24: Leke Yeniden İntihara Kalkışıyor

380 43 58
                                    

Muzan herhangi bir yanıt beklemeden ona doğru yaklaştı. Yüzünde belli belirsiz seçilen donuk bir ifade vardı. Göz açıp kapayana dek Cecilia'nın ayağını koyduğu oturağın önünde durup yavaşça eğilmişti. Gözleri yalnızca onun yarasına odaklanmış görünüyordu. Dizlerinin üstündeyken kendi elleriyle ipekli çorabı çıkardı. Onun ayak parmağından dışarı fırlayan kanı süzdü. Ardından başını çevirip ellerini arkadaki çekmecelerden bir tanesine götürürken "Tırnağın kırılmış," dedi. 

Çekmecenin içinden tentürdiyot ve sargı bezi çıkardı. Tentürdiyot şişesinin kapağını açıp kırılan tırnağın üzerine döküverdi. Son olarak genç kızın parmağını sargı beziyle sararken "Kendine biraz olsun dikkat etsene," diye seslendi. "Sürekli bir yerlerini incitmekten vazgeç."

Cecilia'nın gözleri tentürdiyot şişesine kaydı. O anda hakikatin tuzağından kaçmak ister gibi, neden burada olduğuna dair bir yalan su gibi dudaklarından döküldü. "O sizde var mıymış? Ben de buralarda ona benzer bir şey arıyordum. Burada o kadar çok dolap var ki, belki işe yarar bir şeyler bulurum diye ümit ediyordum."

Sarıp sarmalamayı bitirdiğinde ilaç tenine iyice işlesin diye iki bağı birbirine sıkıca bağlayıp düğüm attı. "Tentürdiyot el yıkama konusunda sabundan daha hijyenik."

İblis Lordunun kendisinin bu kadar üzerine titrediğini görünce genç kızın göz bebekleri irileşmişti. Yarasını sarması dahi onu oracıkta şaşkınlığa uğratmıştı. Tıpkı yeni doğmuş bir bebeği sever gibi seviyordu, ve bu kendisi için alışılmadık bir durumdu. Bir anlığına masanın altında dinlediklerini düşünerek hala sakinleştiricinin etkisinde olduğunu düşündü. Yine de göğüs kafesinin içerisindeki yüreğinden gelen kıvılcımlanmayı söndüremeden "Titizsiniz," diye karşılık verdi. "Sizin gibi elini her gün kana bulayan birinin bunu düşünmesine şaşırmadım."

Muzan kana karışmış ipekli çorabı kirli çamaşırların olduğu sepete atıp bir başka çekmeceyi araladı. Bu kendi çoraplarının yerleştirildiği bir çekmece olmalıydı ki, beyaz çoraplarından birinin tekini alıp genç kıza giydirdi. Ayağa kalkarken bakışlarını onun üstünde gezdirerek "Aynada kendi kendine ne konuştuğunu sorgulamayacağım," dedi. "Çünkü kafam şu sıralar cidden algılamıyor Cecilia, kederli insanlar gibi sigara içerek ironik bir şekilde akli dengemi korumaya çalışıyorum. Gülünecek haldeyim ama hala onurumu koruma peşindeymiş gibi tavırlarımdan ödün vermiyorum. O tahammül edilemez koku kıyafetime sindiği için de üzerimi değiştireceğim. Dışarı çık, ve beni odada bekle."

Cecilia onun çehresini göz ucuyla inceledi. Gerçekten de alnından aşağı inerek tüm yüz çizgilerini dolaştığında bir cansızlık seziyor, göz çukurlarına gelindiğinde ise adeta bitkinlik akıyordu. Bir toz bulutu gibi uçup giden bu zaman dilimi arasında ne ile boğuşuyordu, kestiremiyordu. Ruhunu bu denli sarsıntılı bir taşkına çevirecek derecede nasıl sanrılar görüyordu, onların tadını dahi alamıyordu. Onun sızılarına hiçbir şekilde ortak olamıyordu. Bu gerçekliğin farkında olmak bir göz kaçırışıyla başını eğmesine, dudak kıvrımlarının üzgün bir ifadeyle aşağıya düşmesine sebebiyet vermişti. 

Muzan'ın adımları arkasından yön değiştirip lavaboya saptı. Cecilia'nın oradan doğru her şey kulaklarına geliyordu. Musluktan akan su sesi birdenbire kulaklarına çarpıyor, ellerini yıkarken ki çıkan şırıltıları duyuyordu. Sesleri dinlemeyi bırakıp yatak odasına geçti. İblis Lordunun yatağının bir kenarına uzanıp yastığa başını koymuştu. Gözlerini yumup düşüncelere daldığında şakaklarına bir hançer kadar öldürücü bir ağrı vurdu. Ara sıra göğsü inip kalkıyor, parmakları örtüye saplanıyordu.

Kapı açıldığında yapma gibi duran kirpikleri hala göz altlarının üzerindeydi. Uyanık olduğu halde uykudaymış gibi davranıyordu. Muzan ise elleri bordo rengindeki sabahlığının ceplerinde, kapının önünde öylece dikiliyordu. Sergilediği duruş savaş meydanında kaybeden bir imparatoru anımsatıyordu; altından yapılma tacının ağırlığını kriz anlarında bile taşımak ister gibi başını yüce bir şekilde kaldırmaya çalışıyor, lakin içinde yaşanan çatışmaya bir türlü son veremiyordu. Tepkileri gitgide hissizleşmiş gibiydi. En nihayetinde adımları yatağa kadar geldi, yatağın boş kalan diğer köşesine oturdu. 

Belladonna - Muzan KibutsujiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin