Max, odadaki sessizliği bozan polislerin konuşmaları arasında, içindeki gizemli sesin kökenini düşünüyordu. Elısa'nın mırıldandığı şarkının sözleri zihninde yankılanırken, bu sesin kime ait olduğunu bilmemesi onu daha da endişelendiriyordu. "Kime aitti bu ses? Neden bu kadar bilmek istiyordum ki bu mırıldanarak söylenilen bu şarkıyı... Neden..." diye düşünürken, bir ürperti hissetti. Polislerin konuşması arasında, gizemli sesin kimliğini ve anlamını bulmaya çalışıyordu.Odasındaki sessizlik, Max'in iç dünyasında daha da belirginleşiyordu. Elisa'nın mırıldandığı şarkının sözleri, sanki geçmişten gelen bir çağrıydı. Tanıdık gelmelerine rağmen, anlam veremediği bir hissiyatla doluydu. Polislerin meşguliyeti arasında, sesin gizemini çözmeye odaklandı.
Max odasının her köşesine dikkatlice bakarken, belki de bir ipucu bulabileceği umuduyla arayışını sürdürdü. Kimindi bu ses ,bilmiyordu ama tanıdıklık hissi neden vardı o halde ?
Şarkının sözleri zihninde yankılanırken, Max'ın içindeki duygusal fırtına daha da şiddetleniyordu. Bu beklenmedik olay Maxı çok düşündürmüştü... Polislerin sessizliği bozmasıyla, Max'ın içindeki karmaşık duygular daha da derinleşti.
Max mırıldanma sesini düşünürken polislerin kendisine sordukları soruyu bile duymamıştı, polislerden biri Max'ın boynuna dokunduğunda Max kendi dengesini yitirmiş bir şekilde yere düştü, bayılmıştı...
Polisler uyandırmaya çalıştılar ama ne yazık ki Max'ın gözleri açılmıyordu ,hastaneye acilen kaldırdılar ...
Elısa, komada yatan Max'ın elini tutarken, içindeki duyguların bir fırtına gibi hızla yükseldiğini hissetti. Çaresizce şarkıyı mırıldanırken, göz yaşları sessizce yanaklarından süzülüyordu. Max'ın elinin hareket etmeye başladığını hissettiğinde, bir an için umut dolu hissetti. Belki de Max, onun sesini duyuyor ve ona cevap veriyordu. Ancak, bu umut çok fazla uzun sürmedi.
O sırada kalp atış makinesinden gelen sessizlikle önce Max a sonrada dışarıda yağan yağmur tanelerinin pencereye deymesine bakarak olayı anlamaya çalıştı, makinede Max'ın kalp ritmi sadece uzun bir çizgiden ibaretti...
ne yani?
Max ölmüş müydü?
Elisanın Maxın elini daha da sıkması ve ağlaması daha da yoğunlaştı, hastanenin koridorlardında hemşireyi zor buldu . Doktorlar ve hemşireler yatakta yatan Maxa müdahele yaparken Elisanın elinden gelen bir şey olmaması kendisini daha da kötü hissettiriyordu, elleri titriyor ,Maxın ölmüş olma ihtimali kendisini daha da ağlamaya sevkediyordu...
Doktorlar Elisayı Max'ın yanından uzaklaştırmaya çalışırken Elisa ağlıyordu ama yapacak başka bir şey de yoktu...
''Hayır beni Max'dan ayırmayın ,görmek istiyorum ,beni bırakın ,lütfen bırakın beni ,onu benim yanımdan ayırmayın, ölmedi o, ölemez ,bu doğru değil...''
demesine aldırmadan zorla Elisa'yı Max'dan ayırdılar...Elisa hala ağlayarak söylüyordu Maxın ölmediğini ama çoktan kapı önüne kapanıp kilitlenmişti, Maxın yanında doktorlar ve hemşireler vardı...
Elisa hastane koridorlarında ,kapısının önünde eğilmiş çaresiz bir şekilde ağlıyordu...koridorlarda olan insanlar ne olduğunu anlamak istermiş gibi bakıyordu ama Elisa'nın hali hiç iyi değildi. Sevdiği eşi Max komada hayatını kaybetmişti...
Her an Elisa'nın aklına o kalp atış sesi cihazından gelmediği aklına geliyordu, Maxın eli hareket etmesi ama sonra bir anda gitmesi...
Elisa çaresiz bir şekilde koridorlara bakıyordu, o anda Maxın kapısından bir doktor çıktı, Elisa ayaktan hızlı bir şekilde kalkarak doktora koştu haber almak için ama çok yoğundu, Elisanın yüzüne bile bakmadı...
Elisa tekrardan kapısının önünde umutsuzca eğilerek bekledi, dakikalar geçti ama o kapı hala açılmadı, koridorlardan geçen herkese umutla bakıyordu belki de Max'dan haber gelir diye... Doktorlar hala odanın içinde ve bir haber gelmiyordu ...
Elisa etrafa baktı, bir çıkış yolu ararmış gibi, sanki tekrardan Maxı görebilecekmiş gibi...çaresizdi, hiçbir şey yapamıyordu...
Dakikalar sonra hemşireler sedye ile odasına geldiler , Elisa izliyordu endişe ile,
gözleri ağlamaktan bir harap olmuş ,tek isteği Maxı görmesi ve iyileşmesiydi...Hemşireler Maxı odasından sedye ile kaldırıp götürürken Elisa nereye götürüyorsunuz diye bile sormadan aralarından bir tane doktor şöyle dedi''Endişe etmeyin, Maxı yoğun bakıma özel bir odaya götüreceğiz, orada bizimle güvende olacak, bir süre orada tutacağız''
Elisa'nın endişesi daha da artmıştı ölmedi miydi yani ?yaşıyor muydu şu anda peki onu görebilecek miyim gibi düşünceleri kafasında savaş verirken doktorun sesi tğm düşüncelerini bozdu ''Onu bir süre boyunca sizden uzak tutacağız malesef göremezsiniz, anladıklarımıza göre sizin bu haliniz onu da üzüyor, gördüğü kabusları var ve burada sizide görüyor, sessizlik lazım ve tabi sadece deymeden uzaktan, pencerede izlemeniz gerekecek Elisa hanım'' demesi onu fazlasıyla yerle bir etmişti...
-Ama neden ? Neden göremem,o benim eşim ,bir şey olmadı değil mi söyleyin ,lütfen onun yanında olayım lütfen...
Doktorun izin vermemesiyle gözleri önünde sedye ile götürülen Maxa bakıyordu,gözleri yine dolmuştu doktorlar yanından geçerken koridorda sadece duyulan ses sessizce haykırıştı...
İçten içe Elisa Maxı göremeyişi ve ölme ihtimali ve dahası özel bir odaya götürmeleri kendisini daha da üzüyordu...
Doktorların biri yanına gelip Elisayı sakinleştirmeyi deniyordu ama Elisa ağlamaktan hali kalmamıştı...
Koridor Elisanın haykırışlarıyla doluydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLERİN ARDINDA
ChickLitMax, hayatının dönüm noktasında, beklenmedik bir kaza sonucu komaya girdiğinde, izlerini ardında bıraktı. Eşi Elısa, Max'in hastane odasında hayata döndüğünü umutla beklerken, bu bekleyişin ardında bir dizi duygu ve gerçeklik yatar. İzlerin Ardında...