Merhabalar cümleten! Okumalar benim aktifliğimin düşüşü ve bölümlerşn ilerlemesiyle ister istemez azalıyor, lütfen hiç değilse motivasyonumu artırmak adına oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Keyifli okumalarınız olsun❤️.
Kieran
Zihnimde kara bir tavşan koşturuyordu, onun peşinde de alev gibi kızıl bir tilki vardı. İkisi bir ağacın etrafında aynı çemberleri üst üste çiziyordu. Bilmedikleri, paslı demirden bir kafesin içinde olduklarıydı ama bilselerdi de pek umurlarında olmazdı. Sanırım.
Bir kara sinek, dalga geçercesine tur atıyordu etrafımda aheste aheste; vızıltısı tilkiyi bile rahatsız ediyordu, tavşanınsa umrunda değildi. Elimi sallayarak uzaklaştırdım onu. İki elimin tutulan parmaklarını yüzümde ve dağınık saçlarımda gezdirdim. Çalışma masamdan kalkıp da cam kenarına giderken uzun süredir bunun açlığıyla yanıp tutuşan eklemlerimi çıtlattım. Pencerenin pervazına omzumu yaslayıp bugün nispeten kalabalık olan bahçeyi seyrettim.
Bir kuş camın önünden hızla geçip gitti, muhtemelen bir kırlangıçtı. Bir grup asker kendi aralarında talim yapıyordu. Nefesleri şekilsiz küçük bulutlar halinde havaya karışıyordu. Birkaç bahçıvan bitkilerle ilgilenirken başka görevliler de yürüyüş yollarındaki karları kürüyordu.
Herkesin keyfi yerinde ve işleri tıkırında gözüküyordu. Neredeyse herkesin...
Kapım tıklatıldığında dışarıdaki her kimse içeri girmesi için ona seslendim. Muhafızın açtığı kapıdan gözüken Sagitta oldu. Buna şaşırmamıştım, aslında onun daha bile erken gelmesini beklemiştim. "Gelsenize Prenses." dedim kapı eşiğinin diğer tarafında kaldığında. Baştan adımları tereddütlü olsa da sonradan hızlandı ve yanıma geldi.
Kapı arkasından çekilirken göz ucuyla ona ve ardında kalan Cassian'a baktı, bana dönüp "Ne bu halin?" dedi biçimli kaşlarını çatıp ince burnunu kırıştırarak.
"Ne varmış halimde?" dedim sanki bilmiyormuş gibi.
"Şey gibi görünüyorsun..."
"Pataklanmış gibi mi?" dedim sırıtarak ve başımı tekrardan cama çevirdim. Bu gereksiz sözcüğe neden bu kadar takılmıştım ki sanki?
Sıcak nefesim camın buğulanmasına sebep oldu. Buğunun dağılmasını ilgiyle seyrettim.
"Dağılmış gibi demeyi tercih ederim ben."
Uzun kahverengi elbisesi görüş açıma girdi, yanıma gelip pencerenin diğer tarafına yaslanmıştı. Benden bir yanıt beklediğinin farkındaydım ama ona bu tatmini yaşatamayacaktım. "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."
Sarayın bahçesine çıkan kişileri gördüğümde bir anlığına zihnimden çıkabilmek için gözlerimi sımsıkı kapadım ve tekrar açtım. Yavaşça. Değişen bir şey olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Ölümün Hançeri (+18)
Fantasi▪︎Aşk ve Ölümün Hançeri▪︎ WattpadFantasyTR Aşk Ateşiyle Kavrulan Fantastikler okuma listesinde! Etimizi keserseniz bizim de kanımız akmaz mı? Gıdıklarsanız gülmez miyiz? Zehirlerseniz ölmez miyiz? Peki ya bize haksızlık ederseniz öcümüzü almaz mı...