Kalan üç bölümü arka arkaya atacağım. Sizleri seviyorum. Muahh ^^
Saat akşam dokuza on vardı. Bizim apartmanın dış merdiveninde oturup çekirdek kola yapmaya karar vermiştik. Bir saattir buradaydık. Çöp poşeti çekirdek kabuklarıyla dolmuştu. Erdem strese iyi geldiğini söyleyerek tadım almıştı. Ve en çok çitleyen de bendim. Şimdiyse Çağrı'nın telefonundan fotoğraflara bakıyordum. Onlar başka bir konuya atlamıştı.
Bizim Çağrı'yla çekildiklerimize yüzümdeki tebessümle baktıktan sonra onlar kep atarken çektiğim video ve fotoğraflara geçtim. Öyle güzellerdi ki. Keşke onları daha önce tanımış olsaydım diyorum sıklıkta. O zaman daha çok anı biriktirebilirdik.
"Alayım mı bir paket daha Adagül?"
"Yok yok," dedim dişlerim arasına sıkıştırdığım parmağımı çekerken. "Geç oldu zaten kalkın siz. Erken yatın yarın büyük gün."
Çağrı beni kendine çekip alnıma bir öpücük bıraktığında "Ada haklı beyler dağılın," dedi. Kısa sürede çöpleri falan toparladığımızda yarın görüşürüz diyerek onları yollamıştım. Düşen modumu yükseltmek için biraz DKTT dinleyip uykuya daldım.
BÜYÜK GÜN HOPPAAA OYNAMA ŞIKIDIM ŞIKIDIM OYNAMA ŞIKIDIM ŞIKIDIM
Evde dört dönüp altı duruyordum. Öyle heyecanlıydım ki kalbim ağzımda atıyordu. Çağrı on dakika önce yola çıkıyoruz diye mesaj atmıştı ve ben de erken hazırlandığım için on dakikayı da aşağıda bekleyeyim diyerek dışarı çıkmıştım.
Aslında çok stresliydim. Tırnağımı falan yiyordum ama önümde beyaz bir jeep durduğunda ve ön koltukta oturan Çağrı'yı gördüğümde gülümseyip arabaya yöneldim. Şoför koltuğunda babası diye tahmin ettiğim adam vardı. Arkada ise annesi ve ablasıyla beraber oturacaktım.
"Günaydın," diyerek koltuğa yerleştiğimde Çağrı bana aynadan göz kırpmıştı.
"Günaydın kızım," diye konuşan da "Ben Çağrı'nın babasıyım. Adım Ahmet. " Diye kendini tanıttı.
"Memnun oldum Ahmet Amca."
"Selam kız Adoş." Koluma girip bana selam veren de Çağrı'nın annesiydi. Başına renkli bir şal takmış üstünde efil efil bir elbise giymişti. "Ay merhaba."
Son olarak ablası da kendini tanıttığında bu arabada ne konumda bulunduğumu bilmeyen yoktu. Zaten Şükoş "Ben bu kızı ilk gördüğümde anlamıştım oğlumun kalbini çaldığını. Maşallah süt gibi tertemiz siması var."
İlk defa böyle bir iltifat duyuyordum bi dakika.
Normal günlerden daha yoğun bir trafikten geçtikten sonra erkenden Çağrı ve Erdem'in sınav olacağı okula gelmiştik. Uraz başka bir okulda sınava girecekti.
Topluca arabadan indiğimizde Çağrı'nın yanına gitmeye çekinmiştim ama o hemen yanıma geldiğinde yüzüne bakıp gülümsedim. Okulun bahçesinde birkaç bank vardı. Hemen oraya ilerlediğimizde Çağrı'nın totosunu bir yere koymasının ne kadar önemli olduğunu unutmuştum.
Önce büyükleri oturttuğumuzda aklıma gelen şeyle duraksadım. Çağrı'nın anne babası ayrıydı. Oysa yol boyunca hiçbir tatsızlık olmamıştı. Medeniyet bu olsa demekti. Çağrı'nın evine gittiğimde gördüğüm küçük çocuk da burada değildi. Sorduğumda ablası onu babasına baktığını söylemişti. Onlar da boşanacaktı diye biliyordum. Ama ortada küçük çocuk olunca babanın da çocuğu görmesi hakkıydı. Karışık mevzulardı. Umarım Çağrı boşanmak zorunda kalmazdı. Dur, umarım Çağrı benimle yuva kurardı ehehehe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalaşan Çağrılar
Novela JuvenilAşk yaz ayında portakal yemek mi yoksa kış ayında denize girmek mi? Aşk bir delilik mi yoksa aklın başına gelmiş hali mi? Yaşamak peki? Nefes alıp vermek mi yoksa verdiğini almak mı? Her verilen geri alınır mı, Öyle olsa kalbim hâlâ sende kalır mı...