azim var sende. Motivasyonun da belli," deyip bana göz kırpmıştı.
Sesi sedası çıkmayan Erdem' e döndüğümüzde kanepenin ucuna oturmuş düşünürken bulduk onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalaşan Çağrılar
Ficção AdolescenteAşk yaz ayında portakal yemek mi yoksa kış ayında denize girmek mi? Aşk bir delilik mi yoksa aklın başına gelmiş hali mi? Yaşamak peki? Nefes alıp vermek mi yoksa verdiğini almak mı? Her verilen geri alınır mı, Öyle olsa kalbim hâlâ sende kalır mı...