Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!
Bölüm 44: Yaşattığını Yaşamadan Ölmezsin
Yazardan...
Bir hataydı saniyeler içinde hayatının kaymasına sebep olan şey. Fakat saniyeler içinde hayatının kaymasına sebep olan hatayı, hatalar silsilesi bu hâle getirmişti. Günlerce ya da aylarca değil, yıllarca ufak ufak basamaklar eklemiş ve günün sonunda o basamakların en tepesinden yere çakılmıştı.
Gözleri, bir ton hatanın ağırlığı taşırcasına büyük bir yorgunluka uzandığı yataktan pencereye dönüktü. Pencerenin ardından dışarıya bakıyor olsa da gördüğü de pek söylenemezdi. Bedenindeki acıyı ilaçların etkisiyle pek hissetmiyor olsa da gönlüne işlenmiş acının etkisiyle sık sık gözleri doluveriyordu.
İçin için herkesi suçluyordu. Babasının korkaklığını, annesinin kötülüğü ona işlemesini, kendisinin iyiyi seçmek yerine kötüye tav oluşunu, gözünü açamayışını... Her bir olayı ve kişiyi ayrı ayrı suçluyordu. Fakat bütün kötülüğünü de ailesine artık yıkamayacağının farkındaydı. Kocaman bir adamdı ve ailesinin gölgesinde hataları onlara atamazdı. Her ne olduysa en büyük günahkarlardan biri de kendisiydi. Kardeşi Cihan, annesinin eteğinin dibinden ayrılıp iyi birisi olmuştu. Keza Arjen ve Rojen de herkese rağmen iyi insanlardı. Öyle olmasa günlerdir burada kendilerine kötülük yapmış insanların başında beklemezlerdi. Fakat Behrem kötüydü. Kötülüğü tercih eden kendisiydi. Çünkü kötüyü seçmek onun için her şeyden daha kolaydı. Zaten kötülüğün anası olan bir anneye sahipken kötülüğü seçmek onun için en kolay yoldu. Şayet başına böyle bir felaket de gelmeseydi hatasının yine farkında olmayacak ve sınırlarını daha da zorlayacaktı.
Şu an bu yatakta uzanırken de o gün o kurşun bedenini delerken de kaybettiğini iliklerine kadar hissetmişti. O an öleceğinden emindi, Arjen'in onu kurtarmaya gelmeyeceğini bile düşünmüştü. Çünkü kendisi olsa tereddüte düşüp bu fırsatı değerlendirebilirdi de. İnsanlıktan yana sınıfta kaldığı için karşısından beklediği de tam olarak buydu. Fakat Arjen yine insanlığını göstermişti. Arjen hiçbir zaman kötülüğün kıyısına bile yaklaşmamış birisiydi. Düşmanına, düşmanlık etmesini bilirdi ama asla gözüne kara bir perde indirip kötü bir insan olmamıştı. Mayasında yoktu bu durum.
Kurtulduktan sonra vicdanına oturmuş kayayla birlikte nefes almak çok daha güç olmuştu. Yaşadığı için mutluydu o ilk an ama sonra bir daha yürüyemeyeceğini öğrenince hayat durmuştu onun için. Rojen'in hayatına şahitlik etmiş ve onun ne kadar güçlü bir şekilde baş ettiğini görmüştü ama yirmi dokuzundan sonra kendinde o gücü bulamıyordu.
Her şeyin ötesinde yol arkadaşını kaybetmişti Behrem. Ona yıllarca yalanlar söylemiş, kardeşiyle arkasından iş çevirmiş, kendisini yetersiz hissettirmiş, kumaya razı gelmiş, hiçbir zaman arkasında durmamış ve gururunu ezip geçmişti o kadının. Her şeye rağmen hesapsızca onu seven kadını yerle yeksan etmiş ve günün sonunda Didem'i de yitirmişti. Onunla yüzleştiğinde ve kafasında da kalbinde de bitirdiğini yeterince belli edip gittiğinde hayat da Behrem için durmuş gibiydi. O andan beridir dolu gözlerinin ardından odaksız bakışlarla pencereye doğru bakıyordu. Her anlamda kaybetmiş bir adamdı Behrem. Baştan sona yenilmiş ve yaşamdan inancını yitirmişti.
Dakikalar birbiri üzerine domino taşları edasıyla devrilirken kapı aralanmış ve heybetli beden gözükmüştü. Behrem giren kişiyi fark edince anında dolu gözlerini elinin tersiyle temizlemiş ve heybetli adamın ona doğru yaklaşmasını izlemişti. Onun karşısında kendini mahcup hissediyordu. Yaptığı onca şeye rağmen tereddüte düşmeden yardım etmesi, ona zarar veren adama gözdağı vermesi, hastanede başını beklemesi öyle kıymetliydi ki... Yaptığı hataları, onun iyiliğini daha da yüzüne vuruyordu. Arjen'e bakarken yalnızca kendinden iğrenmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateşi
Romansa[TAMAMLANDI] "Sen ki makamların en güzeli bir mahur beste, bense yüreğine düşmüş bir ateş parçası." dedi gözlerine yansımış aşkın iziyle adam. "Aşkın yürekte bir ateş, uğrunda yakmazsam bu kalbi Mardin bana dar olsun!" dedi kadın dik başlı bir tavır...