Bölüm35: Rüyanın Sınırları

3 1 0
                                    


Max, yorgunluktan dolayı eve döndükten sonra hemen uyuya kalmıştı. Rüyasında tekrar hastane odasında buldu kendisini. Hemşirelerin sesleri yavaşça duyulmaya başladı. Onlar, Max'ın gülümsediğini söyleyerek birbirleriyle konuşuyorlardı. Ancak Max hala rüyanın etkisindeydi ve uyanamıyordu.

Hemşirelerin konuşmalarını duyarak, gerçek dünyada olduğunu biliyordu. Ama bedeni hala rüya dünyasının içindeydi. Bu gerçeklikle rüya arasındaki karmaşık sınırlar Max'i sarhoş ediyordu. İçsel bir çaresizlik hissi içinde, gerçek dünyaya geri dönme arzusuyla yanıp tutuşuyordu.

Derken, bir doktor yanına geldi ve ona kendini iyi hissetmesi için bir ilaç enjekte etmesi gerektiğini söyledi. Doktor, bu şekilde kendi hayal dünyasından çıkamayacağını ifade etti. Max, tedirginlikle doktorun sözlerini dinledi, iç sesiyle çırpınmaya başladı.

"Kendi gerçeğime dönmek istiyorum," diye içinden mırıldandı Max. "Rüya dünyasından kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırım."

Doktor, ilacı enjekte etti ve Max, bedenindeki uyuşukluğu hissetti. Rüya dünyasında olan hissiyatı daha da yoğunlaşırken, gerçek dünyadaki hareketlerini kontrol etme arzusu arttı. İç sesiyle konuşmaya devam etti, kendine güç verdi.

"Uyanmak istiyorum," diye düşündü Max. "Gerçek dünyada sesimi duyurabilmek için uyanmalıyım."

Rüya dünyasında, Max hemşirelerin konuşmalarını, doktorun telaşını duyuyordu. Bedeni hala hareketsiz olsa da içindeki kararlılık büyüyordu. Max, gerçek dünyada kendi gerçeğine dönmenin mücadelesini veriyordu.

Max, gözlerini tekrar kapattı ve kendisini odasında uyurken buldu. Derin bir uykudayken, düşüncelerinin içinde kayboldu. Gerçeklik ile rüyanın sınırları, zihninde bulanıklaşmıştı.

Uyandığında, gerçeklik mi yoksa hala rüya mı yaşadığını anlamak için bir an tereddüt etti. Odasında yatan bedeni, gerçek dünyanın bir yansıması gibiydi. Fakat içindeki belirsizlik ve düşünsüzlük, gerçeklik ile rüya arasında sıkışmış bir hâldeydi.

Max, etrafına bakarken odasının aşina ancak bir o kadar da yabancı göründüğünü fark etti. Her şey gerçek gibi hissediliyordu, ancak aynı zamanda rüyanın izlerini taşıyordu. Belki de gerçeklik, sadece bir yanılsamaydı.

Odasında yattığı yatakta kıpırdanmaksızın uzanırken, düşünceleri ruhunda bir sorgulama başlattı. "Rüya ya da gerçeklik mi?" diye kendi kendine sordu. İçsel bir yolculuk, gerçekliğin sınırlarını araştırmak için başlamıştı.

Max, geçmişte yaşadığı gerçek anıları hatırlamaya çalıştı. Ancak bazıları gerçek, bazıları rüya gibi bir bulanıklık içindeydi. Düşünceleri, gerçekliği sorgularken bazen kendi iç sesiyle konuşuyormuş gibi hissetti.

Odasındaki sessizliği bozan tek şey, dışarıdan gelen kuş sesleri ve sokaktan yükselen insan sesleri oldu. Bu gerçeklik kanıtları, Max'in içindeki şüpheleri hafifletti. Belki de gerçek dünyadaydı, belki de rüya aleminde yaşananların sadece bir yanılsama olduğunu kabul etmeliydi.

Yavaşça ayağa kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Sokaklar, insanlar, gerçeklik... Her şey gerçek gibi görünüyordu. Max, bedeninin hareket etmesiyle birlikte gerçek dünyada olduğunu kabul etmeye başladı.

Sonunda, Max gerçekliği rüya ile ayırt etmek için kendi içinde bir karar verdi. Belki de gerçek dünyada olmasının ve yaşadıklarının rüya gibi hissettirme nedeni, iç dünyasındaki karmaşık duygusal durumlarıydı.

Artık Max, gerçeklikle rüyanın sınırlarının belirsiz olduğunu kabul etmişti. Belki de her iki dünya da birbirini etkiliyordu. Kendisi için önemli olan, iç dünyasındaki hislerini, düşüncelerini ve gerçeklik algısını anlamak ve kabul etmekti...

İZLERİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin