Bölüm Şarkısı: HiraiZerdüş~ Ben Yanmazdım Bu Kadar
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!
Bölüm 23: Güneşi Dize Getiren Oğlan
Evrenin belirli enerjileri vardı sahiden de. Kötüyü çağırmak veya kendini gerçekleştiren kehanet. Kötüye kendimizi şartladığımız için mi iyisi bizi bulmazdı? Kaderin bize sunduğu çizgi de bizim kötüyü çağırmamızdan kaynaklı mı her şey rayından bir çırpıda çıkıp yolunu şaşırıyordu? Her şeyin başı ve sonu bizdik, bize sunulan şansı da belki bu yüzden tersine kullanıyorduk. İyisi ve kötüsü... İki seçenek önümüze serilmişken bizler olumsuza odaklandığımız için o olumsuz şey başımıza geliyor ve işte tam o noktada zaten olmayacaktı deyip inancımızı da yitirmiş oluyorduk.
Günü ne kadar iyi geçirmiş olsam da içimi bir kara düşünce ele geçirmişti. Göğsüm sık sık daralıyor, nefes alamayacak hâle geliyordum. Elim can havliyle boğazımda gezinirken arabanın durmuş olmasını bile çok sonra anlamıştım. Arjen'in dikkatli bakışları üzerimde gezinirken zorlukla tebessüm ettim. "İyi misin?" İlgili bir ses tonuyla konuştuğu vakit içli bir nefes çektim içime. "İyiyim, iyiyim ama içimde kötü de bir his var Arjen. Boğazımı düğüm düğüm edecek, nefesimi kesecek, göğsümü yaracak gibi... Anlıyorsun beni değil mi?" Ondan bir şey saklamayı sevmiyordum. Hatta Ekrem mevzusunu bile hallettikten sonra anlatacaktım. Çünkü biz eştik ve aramıza ufacık duygu durumlarının bile sırrı düşmesin istiyordum. Böyle durumlarda birbirimize içimizi dökmezsek ve içimize atarsak çok daha büyük sorunlara yol açabilir diye düşünüyordum. O anın ufak hisleri kar topu misali büyüyüp başka şeylere sebep olabilirdi.
"Anlıyorum elbette. Üzerindeki baskıların farkındayım. Gittiğimiz tatil ya da kendi içimizde vakit geçiyor olsak da çoğu zaman onlarla karşı karşıyasın. Çok güçlüsün, laflarını da bir güzel veriyorsun ama her daim güçlü olmak da bizi yıpratır. Eve geldiğimiz için böyle hissediyor olabilirsin. Zaten en çok da bu yüzden klinik açılsın da mesleğini yap istiyorum. Normalden çok daha az göreceğin için bir yerden sonra iki taraf da alışır ve mesafeler gereğince yaşayıp gider diye umut ediyorum." Bana dönmüş ve saçlarımı usul usul severken buruk bir tebessümle yüzüne bakmıştım. Dediklerinde haklıydı, artı olarak da Firdevs'in tavırları beni korkutuyordu.
"Doğru diyorsun, iki kişilik hayata alışmışken onların arasında savaş vermek bazen zor geliyor." dedim hislerimi saklamadan. "Güzelim, bir lafına bakar o evden çıkmamız." Kafamı hızla iki yana salladım. "Her şeyi bilerek kabul ettim ve zaten vereceğiniz de bir savaş vardı. Senin hakkın olanı yine onlara vermek gibi bir niyetim yok, bu işin sonunda kazanan biz olacakken baştan onların istediğini verecek değilim." Bu dik hâlime kısık bir sesle güldü ve tekrardan saçımı sevdi.
"Şunu unutma, sen ne istersen o olacak. Bir kelamla her şeyi önüne sererim, gerekirse de onlardan alarak bunu yaparım. Sakın fedakarlık peşine düşme, birlikte hallederiz." İkiletmeden kafamı salladım. Bu işte bir birlikten ibarettik ve böyle de olacaktı.
Arabadan inmiş ve bizim için açılmış konağın kapısından geçmiştik. Sahiden de köklü ve korumayla gezecek bir aileydi Arslanoğlu ailesi. Düşmanı da çoktu, dostu da. Bu yüzden her daim güvenlik önlemleri üst seviyede olurdu. Fakat neyi esirgersen onun başına da bir şey gelirdi, bu da evrenin bir sillesiydi belki de...
Arjen odaya giderken ben kendimi göstermek için salona girdim. Normalde birini sevmezsen birbirinizi yok sayar ve göze batmamaya çalışılırdı karşılıklı. Biz de aksine inatla birbirimizin gözünün önünden ayrılmaz ve her fırsatta laf sokardık. Çünkü bu evin içinde ailevi bir bağ yerine güç savaşı vardı. Acıdan kavruluyor olsan bile dimdik durmak zorunda kalıyordun. Kan içip kızılcık şerbeti içtim diyecektin ki savaşı kaybettiğin belli olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateşi
Romance[TAMAMLANDI] "Sen ki makamların en güzeli bir mahur beste, bense yüreğine düşmüş bir ateş parçası." dedi gözlerine yansımış aşkın iziyle adam. "Aşkın yürekte bir ateş, uğrunda yakmazsam bu kalbi Mardin bana dar olsun!" dedi kadın dik başlı bir tavır...