16.Bölüm

509 24 7
                                    

Bu bölüme hiçbir şey demiyorum bölüm isimlerinizi siz koyun...----> 


Gözlerimi boğazımdaki ve başımdaki lanet ağrı yüzünden uyanmıştım. Gözlerimi açtığımda etrafın karanlık olması beni korkutmuştu. Ellerimden destek alarak yerden biraz doğruldum ve etrafıma dikkatle baktım. Tabii ya! Ben buraya ailemden gizlice gelmiştim!

Hemen çantamı koyduğum yerden aldım ve telefonumu açtığımda bir sürü bildirim geliyordu. Biraz tırsmadım da değildim aslında. Telefonumda herkes yüzünden 90'dan fazla arama ve mesaj vardı. Benim için cidden bu kadar fazla mı endişeleniyorlardı. Ama buda fazla sıkıyordu...

Nefes alamadığımı hissettiğimde astım ilacımı ağzıma dayayıp sıktım. İlacımı cebime attım ve ayağa kalktım. Saate ve sarjıma baktım saat 23.58 idi resmen saat 12 olmuştu. Sarjıma baktığımda aramalar ve mesajlar yüzünden 45 den 10'a inmişti.

Etrafıma göz atıp sol açık taraftan gitmeye karar verdim. Üzerimde izlenmişlik bir his vardı. Anında gözlerim etrafı taradı ve saldırı için kendimi hazırlamış ve hızlı adımlarla hatırladığım kadarıyla çitin doğru olduğu tarafa doğru gitmeye başladım. Fazla tedirgin olduğum için hemen Emre abime hemen 8 saatlik konumumu attım ve kendimden mesajı silip onu da yan cebime koydum. 

Gözlerim etrafı taradı ve 30 yaşlarındaki adamda durdu. Bu adamın ne işi vardı? Burası yasaklı bölgeydi ama... "Pişt, güzellik!" diye bağırdığında irkilmiş birkaç geri adım atmıştım. "Buyur amca?" adam sinirlenmişçesine kaşlarını çattı. "Amca ne güzelim? Bana kocam diyebilirsin, sonuçta birkaç çocuğumuz olabilir 3 erkek falan, ne dersin?" diyerek bana adımlamaya başladı.

Korkudan geriye adım atıyordum. Adam bir anda hızlanmaya başladığında arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Arkamdaki adım sesleri hızlanmaya başladığı an bende hızlanmıştım. Başım dönüyor, boğazım ağrıyor, karnım ağrıyor, nefesim kesiliyordu. Biraz yavaşladım ama gene de adımlarım hızlıydı. 

Adımlar bana yaklaşmaya başladığında saklanacak bir yer aradım. Hızlıca bir ağaca saklandım. Yukarı baktığımda az da olsa basamaklar vardı. Çıkmaya çalıştım ve 2 metre çıkmayı başardım ve yukarı tutunup ayaklarıma ulaşamasın diye ayaklarımı kendime çekip ağaca destek amacıyla dayadım. 

Tek elimle ilacımı almaya çalıştım ve ilacımın almamın başarısıyla gülümsedim. Sessizce cebime koydum ve elimi tekrar yukardaki dala koydum. Resmen ağacın dalında sallanıyordum. Bu sefer diğer elimi telefonumu almak için cebime atıp alacaktım ki telefon elimden kayıp kurumuş yaprakların üzerine düşmüştü.

Korkuyla diğer elimi dala koyup gözlerimi gergince etrafa gezdirdim ve adamın etrafta dolanması durduğunda nefesimi tuttum. Adam yavaşça gözlerini telefonuma döndü ve yavaşça gözlerini ağaçtan bana getirdi. Piç gibi sırıtması sinirimi bozmuştu. 'Allah'ım n'olur Emre abim hemen gelsin. 

Adam ellerini cebine koymuş bana yaklaşıyordu. Adam her kızı etkileyebilecek vücuttaydı hatta görseniz 25 bile sanabilirdiniz ve boyu 1.85 civarı vardı herhalde. İlk defa yaşlı birisini böyle görüyordum. 

Adam ellerini cebinden çıkardı ve ağaca tırmanmaya başladı. Korkudan ağlamaya başladığımda adamın bana yaklaşmanın zaferiyle daha fazla gülümsüyordu. Adam ayaklarıma kadar yetiştiğinde ayaklarımda ona vurmaya çalışıyordum ama ayaklarıma sarıldı ve beraber yere düştük. 

Adam üzerime çıktı ve ellerimi tutup kafamın üzerine dayadı. "Korkma." dediğinde daha fazla ağlamaya başlamıştım. Adam suratıma yaklaştı ve beni öpmeye başladı. Onu ittirmeye çalıştığımda tutuşu daha sıklaşıyordu. 

Adama kafa attığımda burnunu tuttu ama üzerimden kalkmadı. "YARDIM EDİN! İMDAT-" adam hızla susturmak amacıyla dudağımın üzeriyle elini örttü. Üzerindeki tişörtü çıkardı ve kollarımı arkadan bağladığında çırpınmaya devam ediyordum. Elleri eşofmanıma gittiğinde sarsıla sarsıla ağlamaya başladım. Altımdaki eşofmanı çıkardığında onu da ayak bileklerime bağladı. 

Allah'ım sana yalvarıyorum. Birisi bana yardım etsin. N'olur Allah'ım canım çok yanıyor ölmek istiyorum. Bu yaşa kadar yaşamadığım kalmadı n'olur bunu bana 2. defa yaşatma...

Adam üzerimdeki swetshirt'ü ise yırtarak çıkardığında her yerime dokunmaya başladı. Midem bulanmaya başlıyordu ve başım fazlasıyla dönüyor, gözlerim kararıyordu. "PERİ! KARDEŞİM NEREDESİN!" Emre'nin sesini duyduğumda bağıracak halim yoktu. Adam hızla korkarak kaçtı. Kafam yere düştü. Gözlerimi kapatmamak için kendimle mücadele ediyordum.

Emre'nin adım sesleri kesildiğini ve iki çift gözün üzerimde olduğunu hissettiğimde gülümsedim. Kurtulmuştum... 

Emre hızla yanıma geldi ve başımı elleri arasına aldı. "Peri'm iyi misin? Canın yanıyor mu? D-Düşündüğüm şey mi?" tebessüm ettim ve zar zor konuştum. "Beni sen kurtardın. V-Ve canım fazlasıyla yanıyor..." Emre endişeyle beni kucağını aldı ve koşmaya başladı. "BABA BURADAYIZ!" demek ki sevgili ailem de buradaydı. Çitleri gördüğümde gülümsedim.

Arabanın arka koltuğuna beni yatırdı ve üzerindeki ceketle üzerimi örttü. Tabii ya! Ben iç çamaşırlarımlaydım. "A-Abi ben üşüyorum..." 

"Abicim sakin ol şimdi ısıtıcıyı açıyorum ısınırsın"

"A-Abi o a-adam bana d-dokundu-"

"Biliyorum abicim biliyorum, sen uyu."

Söylediği sert cümlelerden sinirlendiğini anlamıştım. Yavaş yavaş ısınmaya başlarken cenin pozisyonu aldım ve yavaşça gözlerimi kapattım. Sesler yavaşça uğuldamaya başladığında uyku moduna geçeceğimi anladım ve kendimi gergin bir uykunun kollarına bıraktım...

HAYAL AİLEM Mİ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin