BÖLÜM ALTI

84 15 1
                                    


SİNSİ ŞEY

Gecenin bir köründe, kıvrılmış olduğum yer yatağında, esnemeye çalışarak iyice rahatlamaya çalışıyordum, fakat gözlerimi yabancı bir evde olduğumun bilinciyle açar açmaz, yuvarlak yatağın üzerinde, henüz çarşaflanmamış çıplak yatakta yatıyordum.

Üzerime bir kaban örtülmüştü. Bu kaban öyle genişti ki, yatakta belimin üzerine toparlanan elbisemin kumaşlarından firar eden çıplak bacaklarımı bileğime kadar örtüyordu. Bacaklarımı, parkenin üzerine sarkıttığımda, bu kabanı zaten tanıyor olduğumu da fark ettim. Sabah sabah, Madam'ın evinin önünde yarı uykulu halimle üzerime giydirilen deri kabandı bu.

Karanlık odanın içerisinde birden bire yanaklarım kızardı. Burada çocukluk yaparak, oyalanmış olmamın rezilliğiyle yüzleşiyordum işte. Ben Jacob'la tartıştıktan sonra burada ağlamaya koyulmuş ve bir sersem gibi uyumuştum. İşten kaytaran bir hizmetçinin yakalanışı nasıl olurdu birazdan şahit olacaktım.

Sersem adımlarımla yatak odanın kapısını açarak, salonda, parlayan ışığın altında televizyon izleyen Frank'i görmemle nefesimi tuttum. Üstüm başım dağınıktı, üstelik, sabah da bu adamın kabanına ne güzel övgüler dizmiştim! Tanrım.

Yumuşak adımlarla Frank Ray'in dikkatini çekmeden, dış kapıya ulaşacağımı hayal ederek, koridorda ilerlemeye koyuldum. Tam bu sırada, Frank, ustaca televizyon izlediği bakışlarını üzerime eğdi.

Bir anlığına şu rezilliğini bırak da anın tadını çıkar. Naber desene şu adama? Baksana üzerimize kabanını bırakmış!

Yanakların kızardı durduk yere. Anlamsızca susuyorduk. Ben konuşmadığım için o da bana bakmayı yarıda kesti. Onun kafasında nasıl biriydim acaba? Evini temizleyecek hademeyken, yatağında keyif yapıp uyuduğumu düşünüyor muydu?

Evde tek başınaydı. Üzerinde de atlet vardı. Çıplak omuzları sarı ışığın altında parlıyordu. Geniş omuzları vardı. Evin bütün karanlığı üzerimdeyken o sarı ışığın altında parlıyordu. Midem bulandı. Kanım çekildi. Nelet düşünüyordum ben öyle? O çirkin ve kirli biriydi.

"Orada dikilme, seni azarlamayacağım. Jacob aç karnına ne kadar çok çalıştığını söyledi. Yorulmuş ve uykun gelmiş olabilir."

Jacob bizim aç olduğumuzu nereden biliyor ki?

Hey! Frank'in anlayışlı haline odaklansanıza!

"Özür dilerim bayım," dedim. Sesim uykudan yeni kalktığım için çatallı çıkıyordu. Ellerimi karnımın üzerinde tuttum. Bir şeyler mırıldanır mırıldanmaz, Frank başını bir kere daha bana doğru karanlık koridora çevirdi.

"Sorun yok. Geç oldu, işin geri kalanını öğleden sonra tamamlarsın."

"İyi geceler." dedim birden bire, saçlarımı kulağımın ardına ittirerek, öne atıldım. O konuşurken bir an önce evden çıkmak istiyordum. Aceleci tavrıma karşılık, kaşlarını merak edercesine havaya kaldırarak bana bakan Frank'in ayağa kalkmasını bekledim. Ayağa kalkıyordu çünkü, çünkü ne? Seni yolcu edecek hali yok ya! Kendine gel.

Adamın çıplak omzuna bakmaktan karnımız ağrıyacak, küçük luci seni!

Yine utandım.

"Yanakların kızarıyor. Yine." Benim gibi kollarını göğsüne dolayarak, sırtını mutfağın kapısına yaslayarak bana bakındı.

Frank Ray: LONDRA'NIN YÜZ KARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin