Merhabalar, uzun süredir bölüm paylaşamadığımı biliyorum ama bu kez upuzun bir bölümle geldim. Okuması sizler adına daha kolay olsun diye de iki parta ayırdım. Bu bölümün ardından 2. partı da paylaşacağım. Keyfili okumalar, cücükler! Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Inkspired'da okunma sayımız buradakini geçti çok daha kısa bir sürede, bu yüzden sizleri daha aktif görmek beni mutlu eder.
Laira
Pelerinin yumuşak kürkünü boğazıma kadar çekerken aslında soğuğu hissedemeyecek kadar uyuşuktu bedenim ama yine de hayatta kalmak istiyordu.
Doğadaki her can gibi.
Sağ elimle pelerinin yakasını boynumda ve kapüşonunu başımda tutarken sol elim karnımdaki yaranın hayalet izinde soğuk daireler çiziyordu. Üşüyen tenim, hindi derisini andırıyordu. Bunu düşününce neredeyse gülecektim. Neredeyse.
Neyse ki içimde hâlâ normal olan bir taraf kalmıştı.
Rüzgâr dağılırken ne Kieran ne de ben dışarıdakilere ne diyeceğimizi biliyorduk. İkimiz de o yaranın öldürücü olduğunun gayet bilincindeydik. Deyim yerindeyse Amors'u görmeme az kalmıştı. Kieran bana hem şüpheli gözlerle bakıyor hem de olanlara mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyordu.
General boşa çabalıyordu.
Bense bunu kimseye anlatamazdım ama ne olduğunu biliyordum. Ne gördüğümü biliyordum.
Neredeyse ölecekken beni kurtaranın kim olduğunu biliyordum. Nasıl olduğunuysa bilmiyordum.
Ya da neden olduğunu.
Kuru başaklar gibi uçuk sarı renkteki uzun saçları esen rüzgarda ikimizin yüzüne çarparken buğulu yeşil gözleri gözlerimi şefkatle aramıştı. Karnıma koyduğu açık tenli eli kanımla kaplanmıştı, acı hissetmediğimden emin olduğunda ayağa kalkıp elini tutmam için uzatmıştı. Ona uyup ayakta durduğumda benden kısa ve ince olan bedeni benimkine yumuşakça çarpmış ve kolları etrafıma dolanmıştı.
"Bunu çok sık yapmaya başladın..." dediğinde ona neyi diye sormak istesem de ağzımı açıp konuşamamıştım. "Kendini ölümün kollarına bırakmayı seviyorsun. Ya da Ölümün Oğlu'nun kollarına mı demeliyim..." Gülümsemişti, nazik ve manalı bir biçimde. "Kaderinde ölmek yok, en azından bu sefer için. Amors hançeriyle kalbini oyar ve seni ölüme mi terk eder yoksa aşkın tohumlarını mı eker oraya hiçbir zaman bilemezsin. Ama her iki ihtimalle de kalbin kanar da kanar. Amors'un hançeri ortaya çıktığında seni kurtarmaya Vita'nın da gücü yetmez. Dikkatli ol, Ay'dan ve yıldızlardan feyz al."
İki elimi saran iki elinden kollarıma ve ardından göğsümün soluna, kalbime, doğru bir sıcaklık yayılmıştı. Oradan damarlarıma pompalanan kanla vücuduma dağılırken omzumdaki ve karnımdaki kurşun yaralarına, yüzümdeki artık geçen çizik ve morluklara, belimdeki eski bir eziğe, baldırımdaki çizgi şeklindeki hançer kesiğine ve daha sebebini hatırlayamadığım zamanında yara almış tüm yerlere özellikle ılıklığını vermişti. Aynı anda hem kaşınmış hem gıdıklanmış hem de sıcak bir suya dalar gibi gevşemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Ölümün Hançeri (+18)
Fantasy▪︎Aşk ve Ölümün Hançeri▪︎ WattpadFantasyTR Aşk Ateşiyle Kavrulan Fantastikler okuma listesinde! Etimizi keserseniz bizim de kanımız akmaz mı? Gıdıklarsanız gülmez miyiz? Zehirlerseniz ölmez miyiz? Peki ya bize haksızlık ederseniz öcümüzü almaz mı...