Uzun bir bölümle geldim, sizi hiç tutmuyor ve bir an önce iyi okumalar diliyorum. Desteklerinizi bekliyorum. Bir oy bir oydur, bir yorum bir yorumdur, patates sevindirir!💜
Kieran
Vücudumun farklı yerleri farklı oranlarda zonklarken vereceği cevabı bekliyordum. Şimdiye kadarki tüm hareket ve sözleriyle dikkatimi üzerine fazlasıyla çekmişti. Farklı konularda. En önemlisiyse şu anki cevabına bağlıydı.
"Böyle bir şey düşünmene sebep olacak şeyler yaptığımı daha önceden fark etmemiştim ama şimdi anlıyorum. Birbirimizi belki birkaç gün daha göreceğiz ve sonra unutup gideceğiz ama krallığın için doğru olanı yapmaya çalıştığını görebiliyorum."
Sustuğunda onu teşvik etmek için "Dinliyorum." dedim ve sırtımı kapıya yasladım. Ağzımdaki metalik tadı göz ardı etmeye çalıştım. En azından zihnim açılmaya başladığı için rahattım ama ne yazık ki Laira'nınki de açılıyordu ve gafil avlama ve ağzından laf alma taktiğim boşa çıkmıştı. Muhtemelen uydurduğu bir senaryoyu anlatacaktı ve ben de onu çözümleyene kadar ona inanıyormuş gibi yapacaktım.
"Terregna ve Magnalum'un arasının Savaş'tan sonra aradan geçen onca yıla rağmen tamamen toparlanamadığının farkındayız. Thane'le yapabileceğimiz tek şey ticareti canlandırarak barışa katkı sunmak olacaktı ve biz de öyle yapmaya karar verdik. Bunun için buradayız, bunun için bir lordun malikanesinde ağırlanıyoruz."
"Dediklerindeki samimiyete inanmak istiyorum. Yeni bir Captiv vakası yaşamak istemem." dedim tepkisini ölçmek için. Ağzımdan çıkan isim karşısında mimikleri sadece adamı tanımadığını belli edecek şekilde oynadı ve bana yine de hiç güven vermedi.
"Bana inandığın için teşekkür ederim Kieran." Ölü -öldürdüğüm- kadının uzandığı yatağın yanından geçerek karşımda durdu.
"Thane'i gerçekten seviyor musun, Laira?" Bunu neden merak ettiğimi bilmiyordum ama soru dudaklarıma onunla konuştuğum her an geliyor sonra geri yuvasına kaçıyordu ve işte şimdi sözcükleri bekledikleri özgürlüklerine kavuşturmuştum.
"Sagitta'yı gerçekten seviyor musun, Kieran?" dediğinde başımı eğerek gülümsedim. Aloysius'un bu halimi görmesini isterdim, hiç gülmediğimi söylerken yanılıyordu. Ayrıca bu iyi bir soruydu. Kendim için de. Bazen bunu düşündüğüm ve aklımda tarttığım olmuştu ama cevap hep bir sözcüğe çıkıyordu: Hayır. En azından Amors'un bahşedeceği gibi bir sevgi değildi aramızdaki.
Ona evlilik teklif etmiştim. Bunu yapmasam suçluluğunu hayatım boyunca taşıyacaktım ve yalnızca bu da değildi. Oysa şimdi hayatının sorumluluğu sadece Sagitta'ya aitti. Benimle sevgili kalmaya niyeti olmamasını umuyordum, istiyordum. Baştan bunu aşmak zor olacaktı. Paylaştığımız anılar bizi birbirimize bağlayacaktı belki. Sagitta'nın yakında nişanı olacaktı, çok geçmeden evlenecekti de muhtemelen. Bunları düşünmek eskisi kadar olmasa da yaralayıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Ölümün Hançeri (+18)
Fantasia▪︎Aşk ve Ölümün Hançeri▪︎ WattpadFantasyTR Aşk Ateşiyle Kavrulan Fantastikler okuma listesinde! Etimizi keserseniz bizim de kanımız akmaz mı? Gıdıklarsanız gülmez miyiz? Zehirlerseniz ölmez miyiz? Peki ya bize haksızlık ederseniz öcümüzü almaz mı...