II. BÖLÜM ON BEŞ

74 12 4
                                    

BROKEN CLOKS- SZA
PASSIONFRUIT- DRAKE
SUMMERTIME MAGIC- CHILDISH GAMBINO

Frank Ray adımı nereden öğrenmişti? Gerçek adımı nereden biliyordu? Tanrım! Sabahın köründe evime gelir gelmez zaten aklımı başımdan almıştı. Bir de beni yatağa yatırarak, son derece yanlış olan o yaptığı şey neydi... dilim tutulmuştu.

Beni göğsünün üzerine çekerek, uyumamı söylediğinde, hiç uyuyamamıştım. Frank Ray hem aklımı, hem de yüreğimi alaşağı ediyordu. Onun uyumasını bekleyene kadar, yanağımı çıplak göğsünün üzerine yaslayarak, odamdaki tek kapaklı ahşap masama bakınıp durdum. Sonrasında da, göğsünün arasından sıyrılıp, çıplak ayaklarımın üzerinde salona geçip oturdum.

Tanrı biliyor ya! Bir kuduz gibi ayak parmaklarımızı kaşıyıp durduk! Gidip yıkanmalı ve tövbe etmeliydik oysa ki!

Hey! Kes sesini artık. Kalbimizin nasıl attığını fark etmemiş gibi konuşuyorsunuz. Sevginin önünde hangi ayet durmuş ki, aptal!

İkizler geri gelerek, canımı okuyorlardı. Büyük bir günah işlediğimi düşünen tarafım, canımı yakıyorken, diğer tarafım ise Frank'in parmaklarıyla üzerime bıraktığı etkiye odaklanmamı istiyordu.

"Susun her ikinizde," dedim, sabırsızlıkla. "Konu sizce de Frank'in ayaklarımı öpmesi mi Tanrı aşkına! Adam gerçek ismimi biliyor!"

Asıl üzerinde durmamız gereken konuyu ikizlere açıkça belirttiğimde, mırıldanarak tırnak etimi kemiriyordum. Saat neredeyse öğleni geçiyordu. Frank'in uyanması ise an meselesiydi. Sabahın köründe, ona söz verdiğim gibi ne kahvaltısını hazırlayabilmiş ne de yataktan kalkar kalmaz kendime çekin düzen vermiştim. Öylece ayak parmaklarıma bakınıyordum.

Benim eski yaşantımı öğrenmiş olsaydı eğer her şey bitmiş olurdu. Burjuva ailesinin kaybolan varisinin bu izbe kasabada geçirdiği günler gerçekten sona ererdi. Ama ben eski yaşamıma dönmek istemiyordum ki. Eğer o kimliğimi üstlenmeye çalışırsam, büyük emniyet müdürünün oğlunu da karşıma almış olurdum. Nasıl karşıma almak ama! Adam benim sözde nişanlım olacaktı. Evet... eğer o gün evden kaçmasaydım beni evlendireceklerdi.

Beni evlendirecekleri gün, Tanrı'ma adadığım tüm adaklar kabul olmuş gibi, aileme büyük bir lanet adanmıştı. Birkaç hayduttun evimizi soyarak, annemi, babamı ve lanet küstah kardeşimi öldürmesi benim küçüklüğümden beri dile getirdiğim dualardan sadece birkaçıydı... İşte, ben acizliği tırnaklarıma kadar yaşadığım bu ailenin ne soy adını ne de malını devam ettirmeye istekliydim.

Bu yüzden ne yapmalıyım, diye düşündüm kendi kendime. Ellerimle yüzümü kapayarak, boğuk bir nefes verdim. Sahte kimliğim vardı benim. Sahte kimliğimin üzerine Megan Daphne Walt yazıyordu. Fakat Daphne'yi yazdırmasaydım çok daha iyi olacaktı belki de, yine de Frank'e kimliğime dair bilgileri hiç vermemiştim. Madam'da da kimliğim yoktu, kimlik ismimi nereden öğrenmişti?

Adam bizim iki yönlü bir asilzade olduğumuzu öğrenirse, ayakçılığını yaptığımız için bizi tehdit ederse ne olacak? Üstelik bu adama öpüşme konusunda öğreticimiz olmasını da istemiştik! Tam bir skandal. Kepazelik.

Haklıydı.
Bu sefer haklıydı.
Bir kere daha sakin kalarak rol yapacaktım, son iki senedir yaptığım gibi. Daphne adımı kullanmadığımı asıl adımın Megan olduğunu ya da bana isterse Deffy diyebileceğini söyleyecektim. Başka çarem yoktu. Kimsenin beni öğrenmemesi gerekiyordu.

Frank Ray: LONDRA'NIN YÜZ KARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin