24. Bölüm 🍂

15.5K 783 140
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz, iyi okumalar!

Bölüm 24: Uyuyan Yılanın Uyanışı

Bazı düşmanlıklar daha dünyaya izini bile bırakmamışken başlarken bazı düşmanlıklar bilhassa yerini zorlaya zorlaya elde edilirdi. İnatla kendini karşındaki kişinin gözüne sokar ve bir düşmanlık tohumunu ortanıza dikerdin. Karşı taraf istesin veya istemesin siz artık birer düşmandınız. Firdevs'in Arjen'e olan düşmanlığı daha o dünyada yokken başlamıştı fakat bu düşmanlığa karşılık bulamadığı için yerini kanırta kanırta oluşturmuştu. O hâlde kendi başlattığı savaşta kaybetmek de onun sınavıydı.

Arjen gecenin o yorgunluğuyla uyurken onun yerine kalkmış ve savaşmak için hazırlanmaya başlamıştım. Uzun saçlarımı gergin bir şekilde tepede bağlarken masada gözüme takılan şeye elimi uzatmıştım. Bu yüzük, aile yüzüğüydü ve Arjen doğduğunda Fazilet anneye verilmişti. Firdevs bu yüzük için zamanında çok direnmiş olsa da Fazilet annenin hakkı diye bilhassa Ruşen babaanne herkesin içinde takmış ona.

Arjen dün gece uyuduktan sonra yıllardır burada çalışan Neriman ablanın yanına gitmiş ve onun canını yakacak şeyleri öğrenmiştim az çok. Fazilet annenin kara kutusuydu Neriman abla, bu yüzden bana yardım ederken de hiç gocunmamıştı. Benim de odaya döndükten sonra ilk işim Arjen'in kasasından bu yüzüğü çıkarmak olmuştu. Onun gibi kirli oynamam gerekirse de hiç zorlanmaz oynardım. Benim aksime o Arjen'den korktuğundan vazoyu bile kıramamışken ben, onları darmaduman etmeden durulmazdım.

Zarifçe işlenmiş kırmızı yakut yüzüğü boşta kalan parmağıma taktım, çünkü diğer parmağımda Arjen ile bağımız olan yüzük vardı. Havaya kaldırıp incelerken dudağımın kenarı hırsla kıvrıldı. Benden ziyade Arjen'in durmayacak olduğunu bilmek bana büyük bir keyif veriyordu.

Ağlamaktan şişmiş olan gözlerime rağmen ufaktan bir makyaj yapmış ve ayağa kalkmıştım. Ateşin, kanın, savaşın ve gücün temsiliyeti olan kırmızı elbisemi özellikle yüzüğe uygun seçmiştim. Üzerimi düzeltip ilk önce hâlâ uyuyan Arjen'in yanına yaklaştım. Yüzünde, özellikle gözünün altındaki şişik canımı yaksa da toplanacağını biliyordum. Benim kocam çok güçlüydü ve çocukluktan beridir onlarla savaş veren birisi olduğundan yenilmeyeceğini biliyordum.

Gözünün altına silik bir öpücük kondurup içli bir ifadeyle hâlâ derin uykuda olan Arjen'e baktım. Alnına düşen kara tutamlarını parmağımın ucuyla sevdim. Uyanmasından korkuyordum çünkü dün gece onun için çok zorluklu geçmişti, biraz olsun dinlensin istiyordum.

Derin bir soluk içime çekmiş ve geriye çekilip odadan çıkmıştım. Bu esnada yüzüme dünün yıkıklığının aksine güçlü bir ifade yerleştirmiştim. Tam bu esnada sanki benim çıkışımı bekliyormuş gibi salonun kapısından Firdevs çıkmıştı. "Sabah şerifleriniz hayır olsun Firdevs Hanım!" dedim neşeli ama bir o kadar da baskın bir tonda. Dünün aksine böyle neşeli bir tavırla ona yaklaşmayacağımı düşünüyor olmalı ki kaşları anlık çatılmıştı. Beni hiç tanımıyordu. İpleri ne kadar zorlayabileceğimi, onu uçurumun ucuna kadar getirebileceğimi ve bunu yaparken de vicdanımın bile sızlamayacağını bilmiyordu. Mühim değildi, öğretecektim.

"Senin hayrolsun. Ne bu neşe sabah sabah?" Ağır ama sorgulayıcı bir tonla eşlik etmişti. "Niye, mutsuz olmam gereken bir durum mu vardı ortada?" dedim umursamaz bir tavırla. "Sen tam benim mayamdansın. Hırsın, güç savaşın hepsi benim gençliğimden bir iz. Zaten bu yüzden seninle anlaşamıyoruz ya." Bu yüzden onunla tek baş edebilen bendim. Bana olan hırsı Arjen'e olduğundan da fazlaydı çünkü Arjen'in hâlâ yufka bir yüreği varken ben onu tek kalemde harcayabilirdim.

"Eh, sen getirmedin mi beni buraya? En büyük sınavını sen bulup ortaya çıkardın. Neyse neyse, ev de ne güzel olmuş, sen mi seçtin?" Umursamaz tavrım onun öyle bir zoruna gidiyordu ki ben de zaten bu yüzden böyle davranıyordum. Konuya onun istediği yerden değil, benim istediğim yerden varacaktık her daim.

Yürek Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin