Elisa, hastane koridorundan yorgun adımlarla Max'in odasına girdi. Yavaşça yaklaşıp, titrek elleriyle onun elini tuttu. Max'in elleri hâlâ soğuktu, ama Elisa, içindeki sıcaklığı ona aktarmak için sıkıca tuttu.
Huzur içinde uyuyan Max, yüzünde hafif bir gülümsemeyle derin nefesler alıyordu. Elisa, onun yanında oturup gözlerini kapatmaya karar verdi. Uykunun kollarına teslim olup, onunla birlikte karanlığa doğru süzülmek istedi. Ancak, uykunun derinliklerinde gizlenen kabuslar onu bekliyordu.
Karanlık bir ormanda buldu kendini. Gökyüzü, korku dolu bulutlarla kaplıydı. Elisa, etrafa hızla bakındı ve yüreği titredi. Korku, adımlarının sesini bastırırken, ormanda garip figürlerin gölgeleri hızla geçti gözlerinin önünden.
Birdenbire, Max'in figürü belirdi. Yüzü hüzünle kaplı, gözlerinde kaybolmuş bir ifade vardı. Elisa, korkuyla ona yaklaşmaya çalıştı, ama her adım attığında Max daha da uzaklaşıyordu. Seslenmeye çalıştı, ancak sesi boğazında düğümlenerek sönüverdi.
Elisa'nın yüreği hızla çarptı, kabusun içinde kaybolmuş gibi hissetti. Korku ve endişe, onu sarmalarken, çaresizce etrafa bakındı. Uyanmak için çırpındı, ama kabusun tutkulu dansı onu daha da yakaladı.
Derin bir nefes aldı, bilincini yeniden toparlamaya çalıştı. Etrafa baktığında, Max'in figürünün kaybolduğunu ve yerini sessiz bir ormana bıraktığını gördü. Karanlık ağaçların arasında ilerlerken, içindeki umut hala parlıyordu.
Elisa'nın adımları sessizce yapraklara değerken, ormanda bir ışık huzmesi belirdi. İçgüdüsel olarak o yöne doğru ilerledi ve ışığın kaynağına yaklaştıkça yüreğindeki korku da azaldı.
Bir açıklığa çıktığında, karşılaştığı manzara gözlerini kamaştırdı. Işık, güneşin yavaş yavaş ormanda süzülmesiyle birleşerek her yeri aydınlatıyordu. Elisa, gözlerini kısarak çevreyi inceledi. Çiçekler, renklerle dans ediyor, kuşlar neşeyle ötüyordu. Ormanın içindeki huzur, ona güven ve umut verdi.
Elisa, etrafındaki güzellikle birlikte içindeki karanlığı dağıtmaya çalıştı. Max'in kabuslarından uyanması için sabırla beklemesi gerektiğini anladı. Ona olan sevgisi, korkunun gölgelerini yenecekti. İçindeki umut ateşi, her an daha da parlaklaşıyordu.
Gözlerini tekrar açtığında, kendini Max'in odasında buldu. Yüzünde hala hafif bir korku ifadesi vardı, ama içindeki umut bu sefer daha da güçlüydü. Max'in yanına yaklaşıp elini tekrar tuttu. Yüzünde gülümseme belirdi ve titrek bir şekilde konuştu:
"Max, kabuslar seni hapsedemez. İçindeki gücü hatırla, sevgimizle dolu olan kalbimi hisset. Korku gölgelerini dağıtacak olan biziz. Uyan, gerçek kimliğine doğru adımlar at. Yalnız olmadığını unutma, her zaman buradayım."
Elisa, kabuslardan uyandığında etrafındaki atmosfer aniden değişmeye başladı. Max'in odasında bir gerginlik hissediliyordu. Elisa, panikle etrafa baktı ve Max'in kalp atışının giderek azalmaya başladığını fark etti. Hemşireler ve doktorlar hızla odanın içine doluştu.Sesler ve karmaşa içinde Elisa, ne yapacağını bilemez hâlde durdu. Gözleri dolu dolu yaşlarla, korku ve çaresizlik içinde titreyen bir şekilde etrafa baktı. Max'in durumu acil hâle gelmişti ve Elisa, kendini tamamen güçsüz hissediyordu.
Birdenbire, dizlerinin üzerine çöktü ve gözyaşları yüzündeki acıyı yansıttı. İçindeki sızı, göğsünü sıkıştırırken, haykırmak istedi ama sesi boğazında düğümlendi. Kalbinin derinliklerinde umutsuz bir çığlık yankılandı.Elisa, o anda bayıldı. Zihni ve bedeni, korku ve stresle sarsılarak güçsüz düşmüştü. Yere düşüşü sessiz ve derinden oldu, bedeni huzursuzlukla titrerken, etrafındaki dünya kayboldu.
Odasında sessizlik hakimken, Elisa baygın bir şekilde yatıyordu. Doktorlar hızlıca müdahale etti ve onu uyandırmak için ellerinden geleni yaptılar. Yüzünde hâlâ yaşlar vardı, birkaç saniye süren baygınlığın ardından gözlerini yavaşça açtı.
Elisa, odanın değişen atmosferini ve Max'in kalp atışlarının normale dönmesini fark etti. Hemşirelerin ve doktorların rahat bir nefes aldığını gördü. Yorgunluk ve endişe dolu bir gülümsemeyle dudaklarından, "Max... İyi misin?" diye fısıldadı.Bu beklenmedik olay, Elisa'ya Max'in hayatının hassas bir denge üzerinde olduğunu hatırlattı. İçindeki sevgi ve umut, daha da güçlendi. Yavaşça ayağa kalkarken gözyaşları durmaksızın süzüldü. İçinde biriken acı, korku ve aşk dolu duygular, onu sarsarken kendini tutmakta zorlandı.
Elisa, doktorlar ve hemşirelerin dikkatli bakışları altında sessizce ağlamaya devam etti. Gözyaşları, yanaklarından süzülerek Max'in yatağının yanına düştü. İçindeki endişe ve sevgi, her damla gözyaşıyla birlikte daha da derinleşti.
Bu an, Elisa için bir dönüm noktasıydı. Kalbindeki güç, onu Max'in yanında durmaya ve umudu korumaya teşvik etti. Acı ve korkuyla baş etmek için içsel bir güce ihtiyaç duyduğunu anladı.
Etrafta hala sessizlik hakimdi, ancak Elisa'nın iç dünyası bir fırtına gibiydi. Gözlerinden süzülen yaşlar, onun güçlü bir şekilde hissettiği duyguların yansımasıydı. Max'in kalbi atarken, Elisa'nın yüreği onunla birlikte atmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLERİN ARDINDA
ChickLitMax, hayatının dönüm noktasında, beklenmedik bir kaza sonucu komaya girdiğinde, izlerini ardında bıraktı. Eşi Elısa, Max'in hastane odasında hayata döndüğünü umutla beklerken, bu bekleyişin ardında bir dizi duygu ve gerçeklik yatar. İzlerin Ardında...