Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!
Bölüm 18: Düş Kırıklıkları
Gökten bir elma düşse onun benim kafamı yarıp geçeceğini, yine de bana şans sunmayacağını düşünürdüm bu yaşıma kadar. Nereden bilebilirdim bu defa düşen elmanın, bana diğer yarımı da getireceğini?
Siz hiç bütün dünya önünüze sunulurken bile aslında onun size yasak olduğunu tatmış mıydınız? Bir dünya kiraz, hepsi avucuma esir ama hepsi bana yasak... İşte, işte tam da böyleydi aşk benim için. Ona ulaşabilirdim, benim olabilirdi; fakat o bana yasaktı bir ömür boyunca. Çünkü doğduk doğalı evin çocukları olarak rafa hazırlanan bir oyuncak gibi ömür sürmüştük. Yaşımız geldiği vakit camın ardındaki cafcaflı rafta en güzel halimizle sunulurduk. Belki de ben bu yüzden döngüyü kırmıştım? Çünkü Arjen'in kucağına acıdan yığılıp kalırken ben, en çirkin hâlimdeydim. Öyle perişan, öyle acınasıydım ki kimse o ürüne bakmak bile istemezdi. Ama işte döngü de bu şekilde kırılıvermişti. Kara bahtıma, kör talihime, benim için çizdikleri katran karası çizgiye rağmen onun güzel kalbine esir düşmüştüm.
Heyecanlı adımlarım sokaktaki seslere karışıp yok olurken hevesli bakışlarım da Arjen'e döndü. Güneş gözlüklerinin ardından bana bakıyor olduğunu bilmek bile kendimi değerli hissetmeme yetiyordu. "Ne oldu, neden boncuk boncuk bakıyorsun bana?" dedi sevecen bir tonda. Omuz silkip öylece yakışıklı suretine baktım. "Çok yakışıklısın, hem de benim kocamsın! Çok şanslıyım, çok!" Önüme döndüğümde bir iki adım sektim ve kıkırtıma özgürlüğü sundum.
Elimi tutan eli, kendini belli etmek istercesine hafifçe sıkılaşıp beni kendine çekmişti. "Ha yani çirkin olsam bakmazsın yüzüme?" Onun keyifli ses tonu benim de keyfimi yerine getiriyordu. O ev onun için cehennemin katlarından biriydi ve mutlu anını bile diğerlerine göstermeyi tercih etmiyordu. Benimleyken ise içine gömmek zorunda kaldığı çocuğa bir gökyüzü armağan ediyordu.
"Yani, hemen koşa koşa gider boşarım seni, Rojen'i de alır kaçar giderim!" Bu defa alaycı ses tonuma gülerek karşılık vermişti. "Şunu anlıyorum ki Rojen ve seni gerekmedikçe yalnız bırakmayacağım, yoksa bir sabah sahiden de kendimi terk edilmiş bulacağım." dediği şeyle birlikte anında beline sıkıca sarılmış ve öyle yürümeye devam etmiştik. "Hayır, hayır asla seni terk etmem. Hiç kimse yuvasını terk edemez, gitse bile eninde sonunda geleceği ve sığınağı yer yuvasıdır." dedim alelacele. "Hep göğsüme sığın, hiç gitme olur mu güzeller güzelim?" Şefkatli sesiyle birlikte içli bir nefes çektim içime. "Hiç... Hiçbir zaman, asla bırakmam." dedim kendimden emin bir şekilde. Onu bırakırsam Mardin bana mezar olsun dilerdim. O beni bu yolda kırmaz, üzmez, yoluma yoldaş olurdu. Beni karanlık, yılanlarla dolu bir kuyudan sırf benim iyiliğim için bir an bile tereddüte düşmeden çıkarmıştı. Ee, zaten ben de onu kalbime düşmüş bir ateş misali severken terk etmek ondan çok bana kabir azabı verirdi. Bu yüzden de Mardin mezar, kalbim ise Azrail'im olurdu.
İzmir'in sokaklarında kolu omzuma dolanmış bir vaziyette gezerken sonunda mağazalara gelebilmiştik. Bavul hazırlamış olsak da asıl niyetimiz buradan bir şeyler almaktı. Bugünü de diğer günler gibi birbirimize ve gezmeye ayırmıştık. Keşke hep burada olma şansımız olsaydı. Orayı çok seviyordum ama orası ikimiz için de bir prangaydı. O konağın içinde ikimiz de ölümle burun buruna gibi yaşıyor, her anımızda ölecekmişiz gibi soluklanıyorduk. Entrika o evin içinde kol gezerken mutsuz olduğumuzu bile yansıtamaz olmuştuk. Sürekli güçlü olmak zorundaydık, yıkıldığımızı, üzgün olduğumuzu kimse bilmemeliydi. Bilirlerse eğer açık yaraya tuzlu bir parmak basmak için çoktan hazır olacak ve kanata kanata canımızı yakacaklardı.
Derin bir solukla yüzüme inceden bir tebessüm iliştirmiş ve göğsüne de aynı şekilde kelebek öpücüğünü kondurmuştum. Kalbinin dudaklarımın üzerinde teklediğini hissettiğim vakit kocaman gülümsemiş ve kollarının arasından çıkıp büyük mağazada gezinmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateşi
Romance[TAMAMLANDI] "Sen ki makamların en güzeli bir mahur beste, bense yüreğine düşmüş bir ateş parçası." dedi gözlerine yansımış aşkın iziyle adam. "Aşkın yürekte bir ateş, uğrunda yakmazsam bu kalbi Mardin bana dar olsun!" dedi kadın dik başlı bir tavır...