Bölüm 36:Kırılmış Camın Ardında:ELİSA

12 1 0
                                    

Elisa'nın kalbi, sevgili Max'in hala uykuda olduğunu görmekten dolayı derin bir kederle doluydu. Bir yanı umutla parlıyordu, ancak diğer yanı endişe ve belirsizlikle sarsılıyordu.

Hastanede maxın yüzünü gülümseme kaplamışken görmek onun için sevinç kaynağı gibi olmuştu adeta ,sanki gözlerini açacakmış gibi olmuştu ama sonra hüsranla gülümseme kaybolmuştu ,max hiç kareket etmiyordu

"maxı böyle görürken hiçbir şey yapamamam beni üzüyor doktor bey ,lütfen kurtarın eşimi "

diye doktorlara ağlayarak söylesede onların elinden gelen maalesef sadece beklemekti ve az da olsa elisayı sakinleştirmekti ...

Elisa eşini günlerdir hastanede yatılı hareket etmeden ,bir şey yemeden ,sesini duymadan ,gözlerine saatlerce bakmadan geçirirken çoğu kez saatlerce ağlıyor ,içindeki acıyı bir türlü geçiremiyordu ,onun küçük bir şekilde bile hareket etmesi onun için mutluluk kaynağıydı , günler ,haftalar geçiyor ama max hala hiç hareket etmeden hastane odasında ölü gibi yatıyordu ...

Elisa yaşanan olayın tam olarak ne olduğunu bilmese de bir telefon sesiyle her şey üstüne yıkılmıştı ,nefesi kesik kesik gelen arkadaşının ne demek istediğini anlamaya çalışıyor , anlam veremediği duyguyu bastırmak adına mutfağın yanındaki masada oturmuş bir bardak su içiyordu.

Duyduğu şeyin gerçek olup olmadığını sorguluyor bir yandan da maxı düşünüyordu, maxın bir trafik kazası geçirdiğini ve durumun çok ciddi olduğunu söyleyen Elisa'nın arkadaşı Gloria kendisinin endişe etmeyeceğini ve hemen hastaneye yönlendirildiğini söyledi ve gloria'nın onu hemen mudahele edeceğini söyleyince telefonu Elisa'nın yüzüne hiçbir şey söylemeden kapattı

Elisa, telefonda duyduklarıyla birlikte dünyası altüst oldu. Bardaktaki su elindeki titreme sebebiyle yere bıraktı ve kendi hayatı gibi heryer cam kırıklıkları ile doldu

Cam kırıklılarının sesi heryerde duyulurken elisanın durduramadığı göz yaşları hakimdi odada ...

Elisa'nın kalbi ağrıyla titredi ve gözlerinden yaşlar sel oldu. O an, hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmenin korkunç bir ağırlığı Elisa'yı sardı.Hastane odasının duvarları, camın çatlayan yüzeyi gibi kırıldı. Elisa, parçalanan hayallerinin yankılarıyla dolu bir dünyada adımlarını hızla atarak hastaneye doğru yola çıktı.

Hastane koridorlarında geçen konuşmalar, sessizliği yırtarak gerçekliğin soğuk nefesini Elisa'nın ensesinde hissettirdi:"Durumun ne kadar ciddi?" "Doktorlar her şeyi deniyor, ama henüz bir gelişme yok." "Elisa, sabırlı olmanı istiyoruz. Max'a en iyi bakmaya çalışıyoruz."Bu kelimeler, Elisa'nın kalbindeki umudu biraz daha kırıyordu. Max'ın hala hareketsiz yattığını ve acı içinde olduğunu düşünmek ona dayanılmaz bir acı veriyordu.Kapıları açılan hastane odasına girdiğinde, gözleri Max'ı aradı. Yatağında sessizce yatan eşi, hayatının en zor anlarından birini yaşıyordu.

Elisa, gözlerindeki yaşlarla yaklaştı ve elini Max'ın eline dokundurdu. "Max, buradayım," dedi, sesi umut ve sevgiyle dolu. "Birlikte bu zorlu yolculuğun üstesinden geleceğiz. Seni çok seviyorum."

Max'ın gözkapakları hafifçe titredi, ama hala uyanmadı. Elisa, sessizce orada bekleyerek ona destek olmaya devam etti. Hastane odası, umut ve çaresizlik arasında sıkışıp kalmış bir duygusal mekan haline geldi ve o an Elisa, cam kırıklarıyla dolu hayatına rağmen, umudunu asla kaybetmeyeceğini bilerek, Max'in uyanışını beklemeye devam etti....

Elisa yaşananları hatırladıkça daha da kahrolmuştu şu dört duvarın arasında ,bedeninin hareketsizliği, ruhunun sonsuz bir yolculuğa çıkmasına izin verse de, Elisa'nın sabrı zamanla sınırlanmaya başlıyordu.

"Elisa, bedeni hastanede hareketsiz yatan Max, ruhunun bir yolculuğuna çıkmış gibi gözükse de senin yanında olan bir aşkla bağlıdır. Uykusunda hala hapsolmuş olsa da, senin sevgin ona umut veren bir ışık olmuştur."

Elisa, gözyaşlarını tutamazken, kelimeleriyle bir tablo çiziyordu: "Hep birlikte geçirdiğiniz anılar, yüzlerinizdeki gülümsemeler ve birlikte paylaştığınız hayaller, onun ruhunu besleyen bir nehir gibidir. Bu nehir, onu uyanışa doğru taşıyacak gücü barındırır."

Ancak Elisa'nın düşünceleri, umutla iç içe bir gerçeklikle sarsılıyordu: "Geçen zamanın acımasız kollarında, endişe ve belirsizlik içinde kaybolan bir ruhun yanında beklemek zor olabilir. Ne olursa olsun, senin sevgin, umudu koruyan bir meşale olacak. Bedeni hastanede hapsedilmiş olsa da, senin sevgin ona kanatlar verecektir."

Ve Elisa, içindeki umut ışığıyla son bir kez daha Max'e bakarken sözlerini tamamladı: "Sevgili Max, seninle olan yolculuğumuzda ne zaman uyanacağını bilmesem de, yüreğimdeki sevgi ve sabır seninle sonsuza kadar sürecektir. Birlikte geçirdiğimiz anılar, hayallerimizin temel taşıdır. Geçmişe, bugüne ve geleceğe dair sevgimiz, bizi asla terk etmeyecek."

Elisa, gözlerindeki yaşlarla birlikte sevgi dolu bir gülümsemeyle Max'in yanından ayrılmadı. Umudu ve sabrı, içinde büyüterek, Max'in uyanışını beklemeye devam etti.

Elisa, duygusal bir gülümsemeyle Max'in yanına yaklaştı ve elini onunkine sıcaklıkla tuttu. Birlikte geçirdikleri anılar, onları derinden etkiliyordu. Saatlerce sürebilecek bir sessizlik içinde, Elisa başını hafifçe eğerek hüzün dolu bir başıkıyla şarkılar söylemeye başladı.

Melodilerin içinden yükselen nağmeler, odanın içinde dolaşırken Max'in kalbinde bir titreşim yarattı. Elisa'nın sesi, bir aşkın derinliklerinden gelen bir çağrışımdı. Şarkılar, duygusal anıları hatırlatırken aynı zamanda umut veriyordu.

Elisa, söylediği her notayı sevgiyle yoğurarak Max'in bedenine ulaştırmak için duygularını kattı. Sözler, ruhlarının birlikte söylediği bir şarkıya dönüştü. Birlikte, geçmişin izlerini takip eden bir serenat gibi, zamanın sınırlarında kayboldular.

Saati unutmuşlardı, çünkü o an sadece onların var olduğu bir an gibiydi. Max'in uyanışı belki de zamanın kendisiyle sınırlıydı, ancak şarkılarla dolu anlar, geçmişi ve geleceği birleştiren bir köprüydü.

Elisa, gözlerini kapatmadan Max'in yanında sessizce durdu. Sevgisi ve şarkıları, odanın sessizliğini dolduruyordu. Max'in uyandığında onun yanında olduğunu hissetmesini istedi.

Ve öylece saatler geçti, Elisa hala Max'in yanında şarkılar söylemeye devam ediyordu. Her bir notada, umut ve sevgi vardı. İçindeki hisler, melodilere dönüşerek odada yankılandı.

Bu müziğin büyüsü, Max'in uyanmasına ve gerçek kimliğine kavuşmasına yardımcı olacak mıydı? Henüz bilinmezdi. Ancak Elisa, sevgi dolu şarkılarıyla birlikte, onun için en güçlü armağanı sunuyordu: Sonsuz sevgi ve destek.

Elisa'nın şarkıları, Max'in içindeki ruhun uyanışını tetiklemeye başladı. Belki de bu hüzün dolu başıkıyla söylenen şarkılar, Max'i gerçek dünyaya geri döndürebilecekti.

Elisanın şarkı sözü odanın her yerinde yankılanıyordu adeta...

""Karanlık dünyada kaybolmuş olsam da, Senin sevginle ışıkla dolup taşarım. Kalbinin ritmiyle uyanışa doğru yelken açarım, Ve seninle sonsuzluğa doğru yol alırım."

"Gözlerimdeki yaşlar, seninle birlikte dökülür. Kalbimizin ritmiyle, her acıyı aşarız birlikte. Zaman durmuş olsa bile, sevgimiz asla tükenmez. Çünkü seninle geçmişin izlerini sileriz."

"Birlikte düştük bu zorlu yola, Umudun ışığında birlikte yürüyoruz. Birbirimize tutunarak, engelleri aşarız. Çünkü sevgimiz bizi hiçbir şey durduramaz." 

İZLERİN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin